Devekuşu omlet...

5 Kasım 2000


       Türkiye'de devekuşu yetiştirmekten ilk söz edenler tiye alınmıştı. Lakin.. Devekuşu besiciliği kısa sürede ekonomik hayatımıza girdi. İşte bir gazetede gözümüze çarpan ilan: "Türkiye'nin yeni işi: Ege Devekuşu.. Büyük fırsat: Hemen teslim devekuşları.."
       Merakımızı celbediyor, telefon açıp soruyoruz:
      - Devekuşlarınız kaça?
       - Yeni doğmuş "bir günlük" devekuşu 150 dolar. "Bir haftalık" olanlar 175 dolar, üç aylıklar 550, bir yaşındakiler 1400 dolar...
      - Devekuşu etinin diğer etlere oranla daha sıhhi olduğu söylenir?
       - Kesinlikle öyle... Bir defa yağ oranı düşük... Devekuşundaki yağ oranı 2.74 gr / kilo iken bu oran tavukta 3.57 gr, sığırda 4.7 gr'dır... Kalorisi de düşük: 126 kilokalori.. Tavuk etinin kalorisi 165, sığırınki 166...

Yazının Devamı

Yasaklı sorular

4 Kasım 2000


       İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın yanıtlaması istemiyle kaleme aldığı önergede soruyor:
       1- Dünya Tıp Birliği'nin İzmir'de düzenlendiği "Sağlık ve İnsan Hakları" toplantısı neden polis tarafından yasaklanmıştır?
       2- Yasağın polisin toplantıyı videoya alma isteğinin kabul edilmemesinden kaynaklandığı doğru mudur? Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Brüksel'de AB üyeliğimiz hakkında görüşmeler yaparken İzmir gibi bir şehirde dahi "polis devleti" var diye konunun dünya basınına intikal ettiğini ve bu uygulamayla Türkiye'nin küçük düşürüldüğünü biliyor musunuz?
       3- Hükümetin demokratikleşme politikalarına karşın bu tip yasaklamalar, (Hakkari'de konser yasaklama, İstanbul'da Helsinki İzleme Komite toplantılarını yasaklama) nereden kaynaklanmaktadır? Bu keyfi yasaklamaları yapanlara karşı ne gibi yaptırımlar düşünmektesiniz?

Doğrusu 'dershane'
       Dershane sözcüğü çoğu yerde artık "Dersane" diye yazılıyor... Türk Dili dergisi bu yanlışa dikkati

Yazının Devamı

Biz mi boşalttık?

3 Kasım 2000


       Hemen her meslekte olduğu gibi.. Bizim meslekte de rekabet yoğundur. Yarışma vardır, çekişme vardır, çekememezlik vardır... Ancak o rakiplerden biri güç duruma düştüğü zaman manzara farklıdır. O zaman bütün sektörü olumsuz etkileyecek bir gelişme söz konusudur. Artık rekabet değil hüzün vaktidir.
       Şu günlerde Sabah gazetesindeki haber ve köşe yazılarını bu duyguyla izliyoruz. Öfkeli satırları bir anlayış payı bırakarak okuyoruz. Ama bu anlayışı gösterdiklerimizin kendi sorumsuzluk ve kabahatlerini gözden kaçırmak için başkalarını suçlama eğilimlerini de pek olağan göremiyoruz.
       Sayın Dinç Bilgin dün Sabah'taki açıklamasında "bir kısmı rekabet hırsıyla, bir kısmı da ideolojik düşmanlıklarıyla pusuya yatanlar"dan söz ediyor... Kim bunlar? Ortada boşaltıldığı sahipleri tarafından itiraf edilen bir banka ve boşaltılan parayı ödemesi söz konusu olan gariban vatandaşlar dururken... Kim kimi suçlamak durumundadır?
       Sabah'ta bir değerli meslektaşımız bankacılık ile gazetecilik mesleğinin birarada yürütülmesinin sakıncalarını

Yazının Devamı

Ha Rami Bey...

2 Kasım 2000


       Saatli Maarif Takvimi'nin 18 Ekim yaprağında bir nükte...
       ...Ahmet Rasim'in gazetedeki günlük fıkralarında, sık sık bakanlardan Hasan Rahmi'nin adı geçiyor, ama o, bunu H. Rahmi olarak yazıyordu. İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet Bey bir gün ona sormuştu:
       - Hazret, Hasan Rahmi'yi neden H. Rahmi olarak yazıyorsun?
      Ahmet Rasim gülümseyerek dedi ki:
      - Beş parası yokken iki yılda yükünü tutan kimseye "Harami" denmez de ne denir?

Yazının Devamı

Tantan'a sorular..

1 Kasım 2000


      "...Yolsuzlukları bilinçli ve sorumlu yurttaşlar önleyebilir... Öncelikle vatandaşlarımızın ahlaklı, sorumlu ve bilinçli olması gerekmektedir..."
       Çalışmalarını takdirle izlediğimiz Sadettin Tantan'ın bu sözlerine katılıyoruz. Ancak şu soruları sormadan da edemiyoruz:
       * Hayali ihracat vurgunları hangi parti liderinin döneminde yapılmıştır?
       * "Benim memurum işini bilir!" diyen lider kimdir?
       * Ortaya çıkan her yolsuzlukta, her hırsızlıkta adları mutlaka geçen "prensler"i kim, nereden bulup bu ülkeye getirmiştir?
       * Gülay Atığ hangi partinin belediye başkanıydı? Başında bulunduğu belediyeyi soyup soğana çevirirken partisinin büyükleri ne yapıyordu?

Yazının Devamı

Ceptel garabeti

31 Ekim 2000


      Alaattin Çakıcı'nın adamlarına telefonla talimat vererek Fransız Konsolosluğu'nda görevli birisinin öldürülmesini istediği dün gazetelerde yer aldı. Habere göre Çakıcı bu talimatı Kartal Cezaevi'nden telefonla Bayrampaşa Cezaevi'ndeki bir adamına vermiş. Telefon dinlendiği için eylemin önüne geçilmiş. Gelelim bu işin anlayamadığımız tarafına...
       İşe gidip gelirken Bayrampaşa Cezaevi'nin önünden geçiyoruz. Geçenlerde Paşakapısı Cezaevi'nin önünden geçtik. Bir süre önce Kartal Cezaevi önünden geçmiştik. Her defasında aynı durum dikkatimizi çekti.
       Bu cezaevlerine bir iki kilometre yaklaştığınızda cep telefonu üzerinde "Sadece 112" işareti okunuyor. Telefon hat vermiyor. Yani.. Bu cezaevlerinin çevresindeki alanlardan cep telefonuyla bir başka yeri aramak ve konuşmak olanaksız. Ama cezaevinin içinden her yer aranılıp konuşuluyor.
       Böyle garabet de olursa ancak Türkiye'de olur.

Yaşam ikilemi
       Bir tarihte Hollanda'da fahişelik okulu açılmıştı... Amerikalı ünlü komedyen Jay Leno bu okul

Yazının Devamı

Mutsuz Cumhuriyet

29 Ekim 2000


       Cumhuriyetin 10. yılında mutluyduk, umutluyduk, coşkuluyduk... "On yılda açık alınla çıkmıştık her savaştan, onbeş milyon genç yaratmıştık her yaştan..." Başımızda bütün dünyanın saydığı başkumandan vardı, demir ağlarla örmüştük ana yurdu dört baştan...
       Gururla haykırıyorduk; "Türküz; Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi... Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri."
       Cumhuriyetin 77. yılında mutsuz, umutsuz, coşkusuz bir toplumuz. Başımıza geçen (ya da geçirdiğimiz) hırsız, arsız, işbirlikçi yöneticiler umutlarımızı, coşkularımızı, yarınlarımızı çaldı... Kişi başına milli gelirimiz, bağımsızlıklarını dün kazanmış Afrika ülkeleriyle aynı düzeyde... Gelir dağılımında dünyanın en kötü 10 ülkesinden biriyiz, yolsuzlukta, rüşvette ise ilk üçte... Son nüfus sayımına göre 5 milyon hayali vatandaş yaratmışız her yaştan... Başımızda, dünyanın adam yerine koymadığı "adam"lar, lebalep insan dolu "dam"lar... Neredeyse örümcek ağı tutmaya yüz tutmuş demir ağlar, günde ortalama 15 - 20 insanımızın can verdiği yollar... Din okuyor adı altında Cumhuriyet'e düşman olarak

Yazının Devamı

Abdullah Hoca...

28 Ekim 2000


       Fazilet Partisi içindeki çekişme hızlanır, Abdullah Gül'ün yıldızı parlatılırken... Profesör Hüseyin Hatemi şu tespitte bulunuyor:
      - Fethullah Hoca'nın misyonu Abdullah Hoca'ya verildi...
       Oral Çalışlar ile Tolga Çelik'in birkaç gün önce piyasaya çıkan kitabı "Erbakan - Fethullah Gülen kavgası"nda cemaat ve tarikatların siyasetteki 40 yılı anlatılırken... Son sayfalarda Prof. Hüseyin Hatemi ile yapılan bir röportaj Erbakan - Gülen çekişmesine yorum getiriyor.
       Prof. Hatemi'ye soruluyor:
      - Erbakan - Gülen çekişmesinin perde arkasında ne olabilir?
       - Erbakan ile Gülen arasında ciddi ve giderilmez bir tezad yoktur... Fethullah Gülen sadece İran İslam hareketine karşı kesin bir tavır almıştır...

Yazının Devamı