<#comment>#comment>Milletvekillerimiz, "gereği, kapsamı, sınırı, zamanı ve süresi" Hükümetçe (tercümesi Amerika'ca) belirlenmek üzere yurtdışına asker gönderilmesini öngören Hükümet tezkeresini 101'e karşı 319 oyla kabul etti. Artık Mehmetçiklerimizin nerede, ne kadar süreyle can pazarına sürülecekleri, bu pazardan kaçının sağ ve sağlam olarak geri dönecekleri Hükümetin (tercümesi Amerika'nın) keyfine kalmış bir şey...
Başbakan, "Amerika şu ana kadar bizden bir şey istemedi" diyor.
Eğer istemediyse neden alecele "kapsamı sınırı zamanı süresi" belirsiz bir asker gönderme işlemi için TBMM'den izin istendi? Meclis nasıl olsa açık. ABD böyle bir istek öne sürdüğünde Meclis toplanır, "kapsamı, zamanı, süresi" belirli bir asker gönderme işlemine 1 günde karar verirdi...
Aceleye ne gerek vardı?
Üstelik Amerika ilerde savaşı Irak gibi bizim istemediğimiz istikametlere çevirdiği takdirde Hükümet'in "Meclis" takozunu öne sürmesi mümkündü.
Amerika'ya "hayır" deme direnci hiç mi hiç olmayan Hükümet dün çok tehlikeli bir yetki aldı. Yarın keyifle Washington'a:
<#comment>#comment>Newsweek Dergisi, 11 Eylül hava korsanlarının elebaşısı olduğu öne sürülen Muhammed Atta'nın Prag'da Irak'ın Ankara Büyükelçisi Faruk Hicazi ile görüştüğünü yazıyor. Görüşmeler geçen yıl haziran ve bu yıl nisanda gerçekleşmiş. Amerikan istihbaratı doğrusu muazzam. Aylar önce Prag'da yapılmış görüşemeyi bile yeri ve tarihiyle bulup ortaya çıkartıyorlar. Peki bu muazzam istihbarat nasıl oldu da ABD'nin göbeğinde 19 arap teröristin 4 uçağı kaçırıp kamikaze saldırısı düzenlemesi hakkında önceden hiç bilgi alamadı? Bırakın önceden haber almayı.. Aradan neredeyse bir ay geçtiği halde CİA ve FBİ hala uçak kaçıranların yer hizmetlerini gören, aradaki koordinasyon ve lojistiği sağlayan kişi ve örgütlerden bir tekini olsun yakalayabilmiş değil.
Yoksa Amerikalılar Irak saldırısına gerekçe hazırlamak için yukardaki türden balon haberler mi icad ediyor? İki hafta önce de Kuzey Irak'a 400 kişilik Taliban birliğinin gelip savaşa başladığını saygın bir yazara yazdırmışlar, ama haber sonradan fos çıkmıştı. Amerikalı ünlü tarihçi Howard Zinn, "Savaş zamanlarında en yurtsever davranış sürekli soru sormaktır" diyor. Sürekli soru soralım. Propaganda savaşının üçkağıtçılarına teslim
<#comment>#comment>Profesör Baskın Oran, Tarih Vakfı'nca Mehmet Ali Aybar anısına düzenlenen "Dünden Bugüne Ulusal Bağımsızlık Anlayışımız" Sempozyumu'nda, yaşadığımız şu sıcak günlerde anlamı daha da belirginleşen ilginç bir saptama yaptı:
- Yaşadığımız topraklar üzerinde kurulmuş tüm devletler, Bizans ve Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti de dahil, çok önemli iki kurala riayet etmek kaydıyla ayakta kalabildiler:
1- Bölgede hiçbir büyük devletin "rakipsiz" olarak hakim olmamasına çalışmak,
2- Kendisi işgal tehlikesi altında olmadıkça başkalarının savaşına girmemek...
Ve Enver Paşa sayesinde Osmanlı İmparatorluğu bu ilkeden koptu; hepimizin çok iyi bildiği gibi bu da imparatorluğun sonu oldu...
Prof. Oran, bu noktada, Cumhuriyetin 75 yılı aşan tarihine dikkat çekiyor:
<#comment>#comment>"Aşk ancak yatakta tedavi edilebilen bir hastalıktır" demiş öğrenci...
"Kimsenin tedavi olmak istemediği bir şey nasıl hastalık olur?" demiş doktor, "Aşk, olsa olsa sanattır..." demiş ressam...
"Bu nasıl sanat ki, izleyicisi yok... Sadece iki kişilik" demiş aktör, "Aşk olsa olsa bilimdir..."
"Böyle bilim mi olur?" demiş profesör, "En başarısız öğrencim bile başarıyor da ben sınıfta kalmışım!"
"Aşk, uğrunda mücadele ister" demiş işçi, "Aşk emek vermektir..."
"Nasıl emekse bu... Bizim patron bile onun tarafını tutuyor!" demiş mühendis, " Aşk olsa olsa karşılıksız vermektir..."
<#comment>#comment>Deniztemiz Derneği'nin kurucusu ve yönetim kurulu Üyesi Yılmaz Dağcı, Varyag'ın Boğazlardan geçişiyle ilgili şu notu gönderdi:
- Varyag Sırrı başlıklı yazınızı dikkatle okudum. Emekli Kurmay Albay Sayın Erdoğan Örge'nin görüşlerine maalesef katılmıyorum. Bu ucubenin Boğazlardan geçmesini en çok isteyenlerin başında Amerikan petrol şirketleri gelecektir. Çünkü böylece 300 metre ve üzeri gemiler geçemez kuralımızı kendimiz ortadan kaldıracağımızdan Amerika bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.
1953 yılında Oslo'da denizcilik eğitimimi tamamladıktan sonra ömrümün 57 yılını denizlerde geçirmiş... son 15 yılını Türk Boğazlarında trafik sorunları, deniz kirliliği ve çareleri üzerindeki çalışmalara vermiş bir denizci olarak "VARYAG"'ın Boğazlardan geçirilmesini çok sakıncalı buluyorum...
Halk için parmak kaldırınca "popülist" olursun, en iyisi "papelist" olmak
Günay Kosova
<#comment>#comment>Telefonda, eski milletvekili Ertuğrul Günay...Milletvekili maaş artışı sırasında gözlerden kaçan bir adaletsizliğe de dikkat çekiyor:
- Kamuda çalışan bir görevli, emekliye ayrılırsa, yalnızca emekli maaşı alır. Tekrar kamuya dönerse, emekli maaşı kesilir. Yani aynı anda iki maaş alması asla sözkonusu değildir. Oysa bugün Meclis’te yaşı 45’in üzerinde olan pek çok milletvekili hem milletvekili hem de emekli milletvekili maaşı alıyor. Bu kadar sorumsuzluk iyiye alamet görünmüyor.
*Ne zaman insanlar benimle aynı fikirde olsa, hatalı olduğumu düşünürüm.Oscar Wilde Anayasa'da 1995 yılında değişiklik yapılmıştı. Uyum yasalarının çıkması 4 yıla kadar uzandı... Yurt dışındaki seçmenlerin oy kullanmasını düzenleyecek yasa ise 6 yıldır çıkmadı. Profesör Zafer Üskül dün bu konuda dedi ki:
- Bu defaki Anayasa değişikliği çok daha kapsamlı. Örneğin idam yasasının kalkması nedeniyle ceza yasasında, kadın erkek eşitliği sağlanması nedeniyle medeni hukukta yığınla yasa değişecek... Eğer Hükümet uyum yasaları için özel program uygulamazsa bunların çıkması 40 yılı bulur...
<#comment>#comment>Türkiye, Çin'in bir dünya devi olma yolunda ilerlediğini görüyor. Bu ülkeyle ilişkilere özel bir önem veriyor. Ne var ki gelişen ilişkilerin arasına bir talihsiz olay gelip sıkıştı... Türkiye, Çin'in Ukrayna'dan satın aldığı Varyag adlı yüzer platforma Boğazlar'dan geçiş izni vermekte tereddütlü. Yetkililer, sorulduğunda:
- Makinesi, dümeni olmayan böylesine dev bir platformun Boğazlardan geçmesi çok tehlikeli... Özellikle İstanbul büyük tehlike yaşayabilir, diyorlar...
Eski, İstanbul Boğazı Kurmay Başkanı, emekli Deniz Albay Erdoğan Örge ise bu gerekçenin gerçeği tam yansıtmadığı görüşünde... Örge diyor ki;
- Tehlike, bizimkilerin abarttığı kadar büyük değil. Bana göre asıl sebep, ABD'nin bu geçişe karşı olması... Çin, ABD karşısında giderek büyük bir güç olma yolunda... Eğer gemi Boğazlardan geçerse, Çin, istediği denizin ortasında kullanabileceği yüzer bir havaalanına sahip olacak. Bu da Amerika'nın işine gelmiyor.
Eğer sebep ABD engeliyse.. Sorun büyüyecek, Çin ile ilişkiler tatsızlaşacak demektir..
<#comment>#comment>Televizyonda çalışırken işsiz kalan yüzlerce hanım kızdan biri önceki gün müzik yayını yapan kanallardan birinin eleman aradığını duymuş. Beşiktaş'ta mülakat için verilen adrese yollanmış... Form doldurmuş.. Kuyruğa girmiş... Aday çok... Hayli bekledikten sonra nihayet mülakata alınmış... Birkaç uyduruk sorudan sonra mülakatı yapan kişi sadede gelmiş:
- Size program yaptırırız ama bir şartla, sponsoru kendiniz bulacaksınız... Bu şekilde hem biz kazanacağız, hem siz...
Hanım kız olayı anlatırken: "Ben oraya iş adamaya gitmiştim ama meğer onlar da iş arıyormuş" dedi.
Hayat sona erecek diye korkmayın, bir başlangıcı yoksa o zaman korkun...