Rüya tabiri...

24 Mayıs 1997

Melih Aşık

Antalya'dan Deniz:
- Rüyamda Beyaz Saray'dayım. Clinton'un odasında CIA Başkanı, Milli Güvenlik Danışmanı ve Beyaz Saray Genel Sekreteri ile birlikte viski içiyorum.
Sohbetin derinleştiği sırada CIA Başkanı kadehinden bir yudum alıp "Sevgili Bill" diyor, "Türkiye'de ne olacağına karar verdin mi?.."O ana kadar şen şakrak davranan Clinton, bu soru üzerine ciddileşiyor. "İyi hatırlattın moruk" diyor, "diğer işlerin arasında Türkiye'yi unutmuştum... Daha doğrusu unutmamıştım da, kararı Hilary'ye bırakmıştım... Dur bi telefon açıp sorayım... Bizim hatun kararını vermiş mi... Zavallı Türkler ne olacağını bekleşip durmasınlar..."Başbakan telefonda eşiyle konuşurken ben de Milli Güvenlik Danışmanı'na soruyorum. "Üstad, sizce durum nedir?" diye, zemin yoklaması yapıyorum. "Amerika'nın çıkarları açısından darbe mi uygun şeriat mı?Danışman biraz düşünüyor:
- Önce resmi görüşümü arzedeyim, diyor, ve kısa bir slogan atıyor: "Türkiye laiktir laik kalacak..."
Peki gayri resmi görüşünüz:
- Şeriat bir ülkeyi dışardan çekip çevirmemiz için ideal rejim... Bizim için Suudi Arabistan, Kuveyt falan ideal ülkeler... Kul toplumunun başındaki adamı kafa kola aldın mı bütün ülkeyi parmağında

Yazının Devamı

Aç - kapa tarihi

23 Mayıs 1997

Melih Aşık

Kapatılma davasıyla karşı karşıya kalmak, hatta kapatılmak Refah Partisi kadroları için yeni birşey değil... Bu pratiği geçmişte de yaşadılar.
Oral Çalışlar'ın "RP, Nereden Nereye" adlı kitabına göre...
Nakşibendi tarikatı lideri Şeyh Mehmet Zahit Kotku'nun müritlerinden Necmettin Erbakan, şeyhinin isteği üzerine 1970 yılında MNP'yi kurar. Daha bir yıl geçmeden.. 1971'de parti hakkında kapatma davası açılır. Araya 12 Mart askeri darbesi girince dava hız kazanır ve parti "Laikliğe ve Atatürk devrimlerine aykırı hareket ettiği" gerekçesiyle kapatılır. Erbakan da yurtdışına çıkar...
O günün koşullarını Oral Çalışlar kitabında şöyle anlatıyor:
"Atatürkçü olduklarını söyleyen 12 Mart generallerinin asıl hedefleri MNP değildi. Sıkıyönetim komutanlıkları, solu ve demokratik kuruluşları hedef aldı. Yüzlerce aydın mahkemelerce tutuklandı. Yüzlerce genç hapse atıldı, işkencelere uğradı. Türkiye İşçi Partisi kapatıldı, yöneticileri mahkum edildi. İslamcı MNP'nin kapatılmasının TİP'in kapatılmasını dengelemek amacıyla gerçekleştirildiği yorumları yapıldı. Askeri yönetimin asıl hedefi solcular olunca İslamcı Erbakan ve arkadaşları için kötü günler çabucak geçti. Zaten hiçbiri

Yazının Devamı

Güle güle E(k)mekçi!

22 Mayıs 1997

Melih Aşık

Sadece bir kelime...Ama aynı zamanda çok şey ifade eden bir kelime; İnsan. Adam. Namus. İnanç. Kararlılık. Dürüstlük...Sapına kadar gazeteci, sapına kadar emekçi ve emekçi dostu; Adıyla, soyadıyla; Mustafa Ekmekçi.
Mesleğimizin yüz akı bu güzel insanı dün kaybettik. Yüreğimiz acıyla burkuldu. Kendisini Ankara bürosu çalışma arkadaşlarından Mustafa Balbay ve Işık Kansu' nun iki anısıyla selamlıyoruz.
"Cumhuriyet gazetesine, Cumhuriyet okuruna aşk derecesinde bağlı bir insandı ve bunun en yakın tanıklarından biri de bendim. Son yıllarda ayda bir Anadolu'nun çeşitli yerlerine konferans vermeye gidiyorum. Diyelim Amasya'nın Suluova ilçesine gideceğim. Mustafa Abi bunu duyar duymaz hemen bana gelir, bak Balbay derdi, Suluova ilçesinin filanca mahallesinde bir Cumhuriyet okuru var. Adı şu, telefonu bu...Kendisini görmeye çalış, benim selamımı söyle.Ya da Ayvalık'a gideceğim. Gelir, bak Balbay derdi, Ayvalık'ın girişinde sağ tarafta bir köy var...Adı da şu...Orada bir Cumhuriyet okuru var. Telefonunu vereyim, kendisini gör. Hem selamımı söyle, hem de bir ihtiyacın olursa kendisine bildir. Mutlaka yardımcı olur.Diyebilirim ki, Mustafa Ekmekçi, Türkiye'nin en ücra köyündeki

Yazının Devamı

Kadınlara iğne

21 Mayıs 1997

Melih Aşık

Kadın Düşmanı Sözlük'ün yazarı bir kadın: Agnes Michaux... Çeviren: Yiğit Bener...Yayınlayan Telos Yayınları... Ünlü isimlerin kadınlarlarla ilgili keskin yargıları yer alıyor kitapta. İşte onlardan birkaçı...
Mutlu olmak için, karı - kocanın eşit derecede aptal olması şarttır.
Düşes d'Orleans ***Birçok kadında, ne zaman ki memeler sarkmaya başlar, bilinç düzeyi yükselir.
Pierre Belfond***Sen hiç fakirleri seven bir kadına rastladın mı?..
Marcel Pagnol ***Namuslu kadınlar kimlerdir?
Diğer kadınların para karşılığında sattıklarını bedavaya verenler.
Kontes Diane ***Kadınlar, cinsel organlarına geçim kapısı gözüyle bakarlar.

Yazının Devamı

İrlanda havası...

18 Mayıs 1997

Melih Aşık

İrlandalı paraşüt yapmış. Yere çarpınca açılıyormuş...
***
İrlandalı yaşlı kadın doktora gitmiş;
- Kısırlaşmak istiyorum, demiş.
- Ama neden?..
- 16 torunum var doktor, artık daha fazla istemiyorum...***"Atlama" demiş Paddy, kendini köprüden aşağı bırakmak üzere olan yaşlı adama...
- Karını ve çocuklarını düşün...- Karım ve çocuğum yok ki..

Yazının Devamı

Eğitim çelişkisi...

17 Mayıs 1997

Melih Aşık

İngiltere'de üniversiteye başlayan genç adamın düşüncelerini dün aktarmıştık. Genç adam çok önemli birşey daha söyledi:
- Yurtdışında eğitim gören öğrencilerin ekonomi, sosyoloji, siyaset gibi konularda genel ve uluslarüstü eğitim gördüğünü sanırdım. Burada gördüm ki hiç öyle değil. Burada İngiliz ekonomisini, İngiltere'deki sosyal sorunları, İngiliz politikasındaki dalgalanmaları vs. okuyoruz. İngiltere'nin Türkiye'yle benzer tarafı yok. O yüzden 4 yıl sonra üniversiteyi bitirdiğimizde İngiltere'nin meselelerini iyi bilen, ama Türkiye'den habersiz vatandaşlar olacağız. Herhalde Almanya'da okuyanlar Almanya'nın, Fransa'da okuyanlar da Fransa'nın sorunlarını öğreniyor. Ve yurda döndüklerinde işe girişte "Yurtdışında tahsil görmüş" denilerek Türkiye'de okuyan gençlerden fazla rağbet görüyor.
Genç adam daha sonra dedi ki:
- Yurtdışında okumuş adam Türkiye'nin sorunlarının da dışında kalmış oluyor. Türkiye'nin sorunlarına ve çözümlerine yabancı bu adamlardan ülkenin sorunlarına çözüm bekleniyor. Bilmem çelişkiyi anlatabiliyor muyum?..Gençleri önce yabancılaştırıp sonra onlardan yerli sorunlara çözüm üretmelerini beklemek... Gerçekten çelişki...Mahkemelerin dava yazışmalarında

Yazının Devamı

Okuldaki gençlere...

16 Mayıs 1997

Melih Aşık

Milyonu aşkın gencimiz, üniversite sınavlarına girdi. Çoğunluğu kazanamayacak.. Bir kısmı yurt dışına gönderilecek.. Okuma savaşını gurbette sürdürmek üzere.. Onlardan biriyle; Stratford on Avon kentinde bu yıl ekonomi öğrenimine başlayan bir delikanlıyla sohbet ediyoruz:
- Nasıl gidiyor delikanlı?..
- Zor...
- Nedir zor, anlat bakalım...
- Sistem çok değişti. Ben özel bir kolejde okumuştum. Kitapları ezberler, sınavlarda (a), (b), (c), (d) şıklarından birini işaretler, sınavlardan sonra genellikle öğrendiklerimizi unuturduk. Çünkü onların bizi "bilgilendirmek" için değil, zeka ve yeteneğimizi ölçmek için öğretildiğini düşünürdük...
- İngiltere'de sistem nasıl?..
- Burada kitap ezberleyip sınava girmek yok. Öğretmenler her konuyu araştırmamızı istiyor. Her ödev için kütüphaneye gidiyor, birkaç ayrı kitaptan o konuyla ilgili değişik görüşler çıkarıyor, bir sentez oluşturmaya çalışıyoruz. Sınavlarda da böyle soru geliyor. Soruyu bir sentez, bir yorum oluşturarak yanıtlamak zorundasınız.

Yazının Devamı

Yargıda pul yok...

15 Mayıs 1997

Melih Aşık

Ankara Barosu avukatlarından Harun Güngör, geçtiği faks notunda "Yargı" mekanizmasının içler acısı halini aktarıyor... Okuyoruz:
"Refahyol iktidarına kadar ağır aksak işleyen Yargı, bugün bu iktidar ve onun Adalet Bakanı Şevket Kazan eliyle ağır aksak bile işlemekten alıkonulmuş, tamamen felç edilmiştir... Bugün adliyelere işi düşen vatandaşlardan yüzde 5'lere varan `harç'lar kesilmektedir. Sadece bu `harç'lar bile hiçbir ödeneğe gerek kalmadan neredeyse tüm adliyelerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydedir. Hal böyle olmasına rağmen, "ödenek yokluğu" gerekçe gösterilerek bir kısım masraflar adliye personelince, avukatlar ya da vatandaşlarca karşılanmakta, bir kısım işlemler hiç yapılamamakta, bir kısmı ise aylarca gecikmeli olarak yapılmaktadır...
...Örneğin: Mahkemelerce (özellikle Ceza Mahkemeleri'nce) re'sen karşılanması gereken talimat, tebligat, davetiye vs. giderleri karşılanamadığından, sanıkların ifadeleri alınamamakta, sanıklar cezalandırılamamakta ya da aklanamamakta, cezalandırılan sanıkların cezaları da infaz edilememektedir..
...Size 13 mayıs günü Ankara 9'uncu İcra Ceza Mahkemesi'nde yaşadığım ilginç bir olayı anlatayım: Müşteki vekili olduğum

Yazının Devamı