Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



"ABD'in en büyük müttefiki El Kaide" başlıklı ve Rizvan Anwar imzalı yazıyı internet kanallarında okuyabilirsiniz.
Yazar, 20 Kasım 2003 günü Londra'da Başkan Bush'a karşı en büyük protesto gösterisinin hazırlandığını ancak İngiltere saatiyle 9.10 ve 9.18'de İstanbul'dan gelen patlama haberleriyle bu gösterilerin aniden önemini yitirdiğini anımsatıyor... İngiliz kanalları olayı El Kaide'nin marifeti olarak duyuruyor. Rizvan Anwar olaydan 6 dakika sonra bu işin El Kaide tarafından yapıldığının nasıl anlaşıldığını bir türlü anlamıyor...
Yazar diyor ki:
- El Kaide, en başarılı eylemi sayılan 11 Eylül'ü üstlenmemişti. El Kaide suçlandığı hiçbir terör eylemini üstlenmemiştir. Ne Bali'deki, ne ilk Dünya Ticaret Merkezi'ndeki bombalamayı, ne 11 Eylül'ü, ne de Kandahar'daki kaçırma eylemini üstlenmiştir. Hep olaylarla ilgileri olmadığını söylemişlerdir.
HHH
Türkiye'de de El Kaide muhabbeti patlamaların hemen ardından başladı ve halen devam ediyor. Rizvan Anwar görüşlerini özetliyor:
... İstanbul'daki saldırılar Bush ve Blair için en doğru zamanda yapılmıştır. Ya El Kaide ne yaptığını bilmiyor ya da bunu yapan El Kaide değil. 11 Eylül'den bu yana, hatta bazılarına göre 11 Eylül dahil, Amerikan hükümetinin CIA' den yapmasını isteyeceği her şeyi El Kaide yapmıştır! Bu size mantıklı geliyor mu?

Barış, Tanrı'nın insanlara değil, insanların birbirine armağanıdır.


Dışişleri Bakanı Gül, "AB anayasası ya laik olmalı ya da İslam'a yer vermeli" demiş. AB'ye üye olmadan adamlara talimat vermeye başladık...


DSİ Genel Müdürlüğü, ÖSYM internet sitesinde 65 inşaat mühendisi alacağını duyuruyor. Şart ilginç; adaylar erkek olacak.... DSİ, ilk kez inşaat mühendisleri için erkek olma şartı koşuyor... Aynı ilanda Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 9 eksper ile 8 muhasebe elemanı alacağı bildiriliyor. Bu elemanların da erkek olması şart. Muhasebe servisinde bile kadına iş yok... Cinsiyet ayrımcılığı adeta iktidar politikası haline dönüşüyor...
Türbanlı hanımlar falanca yere davet edilmedi diye ortalığı ayağa kaldıranlar bu çağdışı ayrımcılığa ne diyecek acaba? Şimdilik onlardan hiç ses yok da...

ABD Büyükelçiliği'nin hemen yanı başındaki kebapçıda yemeğini yiyip hesabı ödemek için kasaya yönelen polis memuruna işyeri sahibi sordu:
- Siz Büyükelçiliğin yanındaki polis kulübesinde görevli değil misiniz, hesabı neden ödüyorsunuz?
Polis orada görevli değilmiş. Hesabı ödeyip çıktı. Konuşmaya tanık olan gazeteci arkadaşımız ne olup bittiğini merak etti. Öğrendi. Meğer Amerikan Elçiliği'ni koruyan memurların öğle yemeği parasını ABD Büyükelçiliği ödüyormuş. Amerikan yardımlarında son durum bu...

"İslami terör" deyimi Müslüman dünyasını yıllardır rahatsız ediyor. Türkiye'de ise 4 büyük patlamadan sonra özellikle Tayyip Erdoğan'ın "İslami terör ifadesi kanıma dokunuyor" sözleriyle gündemin birinci maddesi haline geldi. O kadar ki, esas belaları bir yana bıraktık, "İslami terör" deyimine takıldık kaldık.
Ortadoğu uzmanı ünlü tarihçi Bernard Lewis, "İslam'ın Krizi" adlı son kitabında (S. 131) anımsatıyor:
"... Bu suçları işleyenler bunu Allah adına Peygamber adına ve Kuran adına yaptıklarını söylediklerinde aynı zamanda bir Müslüman açısından büyük bir günah işlemiş olurlar..."
Bu kadar basit...
İslami terör lafı kanınıza dokunuyorsa din adına terör yoluna başvuranları kınar, teşhir eder, örgütlerini dağıtır, kendilerini adalete teslim eder, bu şekilde İslamiyet ile terörü bir güzel ayırırsınız...
Ancak "İslami terör" deyimini teröristin beslendiği çevreyi karşınıza almamak için oy hesabıyla eleştiriyorsanız o zaman iş değişir.
Örneğin Deniz Baykal'a göre bunun adı Hizbullah terörüdür ve hükümet oy kaygısıyla terörün adını bir türlü koyamamaktadır.
Usta yazar Cüneyt Arcayürek, Başbakan Erdoğan'ın "Hizbullah" adını telaffuz etmekteki zorluğunu şöyle izah ediyor:
"Elbette RTE din temelli Hizbullah'tan söz etmeyecek. Destek verenlerin yüzde 5'i köktendinci. Grubundaki kimi milletvekilleri Hizbullah'a yakın."
Eğer böyleyse.. Başbakan kendi tabanında oy kaybedeceği kaygısıyla teröre teşhis ve ad koymakta zorlanıyorsa geleceğimiz çok vahim demektir. Çünkü Batı bütün olup biteni görüyor ve yavaş yavaş Türkiye'yi karantinaya alıyor. Eğer Türkiye terörü (adı ne olursa olsun) dışlamazsa, Batısıyla Doğusuyla bütün Dünya bizi dışlayacaktır. Haberimiz olsun...