Adaya tavsiye

13 Haziran 1997

Melih Aşık

Randevularına geç kalmakla tanınan Necmettin Hoca'nın, iş seçime gelince "erkenci" davranması bazı milletvekili adaylarını teyakkuz durumuna geçirdi. İngiltere'de yaşayan mizahçı dostumuz Haldun Ertem, TBMM'de yüce milletimizi tekrar temsil etme azmindeki bu adayların hazırlıklarına şimdiden başlaması gerektiğini yazıyor, kendilerine şu çok yararlı tavsiyelerde bulunuyor:
1) Milletvekili seçilmeden önce yapacağınız propaganda çalışmalarında diğer partilere fazla saldırmayın. Gelecekte aynı sıraları paylaşabilirsiniz...2) Konuşmalarınızda daima "Sayın" sözcüğünü kullanın. Nefret ettiğiniz rakiplerinize bile "Sayın Hıyar Bey" diye hitap ederek, kibarlıktan vazgeçemeyeceğinizi kanıtlayın...
3) Kravat bağlamasını öğrenin... Kravatanızın boğumu sığır kalçasına benzemesin...4) Sık sık hukukun üstünlüğünden ve kuvvetler ayrılığı ilkesinden dem vurun... Millet sizi birşey biliyor sansın...
5) Diksiyon dersleri alın... Meclis televizyonunu izleyenler ne dediğinizi anlasın...8) Bunları yapmazsanız seçimi kaybedersiniz... Memleket kazanır...


Ordu herşeyi söyledi. Olacağı haber verdi. Sadece tarih vermedi.

Yazının Devamı

Rum okulları...

12 Haziran 1997

Melih Aşık

İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Recep Karabulut, dün bize yaptığı açıklamada, "Rum okullarının Türk müdür yardımcılarıyla yaptığı toplantıda söylediklerinin sütunumuza yanlış yansıdığını" söyledi... Beyoğlu ve Kadıköy'den bizi arayan kimi Rum Okulu Türk müdür yardımcıları da aynı yönde konuştu... Karabulut dedi ki:
- Yazınıza konu olan toplantıda bir yıllık çalışmalar değerlendirildi. Yazınızda bahsedildiği gibi "Bu okullara Türk giren Rum çıkıyor" gibi bir ifade kesinlikle kullanılmadı. Türk idarecilerin Türk öğretmenleri takibe almaları, Rum öğretmenlerle işbirliği yapanları rapor etmeleri gibi bir düşünce ve söz asla olmamıştır. Tam tersi Rum idareci ve öğretmenlerle Türk idareci ve öğretmenlerin görevleri gereği işbirliği içinde olmaları, diyalog kurmaları yetki ve sorumluluklarını iyi kullanmaları istenmiş; ayrıca Türk öğretmenlerin her şeyiyle örnek olması gerektiği vurgulanmıştır.
1'nci sicil amiri olarak Türk idarecilerden "görevinden başarılı olmayan, görevin gereğini yerine getiremeyen, çalışma ve davranışlarıyla kötü örnek olanların bildirilmesi" istenmiştir. Mesele budur...
Sonuç... Önemli olan; sorun olmayan yerde sorun yaratılmaması, suni ayrımcılık

Yazının Devamı

Lami Sesar

11 Haziran 1997

Melih Aşık

Onu ne zaman, nerede tanıdığınız önemsizdi... Ne zaman, nerede rastlayacağınız belirsiz... Mesela geceyarısı bir barda, kalınca bir çift gözlük camının ardındaki tebessümdü o... Tam da kimseyi yargılamayan, kimseyi hırpalamayan birilerinin var olup olmadığını düşündüğünüzde mi karşınıza çıkardı? Size mi öyle gelirdi? Belirsiz. Gidişi de varlığı gibi sessizce oldu. Hastalığını hiç duymadık. Tek bildiğimiz... Bu yaz Ortaköy bahçelerinin orasına burasına kondurulmuş yazlık barların yaprakları arasından başını uzatmayacak. Kimseye gülümsemeyecek. Hayat bir tebessüm daha yitirdi...
Arkadaşı Ersin Salman 'ın dizeleriyle... Durum o ki...

Keşke çağrı cihazları, cep telefonları
bölmeye devam etseydi
en güzel yerinde yemeklerimizi!
Durmadan seslendirmeye çağırsalardı seni Lami.

Yazının Devamı

Rüya tabirleri

10 Haziran 1997

Melih Aşık

Ankara'dan Mümtaz:Rüyamda Erbakan'la Baykal tenis maçı yapıyor. Ben de hakemim...
İlk sette, Erbakan tecrübesiyle oyuna ağırlığını koyuyor ve seti açık farkla kazanıyor. Çarşaflı tribün gayet memnun... "Agassi Erbakan... Agassi Erbakan" şeklinde tezahürat yaparak Hoca'ya moral şırıngalıyorlar...
Bu moralle ikinci sete başlayan Erbakan, yaptığı kıvrak hareketlerle üstüste puan topluyor.. Her puandan sonra da, çizgi hakemi Çiller'le sarılıp öpüşüyor...
Tam laik seyirciler "Bu maçı artık kaybettik" diye düşünmeye başlıyorlar ki... Üçüncü sette durum değişiyor. Erbakan'ın nefesinin kesilmesinden yararlanan Baykal, sert servislerle oyunda dengeyi sağlayıp sık sık fileye çıkarak üstünlüğü ele geçiriyor...
Laik tribünler ayaklanıyor birden... Bir klasik müzik orkestrası eşliğinde "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye bağırarak Baykal'a büyük destek veriyorlar...
Durum 2 - 2 şimdi... Son sete başlamadan önce kısa bir mola veriyoruz. Oyuncular terlerini ve raketlerini kurulayıp, gazozla hararetlerini gideriyorlar...
Tam o sırada top toplayıcılardan Bülent Bey, Baykal'ın yanına gelip "Güzel servis atıyorsun Deniz" diyor. "Ancak sakın gevşeme... Oyunu kendi başarınla değil

Yazının Devamı

Talihli sayılar...

8 Haziran 1997

Melih Aşık

Matematik Profesörü Ali Nesin, sayılarla "oynarken" yaptığı bir keşfi (!) Bilim ve Ütopya Dergisi'nde yazmış...
Gazetenin ekonomi sayfasındaki "borsa kapanış fiyatları" na gözü takılmış Nesin'in... Üşenmemiş; oradaki sayıların kaç tanesinin 1'le, kaç tanesinin 2'yle.. 3'le.. 4'le.. (ve 5, 6, 7, 8 derken...) 9'la başladığını hesaplamış...
Görmüş ki...
Tuhaf bir şekilde.. 1'le başlayan sayılar çoğunlukta.. Başlangıç rakamı "büyük" sayılar giderek azalıyor... Ve nihayet.. 8 ve 9'la başlayan sayılar, resmen "azınlığa" düşüyor...
Oysa teorik olarak... Rastgele seçilmiş bir tamsayının, 1'le başlama olasılığı ile 8, ya da sözgelimi 9'la başlama olasılığı aynı...
Ali Nesin, borsadan sonra, Atlas'ı açıp ülkelerin yüzölçümlerini, nüfuslarını, Amerikan eyaletlerinin en yüksek noktalarını (vs..) başlangıç rakamlarına göre sıralamış...
Bulduğu şey aynı: Hepsinde 1 rakamıyla başlayan sayılar, diğer rakamlarla başlayanlara göre çok daha fazla..

Yazının Devamı

Hayırlı icraat!

7 Haziran 1997

Melih Aşık

İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü görevinin yanısıra, 13 yıldır İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nda da görev yapan Dr. Alpay Pasinli, RP'lilerin "Taksim'e cami" projesinin gündeme geldiği ilk günlerden bu yana "topun ağızında" idi...
Çünkü... Pasinli, "cami" adı altında Taksim'e "siyasal abide" dikmeye kararlı RP yönetiminin bu amaçla bir Osmanlı yapıtı olan su sarnıcını yıkmasına karşı çıkıyordu... Aynı Prof. Semavi Eyice gibi...
Nihayet geçenlerde.. 1 No'lu Koruma Kurulu Başkanlığı seçiminde Saray Muhallebicisi'nin eski kasiyeri (RP'nin Bakırköy Belediye Başkan adayı) Kadir Topbaş'ın lehine oy kullanması istenince.. ve buna karşı çıkınca... Pasinli de Eyice gibi RP'nin en "kahraman" bakanı tarafından kapı önüne kondu. Arkeoloji Müzesi ve Koruma Kurulu'ndaki görevlerinden alınıp.. Kızağa çekildi...
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni 17 Avrupa ülkesindeki 36 müze arasında "Örnek Müze" Ödülü'ne ulaştıran Dr. Alpay Pasinli 'ye yapılan bu muameleyi, İ. Ü. Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümlerinde görevli öğretim üyeleri Prof Haluk Abbasoğlu, Prof. Güven Arçebil, Prof. Mehmet Özdoğan, Prof. Ufuk Esin, Prof. Ali Dinçel, Doç. Nur Balkan Atlı, Doç. Eli

Yazının Devamı

Şıpınişi çözüm...

6 Haziran 1997

Melih Aşık

CHP Lideri Deniz Baykal gazete manşetlerine nasıl çıkılacağını keşfetti. Bu zor işi tek bir sözcükle hallediyor. Canı sıkıldıkça DSP'ye "birleşme" teklif ediyor; medyanın çok sevdiği bu tek ve sihirli sözcük Baykal'ın manşet olmasına yetiyor. Baykal, böylece Ecevit'i köşeye sıkıştırmanın zevkini yaşarken karşı taraf da birşey kaybetmiyor. Kafasını CHP'ye takmış olup bu partiyi yok etmekten başka birşey düşünmeyen Bülent Bey bu öneriyi her defasında vahşi bir zevkle reddediyor. Karşılıklı rahatlıyorlar.
Ülke sorunları üzerine kafa yormak her iki lideri zora sokuyor çünkü...
Sabah gazetesinde Ruhat Mengi, Deniz Baykal'a enflasyon ve işsizlik sorunlarını nasıl çözeceklerini soruyor. Deniz Bey'den yanıt:
- Türkiye'de enflasyonun nasıl indirileceği bilinmeyen bir sır değildir ki. İhtiyaç bunu uygulayacak siyasi kararlılıktır. Bu sorunların hepsini çözecek kararlılık bizde var.15 yıldır yüzde 60 - 70'lerde seyreden enflasyonu indirmek ve toplumu kasıp kavuran işsizliği önlemek bu kadar basitmiş meğer. Biz de sanırdık ki bunları çözümlemek için askeri harcamalar ve iç borçları azaltacak formüller geliştirmek, vergi politikasını gözden geçirmek, sosyal güvenlik sistemlerini

Yazının Devamı

Demokrat Denktaş

5 Haziran 1997

Melih Aşık

Zeytinburnu Belediye Başkanı Dr. Adil Emecan geçenlerde bir grup gazeteciyle birlikte Rauf Denktaş'ın davetlisi olarak Kıbrıs'a gitti. Emecan ve gazeteciler ilk gün kendilerine tahsis edilen bir tur otobüsüyle Ada'yı dolaştılar. O arada garip birşey oldu. Otobüsteki gruba çevredeki tarihi ve turistik yerlerle ilgili bilgi veren rehber bir ara politikaya girdi. Ve ufak ufak Rauf Denktaş'ı da eleştirmeye başladı. Dr. Adil Emecan bu durumda birşeyler söylemek zorunluğu duydu. Rehbere görevinin politik yorum yapmak değil, sadece tarihi ve turistik değerler hakkında bilgi vermek olduğunu anımsattı. Rehber de konuyu değiştirdi. Tur bitti.
Akşam masada Dr. Adil Emecan, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a bu durumu anlattı. Denktaş'ın böyle bir duruma çok kızacağı, derhal rehberin adını isteyeceği falan sanılıyordu. Türkiye'deki liderler öyle yapardı çünkü. Ancak Denktaş bu anlatılana hemen hiç tepki göstermedi. Sadece güldü:
- O adamın işi tarihi eserleri anlatmak, dedi, ben de bir tarihi eser olduğuma göre size beni de anlatmış. Üzerinde duracak bir konu değil...Demokratlık lafla olmaz. Davranışla olur. Demokrat bir lider o anda Rauf Denktaş'ın davrandığı gibi davranırdı.

Yazının Devamı