Belediyelerin görevdeki üçüncü yılları... Üçüncü dönüm noktası...
Yerel seçimlerin birinci yıldönümünde gazeteci arkadaşımız Ümit Zileli Kanal 6'da İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlarının da katılımıyla bir yıldönümü programı düzenlemişti.
Bu programda rahmetli gazeteci Yıldırım Çavlı; Melih Gökçek ve Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne 6 ihaledeki yolsuzluk (ya da usülsüzlük) ile ilgili 6 dosya koydu. Otobüs reklamları ve bilboard ihalesi dahil İstanbul ve Ankara belediyelerinin ilk yıl içinde yaptıkları 6 önemli ihale ilgili bu dosyalara Gökçek ve Erdoğan yanıt vermediler. Öfkelendiler. Yanıtlarını hazırlamak için bir hafta süre istediler. Bir hafta sonra stüdyoda yeniden tartışma çıktı. Tayyip Erdoğan, Ümit Zileli'yi açıkça tehdit etti. Nitekim kısa süre sonra da işinden attırdı. İki Başkan bu suçlamalara daha sonra tarafsız bir kanalda yanıt vereceklerini söylediler. Aradan iki yıl geçti. Yıldırım Çavlı rahmetli oldu... 6 dosyalık suçlama hala yanıt bekliyor...
Şu günlerde ise bir başka dosya gündemde... Metro dosyası... Önce Radikal Gazetesi ele almıştı.. Son günlerde de Sabah'ta Necati Doğru arkadaşımız ince eleyerek, rakamlar vererek, sorular üreterek yazıyor...
İstanbul
Yarın 27 Mart... Bu tarihin "mana ve ehemmiyeti" mi? Üç yıl önce bu tarihte, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere pekçok ilde, ilçede, kasabada yerel yönetimler RP'nin eline geçmişti, malum.
Göreve gelen RP'li başkanlar arasında en renkli ve iddialı isimlerden biri de Ankara Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek'ti... Acaba üç yılda ne yaptı, ne yapamadı? Bu soruyu Melih Gökçek' i çok yakından izleyen bir isme, CHP Ankara milletvekili Yılmaz Ateş' e soruyoruz. Yanıtı:
- Somut konuşacağım. Bu kişi işbaşına geldiğinde halk ekmeğinin tanesi 4 bin liraydı, bugün 12 bin lira. Suyun metre kübü 12 bin liraydı, bugün 188 bin 100 lira. Otobüs bileti fiyatı 4 bin liraydı, bugün 30 bin lira.Doğalgaz 3 bin liraydı, bugün 27 bin 572 lira. Yani bu mal ve hizmetlerin fiyatı üç yılda yüzde 600 ile yüzde 1500 arasında artmış. Oysa aynı dönemde, genel enflasyondaki artış bunun yarısı bile değil.
- Başka?
- Örnek o kadar çok ki. Ankara Belediyesi'nin otobüs açığı var ve yıllardır yeni otobüs alınmıyor. Durum buyken, Melih Gökçek, belediyenin 50 kadar otobüsünü, seneliği 1 milyon lira kira! bedeli ile Mardin'den Hatay'a kadar pekçok Refahlı belediyeye gönderdi. Belediyenin parasını dinci vakıflara peşkeş
Diyarbakır'dan Hacı:- Rüyamda İngiltere'deyim. Siyasi partilerin Mayıs ayında yapılacak genel seçimlerle ilgili propaganda faaliyetlerini izliyorum. İlk durağım, Muhafazakar lider John Major'ın seçim otobüsü... Londra'dan hareketle Britanya'nın bozkır topraklarına doğru yola çıkıyoruz. Otobüsün içinde parti ileri gelenleri ve gazeteciler var. Çeşitli köy ve kasabalardan geçerken John Major için at, deve, timsah, fil gibi hayvanlar kurban ediliyor...
Miting yapılacak ilk kasaba Stratford adlı şirin bir yer. Major bir elinde İngiliz bayrağı, bir elinde İncil'le beraber seçim otobüsünün üzerindeki kürsüye çıkıyor. Halkın coşkun tezahüratı altında konuşmasına başlıyor. "Sevgili Stratford'lu hemşehrilerim!" diyor, "Bugün buraya bir müjdeyle geldim. Partimize oy verirseniz Stratford'u il yapacağız... Stratford aslında uzun zamandır il olmayı hak etmişti, ama memleket meselelerinden vakit bulup bu işi bir türlü gerçekleştiremedik..." Tam o sırada kilisenin çanları çalmaya başlıyor. Muhafazakar Lider, çan sesleri kesilene kadar konuşmasına ara veriyor. Sonra devam ediyor. "İşte bu mübarek çan seslerini Ortadoğu ve Asya'daki müslüman ülkelere dinletmek için siyaset yapıyoruz biz...
Rumeli Kürtlerinden! Fahrettin Fidan kendini peşmerge kıyafetiyle gizledi, Diyarbakır'da düzenlenen Nevruz kutlamasını sizler için izledi.
- Hazırlıklar tamam mı Türker? Kutlamaya başlayabilir miyiz?
- Hemen hemen herşey tamamdır amirim, beş dakikaya kalmaz başlayabiliriz.
- Çok güzel...
-!!! Amirim, bakın bakın, bi adam üzerimize doğru geliyo...Kıyafetine bakarsanız, PKK'nın dağ kadrosundan bi teröriste benziyo...Emredin, hemen enterne edelim, ne olur ne olmaz.
-Ne PKK'sı, ne dağ kadrosu lan? Vali Bey'imizi tanımadın mı? Hoşgeldiniz sayın valim, şeref verdiniz efendim.- Biji Kurdara azadi, arkadaşlar! Nasılsınız, iyi misiniz?- !!!???
- Merhaba diyoruz oğlum, niye almıyorsunuz selamımı?
Almanya'da yaşayan bir gurup "aydın Türk" yaptıkları basın açıklamasında RP dışında kalan Türk siyasetçilerini "Tarihi uzlaşma" ya davet ettiler. İşadamı Vural Öget, Profesör Faruk Şen, Prof. Hakkı Keskin, Prof. Mehmet Acet, Yazar Yüksel Pazarkaya, Yazar Cornelius Bischoff, Prof. Ziya Atay, Prof. Fevzi Belli, Prof. Tahir Özgü başta olmak üzere 90 "aydın"ın imzaladığı açıklama :
"Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerinden bilinçli olarak uzaklaştırılmaktadır. iktidar uğruna dini siyasi çıkarlarına alet edenler, devleti ve toplumsal kurumları amaçları doğrultusunda bilinçlendirme provası yapmaktadırlar."diye başlıyor... Yıllardır Batılı demokrat bir ülke olan Almanya'da demokrasi kültürünü soluyarak yaşayan aydın Türk'ler açıklamalarını söyle sürdürüyor:
" Refah Partisi ağırlıklı koalisyon hükümeti geçmişe dönük anlamsız tartışmalarla ve dini inançları istismar ederek Türk toplumunu karanlıklara sürüklüyor.Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlıkla bütünleştirerek zenginleştirmek yerine , din sömürüsüne dayalı bir şeriat devleti hedef alınmakta ve Türkiye gelişmiş ileri ülkeler katarından kopartılmaktadır..."Almanya'daki Türk aydınları, ülkenin esenliği için tüm siyasi
Refah Partisi'nin yönetimindeki Türkiye'de nelerin olup bittiği malum. Peki Refah yönetimindeki belediyelerde ne oluyor? İstanbul'un büyük bölümüne hakim olan RP'li belediyeler ne gibi hayırlı! çalışmalar yapıyor?..
Gaziosmanpaşa'dan arayan okurumuz, RP'li Belediyenin bir yeşil alanı daha katledip İmam Hatip Yurdu'nu dönüştürmeye başladığını, geçen hafta sonunda bu durumu protesto için bir gösteri yaptıklarını, ek bilginin CHP İlçe Başkanında olduğunu söylüyor. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu'nun telefonu üzerine CHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Mehmet Polat durumu anlatıyor:
- Gaziosmanpaşa'da neredeyse tüm imar işleri, RP yandaşları kayırılarak yürütülüyor.. Örnek vermek gerekirse.. 50'inci Yıl Mahallesi'nde cumartesi günü protesto eyleminin düzenlendiği alanın çok yakınında bir başka yeşil alan da Anadolu İmam Hatip Lisesi yapılmak üzere RP yandaşı bir vakfa devredildi. Beş katlı eski Belediye Zabıta Binası, "Gaziosmanpaşa Belediye Talebe Yurdu" haline getirildi ve Milli Gençlik Vakfı üyelerine tahsis edildi. Belediye binasının kendisini de "yeşil alan" üzerinde kurdular ve sosyal tesis düzenlemeleri sırasında kaçak olarak bir de müftülük binası yaptılar.. Küçükköy Merkez Camii'nin
Hastasına cinsel tacizde bulunan doktorun adı kamuoyuna açıklanmalı mıydı? Yoksa "Eğer açıklanırsa intihar ederim" şeklindeki sözleri ciddiye alınarak, adı bir süre saklı mı tutulmalıydı? Sabah Gazetesi'nin erkeklerden oluşan "Yazıişleri kadrosu", sorumluluk ve ahlak kavramlarının çatıştığı bu insanlık dramının içinden çıkamamış, soruyu kamuoyuna yöneltmişti. Kamuoyu da "doktor"un savunmasının yokluğuna bakmadan, hatta cinsel tacizle ilgili video bandı izlemeye gerek duymadan, "Açıklayın gitsin!" demişti. Linç emri halktan gelince Sabah gazetesi, "Günah benden gitti" diyerek Dr. Korkut Alkan'ın adını açıkladı.
Sabah yazıişleri kadrosunun tavrı "ahlakçı"ydı. Ancak erkeklerin bu konudaki ahlakçılığından kuşkulanmayanlar da yok değildi. Örneğin Sabah gurubu içinde yer alan Yeni Yüzyıl Gazetesindeki sütununda Gülay Göktürk soruyor:
"Hadi beyler, saygıdeğer efendiler, biraz dürüst olun....- Hayatı boyunca bir kadına - izni dışında - dokunmak için fırsat kollamamış, eline geçen fırsatı ustalıkla değerlendirmemiş kaç erkek çıkar içinizden?..- Hanginiz; hayatım boyunca hiçbir gün hiçbir kadına çaktırmadan dokunmadım, diyebilirsiniz?.."Şöyle sürüyordu yazı:
"Hayatınızda bir kez olsun bu
18 Mart, Türkiye için özel anlam ve önemi olan bir gün...Ama Çanakkale için olan anlam ve önemi ise çok daha fazla...Çünkü 18 Mart, Çanakkale Savaşı'nın kazanıldığı günün yıldönümü...
RP Çanakkale İl Başkanı Ahmet Kale, böylesine anlamlı bir günde, Genel Başkanı ve Başbakan Necmettin Erbakan' ın illerini onurlandırmasını çok istiyordu. Ancak istemek yetmiyordu, birşeyler yapmak lazımdı.
Oturdu, Genel Başkanına hitaben bir davet mektubu yazdı, sonra da bu mektubu kendisine faksladı.
"Muhterem Başbakanım;Şehitler diyarı Çanakkale'mize özel değer verdiğinizi çok iyi biliyoruz. Bu nedenle bizler de mevcut imkanları en iyi şekilde değerlendirerek, gücümüzün yettiğince, sizlerin tahayyül ettiği bir teşkilat olmaya gayret ediyoruz.Allah'a şükürler olsun, sayenizde Refah Partisi iktidar oldu.18 Mart Çanakkale'nin kurtuluşu törenlerinde bizleri mahrum bırakmayarak, aslında gerçek manada bizim olan bu bayramda şüheda ruhuna okuyacağımız fatihayı birlikte okumamız bahtiyarlığını bizlere lutfetmenizi diliyor, ellerinden öpüyorum."
Mesajı bu şekilde aktardıktan sonra gelelim, mesajın sahibi RP İl Başkanı Ahmet Kale' ye bizim mesajımıza...
Sayın Başkan! Mesajınız Necmettin Erbakan'ın eline geçmedi.