Mahşere çağrı...

15 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Independent gazetesi, Irak'ın Dhulnaya bölgesinde Amerikan askerlerinin "teröristleri saklıyorsunuz" bahanesiyle çiftlikleri nasıl berhava ettiğini yazıyordu geçen pazar günü... Buldozerler 70 yıllık palmiyeleri, limon ve portakal ağaçlarını kökünden söküp araziyi dümdüz ederken savaş araçlarından yüksek sesle caz müziği çalıyormuş...
Amerikan askerleri işgalin ilk gününden bu yana ev ev arama yaparken aile reislerini yere yatırıp, kimi zaman başlarına çuval geçirerek ailesi önünde aşağılıyor.
Bir haftada yaklaşık "1000 Iraklı" Amerikan kurşunuyla can veriyor.
Irak halkı Amerikalılardan iliklerine kadar nefret ediyor.
Amerikan ordusunun mezalimi, Irak'ta halk ile gerilla savaşçıları arasındaki dayanışmayı artırıyor.

Yazının Devamı

İşte demokrasi!..

14 Ekim 2003

AKPnin muhalif isimlerinden Ersönmez Yarbay, dün Meclisteki basın toplantısında partisinin pazar günkü kongresini değerlendiriyordu ki, bir gazeteci;- Efendim, dedi, kongrenizde demokratik uygulama hiç olmadı mı? Soruya Ersönmez Yarbayın yanıtı mı?- Oldu tabii ki... Örneğin Divan Başkanı delegelere bir defa, söz isteyen var mı? Bir defa da seçimlere geçiyoruz, aday olmak isteyen var mı? diye sordu. Gerçi hiç kimse ne söz istedi ne de aday oldu ama yine de bunlar bana göre demokratik uygulamalardı! Türkiyedeki siyasi partilerde parti içi demokrasi yok. 1.463 delegemiz var, bu insanlar pazar günü yaptığımız kongrede ilkokul öğrencisi gibi oturdular, hiçbiri konuşmadı. Ne Iraka asker gönderme tartışıldı ne kamu reformu tasarısı ne de bir başka konu... Kongrelerde en yüksek kürsü Divanın oturduğu kürsü olur. Çünkü orada en yüksek organ Divandır. Ama bizim kongremizde baktım, Divanın üzerinde bir kürsü daha var. Orada genel başkan konuştu ve tabii ki bu biraz tuhaf oldu. Sandıklar şeffaf olduğu için delegeler rahatça oy kullanamadı. Oy kullanma kabinleri sandıklardan uzak yerlere konmuştu, o yüzden çoğu delege açık oy kullanmak zorunda kaldı. Oysa oylama gizli, tasnif açık

Yazının Devamı

İşte demokrasi!..

14 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
'Türkiye'deki siyasi partilerde parti içi demokrasi yok. 1.463 delegemiz var, bu insanlar pazar günü yaptığımız kongrede ilkokul öğrencisi gibi oturdular, hiçbiri konuşmadı. Ne Irak'a asker gönderme tartışıldı ne kamu reformu tasarısı ne de bir başka konu... Kongrelerde en yüksek kürsü Divan'ın oturduğu kürsü olur. Çünkü orada en yüksek organ Divan'dır. Ama bizim kongremizde baktım, Divan'ın üzerinde bir kürsü daha var. Orada genel başkan konuştu ve tabii ki bu biraz tuhaf oldu. Sandıklar şeffaf olduğu için delegeler rahatça oy kullanamadı. Oy kullanma kabinleri sandıklardan uzak yerlere konmuştu, o yüzden çoğu delege açık oy kullanmak zorunda kaldı. Oysa oylama gizli, tasnif açık olmalıydı..."
AKP'nin muhalif isimlerinden Ersönmez Yarbay, dün Meclis'teki basın toplantısında partisinin pazar günkü kongresini değerlendiriyordu ki, bir gazeteci;
- Efendim, dedi, kongrenizde demokratik uygulama hiç olmadı mı?
Soruya Ersönmez Yarbay'ın yanıtı mı?
- Oldu tabii ki... Örneğin Divan Başkanı delegelere bir defa, söz isteyen var mı? Bir defa da seçimlere geçiyoruz, aday olmak isteyen var mı? diye sordu. Gerçi hiç kimse ne söz istedi ne de aday oldu ama

Yazının Devamı

Çocuklar büyüse...

12 Ekim 2003

"Uzun zamandan beridir hayatın - gerçek hayatın - başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hâlâ hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı. Bu görüş açısı, bana mutluluğa giden yol olmadığını gösterdi..."Peki sonuç? Onu da kitaptan okuyalım:- Mutlu olmak için daha iyi bir zamanı beklemekten vazgeçin... Mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır... Ah şu çocuklar büyüse... Okulları bir bitse... Düğünü bir yapsak...Taksitler sona erse... Emeklilik gelse... Yazlığım olsa... Diye diye ömür gelir geçer. Mutluluk hep gelecekte aranır. Hep Kaf dağının ardında sanılır. "Geveze" adlı yeni yayımlanan bir kitapta Alfred Souza der ki: Türk erkeği 70 - 80 yaşında bile cinselliğe önem veriyormuş. Sadece "düşünce" bazında tabii... İş Bankası Yayınları, ünlü isimlerin hayat hikâyelerini uzun röportaj biçiminde yayımlıyor. Son kitap Halit Kıvançla ilgili. Röportajı yapan Aydın Engin, 78 yaşındaki

Yazının Devamı

Çocuklar büyüse...

12 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Ah şu çocuklar büyüse... Okulları bir bitse... Düğünü bir yapsak...Taksitler sona erse... Emeklilik gelse... Yazlığım olsa... Diye diye ömür gelir geçer. Mutluluk hep gelecekte aranır. Hep Kaf dağının ardında sanılır. "Geveze" adlı yeni yayımlanan bir kitapta Alfred Souza der ki:
"Uzun zamandan beridir hayatın - gerçek hayatın - başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hâlâ hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı. Bu görüş açısı, bana mutluluğa giden yol olmadığını gösterdi..."
Peki sonuç? Onu da kitaptan okuyalım:
- Mutlu olmak için daha iyi bir zamanı beklemekten vazgeçin... Mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır...

Yazının Devamı

TÜBİTAK düşüyor

11 Ekim 2003

Böylece TÜBİTAK siyasi iktidara bağlanıyor, bilimsel özerklik ve özgürlük tarihe karışıyor...***Nedir TÜBİTAKı ele geçirmek için bu ısrar? TÜBİTAK, son yıllarda, bilimsel konuları halkın ve öğrencilerin anlayacağı biçimde sadeleştirerek enfes kitaplar yayımladı. On binlerce basılan ve çok ucuz fiyatla satılan bu kitaplar halkın kafasını hurafelerle doldurarak sürü gibi yönetmeye kalkışanları rahatsız ediyor. Çünkü onlar cahil seçmen istiyor.TÜBİTAKı ele geçirme telaşının altında bu rahatsızlık mı var?Yoksa TÜBİTAKın Genelkurmayla işbirliği yaparak silah ve teçhizat projeleri geliştirmesinden rahatsız olan ABDnin baskısı mı söz konusu?Sonuçta bilim fakiri ülkemizin tek bilimsel merkezi TÜBİTAK, eğitim ve bilim vizyonu imam hatip eğitimini yaygınlaştırmaktan öteye geçmeyen iktidar kadrosu tarafından dağıtılmak üzeredir... Üstelik Anayasa ve hukuk açık açık çiğnenerek... Nerede bu ülkenin demokratları, nerede aydınlar? Başbakan Erdoğan TÜBİTAKı ele geçirme hamlesini sürdürüyor. Başbakan önceki gün TBMMye, TÜBİTAK Başkanı ve Bilim Kurulunun 6 üyesinin "bir defaya mahsus Başbakanın önerisiyle" atanmasını öngören tek maddelik bir tasarı sevk etti... Bilim Kurulu 12 kişi... Başkan ve 6

Yazının Devamı

TÜBİTAK düşüyor

11 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Başbakan Erdoğan TÜBİTAK'ı ele geçirme hamlesini sürdürüyor. Başbakan önceki gün TBMM'ye, TÜBİTAK Başkanı ve Bilim Kurulu'nun 6 üyesinin "bir defaya mahsus Başbakan'ın önerisiyle" atanmasını öngören tek maddelik bir tasarı sevk etti... Bilim Kurulu 12 kişi... Başkan ve 6 üye Başbakan tarafından atandığı takdirde oylamalarda çoğunluk hükümetin atadığı kişilere geçiyor.
Böylece TÜBİTAK siyasi iktidara bağlanıyor, bilimsel özerklik ve özgürlük tarihe karışıyor...
***
Nedir TÜBİTAK'ı ele geçirmek için bu ısrar? TÜBİTAK, son yıllarda, bilimsel konuları halkın ve öğrencilerin anlayacağı biçimde sadeleştirerek enfes kitaplar yayımladı. On binlerce basılan ve çok ucuz fiyatla satılan bu kitaplar halkın kafasını hurafelerle doldurarak sürü gibi yönetmeye kalkışanları rahatsız ediyor. Çünkü onlar cahil seçmen istiyor.
TÜBİTAK'ı ele geçirme telaşının altında bu rahatsızlık mı var?

Yazının Devamı

Modaya haber...

10 Ekim 2003

Bu karar neyi gösteriyor?Anakent Belediyesinin bir yatırıma girişirken bölge halkına danışmadığı gibi çevre yasalarına ve koruma ilkelerine de uymadığını...Cumartesi günü Kadıköy Mühürdar arıtma tesisi Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılıyor. Tesisin ruhsatı yoktur.Tesisin hemen yanında inşa edilen 4 katlı İSKİ binasının da ruhsatı yoktur.Anakent Belediyesi İstanbullularda kent bilincini geliştirmek için kampanyalar düzenliyor. Kent bilincine sahip bir belediyenin öncelikle kent yasalarına uyması beklenmez mi?NOT: Kurbağalıdere Köprüsü nedeniyle Moda sahilinde yaklaşık 400 metrelik bir sahil bandı darma duman edildi, ucuna kayalar yığılarak halka kapatıldı. Anakent Belediyesi hiç değilse bozduğu alanı eski haline getirse... İstanbul 2 Numaralı Koruma Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kurbağalıdere ağzında başlattığı köprülü kavşak inşaatını durdurdu. Başta Mimarlar Odası olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının ve Moda Semt Girişiminin şikâyetlerini değerlendiren Koruma Kurulu, kavşak inşaatı kapsamında başlatılan yol çalışmalarının, kentin karakteristiği açısından önem taşıyan SİT alanı ve tescilli parsellerin önünden geçmesi nedeniyle ivedilikle

Yazının Devamı