Şişli'de bir satış

4 Mayıs 1997

Melih Aşık

Çağlayan'dan Kasımpaşa'ya inen otobanın çevresinde, Perpa'nın arka tarafında bulunan arsalar, son yıllarda alabildiğine değer kazandı... Bölgede gecekonduların yıkımıyla sağlanan arsalarda peşpeşe plaza ve iş merkezleri boy veriyor...
CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı, Şişli Belediyesi'nin sorumluluğundaki bu bölgede "şaibeli" bir imar uygulamasına dikkat çekiyor. Diyor ki:
- Gecekonduların yıkımından sonra elde edilen 3 bin 100 metrekare genişliğinde bir arsanın satışında usulsüzlük yapıldığı konusunda ciddi kuşkularımız var. Tapu ve encümenden elde ettiğimiz bilgiler de bizi doğruluyor.
- Nedir elde ettiğiniz bilgiler?.. - Belediye, sözkonusu arsayı, geçen 17 Ekim'de yan kuruluşu olan ŞİPA'ya (Şişli Pazarlama AŞ.) 11 milyar 322 milyon TL'ye devretmiş. ŞİPA da bu arsayı 31 Ekim 1996'da Mustafa Duran isimli bir şahısa satmış. Tapuda 8838'üncü sayfada; pafta 282, ada 2079, parsel 588'de görünen 3 bin 100 metrekare genişliğindeki arsanın sözkonusu şahısa satış bedeli, 13 milyar lira... Satış bedeli olarak görünen bu rakamı öğrenince dudaklarımız uçukladı...
- Neden?.. - 12 bin metrekare kullanım alanını sahip, dev bir iş merkezi inşa etmeye uygun, son derece büyük

Yazının Devamı

Futbol sanattır

3 Mayıs 1997

Melih Aşık

Karadenizli'ye zeybek oynayan efeleri gösterip sormuşlar:
- Ne dersin bu oyuna?
- O kadar düşündükten sonra ben de oynarım, demiş...
Milli Takımımız da o hesap... Oynarken fazla düşünüyor(!)... Savunma adamı topu ayağına alınca ileri bakacağına yanına bakıyor... Topu önce sağındakine atıyor. Ondan alıp solundakine atıyor. Top bizim sahada dinlendirilirken rakip savunma çoktan yerine yerleşmiş oluyor. Bizimkiler nihayet o zaman cenk davullarını vurarak hücuma geçiyor. Orta saha kafilelerle geçiliyor; lakin Viyana önlerinde pilimiz bitiyor, hücumlarımız eriyor. Bir ara Avrupa futbolunu yakalar gibi olduk. Şimdi bakıyoruz en az üç yıl geriye düşmüşüz. Eloğlu orta sahayı çabuk geçip iki - üç forvetle gol atmanın tekniklerini geliştirmiş. Biz hababam yöntemini aşmamışız...
Futbolda geriliyoruz çünkü biz artık futbol konuşmuyoruz. Sadece hakem konuşuyoruz. Umutlar hakeme bağlanmış. Galatasaray neden başarılı? Çünkü hakemler beleş penaltı çalıyor! F.Bahçe ve Beşiktaş neden bu yıl geride? Çünkü hakemler onların penaltılarını vermiyor! Futbol bu kadar sığ bir platforma oturunca ilerler mi?
Önümüzdeki yıl iki takımla `şampiyonlar ligi'ne katılacağız. Bu kağnı süratindeki futbolla

Yazının Devamı

CHP'yi batıracak...

2 Mayıs 1997

Melih Aşık

Bülent Ecevit, partisinin önceki günkü Meclis Grup toplantısında, liderlerle yaptığı son temaslar konusunda bilgi verirken, değiştirilmesi düşünülen seçim sistemine ilişkin görüşlerini de anlatıyor:
"...Yapılan son anketler göstermiştir ki, bugün DSP kapatılsa, taraftarlarımızın ancak üçte biri CHP'ye oy verecektir. DSP değil CHP kapatılsa, bize oy verecek CHP'lilerin oranı da aynı şekilde üçte bir görünüyor. Bunun anlamı, iki turlu bir seçim sisteminde solun başarı kazanma şansının bulunmadığıdır. İşte bu nedenle, genel seçimlerin iki turlu seçim sistemi şeklinde değiştirilmesini engelleyebilmemiz için yerel yönetim seçimlerinin iki turlu yapılmasını kabul etmeliyiz."
Ecevit' in bu sözlerini dinleyen DSP'li milletvekilleri şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlar. Ancak Genel Başkana itiraz etmenin faturasının ne olacağını bildikleri için de sessiz kalıyorlar. Toplantı bitip kulislere çıkar çıkmaz da başlıyorlar etraflarındaki gazetecilere dert yanmaya:
"Genel seçimlerin iki turlu yapılmasını engellemek için belediye seçimlerinde böyle bir taviz vermek olacak şey değil. Bunun anlamı, ilk yerel yönetim seçimlerinde solun tamamen silinmesi, bütün belediyelerin sağın eline

Yazının Devamı

Böreğin sulusu

1 Mayıs 1997

Melih Aşık

Necmettin Erbakan yalancı medya(!)dan saymadığı kendine yakın yazarlara iki gece önce Başbakanlık Konutunda bir yemek vermiş. Yemeğe saptayabildiğimiz kadarıyla Nazlı Ilıcak, Ali Bayramoğlu, Emin Pazarcı, Fehmi Koru, Yavuz Gökmen, Ömer Çelik, Zahit Akman, Behiç Kılıç, Tamer Korkmaz, Mustafa Karaalioğlu gibi isimler katılmış. Erbakan yemekte az konuşmuş. Yavuz Gökmen, dünka yazısında Erbakan'ın yemekteki kısa ama özlü sohbetini şöyle aktarıyordu:
- Önce çorba içtik, arkasından şu böreği geldi. Benim hamur işiyle aram iyi olmadığından su böreğini yemedim. Erbakan yemek sırasında söylediği en net sözlerden birini bu sırada etti:
"En iyi su böreğini Çırağan Sarayında yapıyorlar" dedi...
***
Başbakan Erbakan bu sözleriyle su böreği meraklılarına adres gösterirken dolaylı olarak Başbakalık Konutu aşçısının böreğini pek beğenmediğini ihsas etmiş. Neyse ki son yıllarda başbakanlar bu Konut'ta uzun süre yaşamak zorunda kalmıyorlar. Bu arada Başbakan'ın özel yemeğine çağrılı gazeteciler ile Genelkurmay Brifingine çağrılı gazetecilerin yolu Esenboğa'da kesişmiş. Nazlı Ilıcak, Akşam'daki yazısında kendi gazetelerine Genelkurmay'dan davet gelmemesini

Yazının Devamı

İçki yasağı...

30 Nisan 1997

Melih Aşık

İstanbul'da Anakent Belediyesi'ne bağlı eğlence yerlerinde içki yasaklandı. Peşinden Kültür Bakanlığı'na bağlı turistik işletmelere birbiri peşinden içki yasağı getiriliyor. Ki, gelen turistin gözünde "Türkiye bir Batı ülkesidir" imajı yavaş yavaş silinsin. Bu tür malum.. muhalefetteyken "Kimse kimseye karışmasın, herkes birbirine hoşgörülü davransın" gibi sıcak sözleri ağızlarından eksik etmezler. Ancak ellerine yetki geçince başkalarının içkisine, giyimine, kuşamına, eğlencesine karışırlar. İçki simgesel bir olay... Bir kadeh şampanya içmenin kimseye zararı yoktur. İçki simgeseldir ama içkiyi yasaklamak ideolojiktir.
Bahman Nirumand'ın "İran'da Soluyor Çiçekler" adlı kitabında bu zihniyetin çarpıcı örnekleri yer alır. Ellerine yetki geçince neler yaptıklarını kitapta görebilirsiniz. Örneğin içki yasağı uygulamasına ilişkin şu satırları birlikte okuyalım bakalım:
"...Tüm içki satan mağazalar kapatılıyor. Komite üyeleri güpegündüz, hatta bazen geceleyin bile, herkesin evine girip içki var mı diye bakıyorlar. Sokaklarda da akşamları yayalar ve araba sürücüleri denetleniyor. Birisinin içki içtiği anlaşılırsa en yakındaki komite bürosuna götürülüyor veya hemen oracaktı

Yazının Devamı

Otobanda durum

29 Nisan 1997

Melih Aşık

Refah Partisi laikliğe karşı...
Atatürk'e karşı...
Anayasa'ya karşı...
Cumhuriyet'e karşı...
Cumhuriyet yasalarına karşı...
Ordu'ya karşı...
Kadının saçının görünmesine karşı

Yazının Devamı

Ay şu kadınlar...

27 Nisan 1997

Melih Aşık

Kocaman bir kitap yazmış İngiliz... Adını "Kadın Tavlamakta Makyavelist Kurallar" koymuş... Altına Nick Casanova imzası atmış. Makyavelist doktrinde amaca ulaşmak için her türlü şeytanlık ve ikiyüzlülük mübahtır malum... Kitapta bu tür makyavelist taktiklerle kadın tavlamanın yolları anlatılıyor.
Kadınlar genellikle duygulu erkeklerden hoşlanır... Bir kadına duygulu olduğunuz havasını vereceksiniz... Bu iş "Ben çok duyguluyumdur" gibi duygusuz bir cümleyle olmaz. Ya neyle olur? İşte kitaptan, kadınlara duygulu olduğunuz havası verecek örnek cümleler:
- Erkekler de ağlamalı... Zaman zaman ben de ağlamışımdır...- Bence boks spor olmaktan çıkartılmalı!..
- Dün akşam kıyıda güneşin batışını seyrettim... Muhteşemdi...- Apartman dairelerini sevmiyorum... Bütün hayalim bahçeli bir evde oturmak...
- Birçok homo arkadaşım vardır...- Çocukları çok severim... Onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...
- Çevre gönüllüleri derneğinin kurucu üyesiyim... Temiz bir çevre için kendimi birşeyler yapmak zorunda hissediyorum...- Bir kadının dış görüntüsü hiç önemli değil... Benim için önemli olan iç güzelliği.
- İnsan evden temelli ayrılana kadar ne yazık ki ana ve babasının

Yazının Devamı

Bir soru sordu...

26 Nisan 1997

Melih Aşık

Meclis kürsüsünde ve TV ekranlarında sık sık yumuşak ses tonu, sakin tavrı ve güleryüzüyle demokrasi ve hoşgörü dersleri veriyor... Kendi yandaşları haksızlığa uğradı mı karşı tarafı derhal insan hakları ve demokrasiye saygısızlıkla suçluyor... Her haliyle yumuşak ve demokrat bir kişilik arzediyor RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk... Peki acaba gerçek kişiliği ve gerçek düşüncesi de dışarıya gösterdiği gibi mi?
Bir küçük örnek...
Bundan birkaç hafta önce... Oğuzhan Asiltürk parti genel merkezinde basın toplantısı yapıyor. Toplantının sorular bölümünde Türkiye gazetesinden Faruk Mangırcı, elini kaldırıyor, sorusunu soruyor:
- Konuşmanızda adil düzenden, bu düzenin ahlak ve faziletlerinden söz ettiniz. Koalisyon ortağı olmadan önce Tansu Çiller hakkında yaptığınız yolsuzluk suçlamalarını, kendisiyle koalisyon ortağı olduktan sonra unutmanız, hatta tam tersi tavır takınmanız Adil Düzen'in ahlak ve fazilet anlayışıyla bağdaşıyor mu sizce?Asiltürk, bir anda kıpkırmızı kesiliyor...Soruyu yanıtlamak yerine muhabire hangi gazetede çalıştığını soruyor. "Türkiye gazetesi", yanıtını alıyor... Aynı anda basın toplantısını izleyen diğer meslekdaşlarımız Asiltürk'e soruyor:
- Bu

Yazının Devamı