Biri şöyle: "CHPyi köşe yazarları değil halk yönetecek."CHPliler yoğun biçimde medyanın kendilerine bakışından şikâyetçi... Bir ölçüde haklılar. Ama afişi gören bir gazeteci arkadaşımız aynı fikirde değil:- CHPyi bu duruma köşe yazarları mı getirdi, diye soruyor.Türk halkı daha iyi bir Türkiyenin arayışında... CHPde ise arayışlar daha sınırlı... Genel Başkan, koltuğunu sağlam tutma arayışında. Delegelerin kimi yerel seçimde belediye meclisi üyeliği peşinde kimi parti meclisinde bir küçük sandalye yakalama derdinde. Peki Kemal Derviş neyin arayışında? Konuştuğumuz CHPli dostlar arasında genel kanı: - Partiyi ikiye bölme arayışında.Partideki sol ve Atatürkçü gruplara göre Kemal Derviş, TBMMnin bütün mevcuduyla IMF çizgisine oturmasını yeterli bulmuyor, şimdi de CHP içindeki Atatürkçü görüşü temizlemeyi misyon edinmiş bulunuyor. CHP ne zaman kendi iç sorunlarını çözüp Türkiye meselelerine kafa yoracak?Belki de soruyu şöyle sormalı... CHP Türkiyeyi yönetmek istiyor mu?Yoksa Deniz Baykal ve Dervişin ana misyonu sosyal demokratları iktidardan uzak tutmaktan mı ibaret... Kurultay salonunun dört bir yanında ilginç afişler, esprili pankartlar... Sevinin bakın ne güzel; pankart açmıyor,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kurultay salonunun dört bir yanında ilginç afişler, esprili pankartlar...
Biri şöyle:
"CHP'yi köşe yazarları değil halk yönetecek."
CHP'liler yoğun biçimde medyanın kendilerine bakışından şikâyetçi... Bir ölçüde haklılar. Ama afişi gören bir gazeteci arkadaşımız aynı fikirde değil:
- CHP'yi bu duruma köşe yazarları mı getirdi, diye soruyor.
Bilindiği gibi Talim Terbiye Kurulunda görevli memur ve öğretmenlerin 167si görevden alınmıştı...Bu öğretmenlerin göreve geri dönmemesi için, bu iktidar döneminde yapılan 14 yönetmelik değişikliğine ek olarak, iki yeni değişiklik daha yapılmış..."Eğitim Araştırma Merkezi Müdürlüğü"nün adı "Öğretim Materyalleri Geliştirme, İnceleme, Araştırma Müdürlüğü" şeklinde değiştirilmiş."Program Dairesi"nin adı da "Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı"na dönüştürülmüş.Muharrem İnceye soruyoruz:- Nedir bu değişikliklerin amacı?- Danıştay göreve iade ettiği takdirde sizin çalıştığınız daire lağvoldu, diyerek memurları geri almamak... Çünkü görevden uzaklaştırılan 167 memurun çoğunluğu bu iki dairede görevliydi...Böyle ucuz oyunlar bu ülkeyi yönetme görevini devralanlara yakışıyor mu? Hukuka karşı böyle küçük hileler yapan bir yönetim on binlerce öğretmenin güvenini nasıl kazanacak, koskoca eğitim camiasında huzuru nasıl sağlayacak? Yalova CHP milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanlığının bir devlete değil ancak aşiretlere yakışır küçük oyunlarını anlatıyor... Yabancı para birimi ile alışveriş ve sözleşme yapmak yasaklanacakmış! - Bir de yabancı akıl ile ülke yönetmek yasaklansa. Arif
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Yalova CHP milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir devlete değil ancak aşiretlere yakışır küçük oyunlarını anlatıyor...
Bilindiği gibi Talim Terbiye Kurulu'nda görevli memur ve öğretmenlerin 167'si görevden alınmıştı...
Bu öğretmenlerin göreve geri dönmemesi için, bu iktidar döneminde yapılan 14 yönetmelik değişikliğine ek olarak, iki yeni değişiklik daha yapılmış...
"Eğitim Araştırma Merkezi Müdürlüğü"nün adı "Öğretim Materyalleri Geliştirme, İnceleme, Araştırma Müdürlüğü" şeklinde değiştirilmiş.
"Program Dairesi"nin adı da "Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı"na dönüştürülmüş.
***Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı... Bu isimlerin ortak özelliği laik cumhuriyetin savunmasında en birikimli ve gözü pek düşünce önderleri oluşlarıydı. Bir bir katledildiler. Onları katleden odaklar bulunamadı. Daha doğrusu gizlendi... Tesadüfen ele geçen parmak izleri silindi, kanıtlar yok edildi.Okyanus ötesinde çizilen planlarda Türkiyenin Atatürk ve Cumhuriyet çizgisinden alınıp ılımlı İslam çizgisine oturtulması öngörülüyordu.Batıyla bütünleşemeyecek ama Batı tarafından Ortadoğudaki kirli işlerde kullanılacak bir uydu devlet... Her türlü soygun ve sömürüyü kabullenen tepkisiz ve ilkesiz bir toplum.Çizilen bu modele uygun Türkiye resmi yavaş yavaş şekilleniyor maalesef. Prof. Ahmet Taner Kışlalıyı, ölümünün dördüncü yılında saygıyla anıyoruz. Kışlalı ailesinin avukatı Hasan Bıyıklı cinayet faili olarak kimi tetikçilerin yakalandığını ancak onların arkasındaki büyük örgütün ve gücün bulunmadığını üstelik "aranmadığını ve soruşturulmadığını" anlatıyordu dünkü Cumhuriyette... Katillerin 3 - 4 kez İrana gidip geldiği saptanmış. İyi de olay tek başına bir İran prodüksiyonu olabilir mi? Eğer öyle olsa bizim devlet tetiğin arkasındaki gücü
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Prof. Ahmet Taner Kışlalı'yı, ölümünün dördüncü yılında saygıyla anıyoruz. Kışlalı ailesinin avukatı Hasan Bıyıklı cinayet faili olarak kimi tetikçilerin yakalandığını ancak onların arkasındaki büyük örgütün ve gücün bulunmadığını üstelik "aranmadığını ve soruşturulmadığını" anlatıyordu dünkü Cumhuriyet'te... Katillerin 3 - 4 kez İran'a gidip geldiği saptanmış. İyi de olay tek başına bir İran prodüksiyonu olabilir mi? Eğer öyle olsa bizim devlet tetiğin arkasındaki gücü soruşturmaktan (Uğur Mumcu, Muammer Aksoy vb. cinayetlerinde olduğu gibi) böylesine kaçınabilir mi?
***
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı... Bu isimlerin ortak özelliği laik cumhuriyetin savunmasında en birikimli ve gözü pek düşünce önderleri oluşlarıydı. Bir bir katledildiler. Onları katleden odaklar bulunamadı. Daha doğrusu gizlendi...
Tesadüfen ele geçen parmak izleri silindi, kanıtlar yok edildi.
Okyanus ötesinde çizilen planlarda Türkiye'nin Atatürk ve Cumhuriyet çizgisinden alınıp ılımlı İslam çizgisine oturtulması öngörülüyordu.
40 Avrupa ülkesi bir süre önce "Avrupa Yükseköğrenim Alanı" adlı bir yapılanma oluşturdu. Türkiyenin dahil olduğu bu yapılanma uyarınca belli kaliteye ulaşan üniversitelerin diplomaları diğer ülkelerde de geçerli olacak, bir öğrenci bir ülkeden diğer ülke üniversitesine naklini yaptırabilecek. Peki sorun nerede derseniz. Doç. Gümrükçü anlatıyor:- Üye ülkeler son olarak geçen eylülde Berlinde bir araya geldiler ve kimi kararlar aldılar. Berlindeki toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin de onayladığı bu kararlar en başta üniversitenin bağımsızlığını ve "siyasi iktidarların üniversitelere müdahale edemeyeceği"ni öngörüyor... Oysa YÖK yasasında yapılmak istenen değişiklikler bu kararlara temelden aykırı, dolayısıyla bizim bu yapılanmadan dışlanmamız söz konusu. - Dışlanırsak ne olur? - Öğrencilerin kalitelerini yükseltemeyiz. Verdiğimiz diplomalar sadece bizim ülkemizde geçerli olur... Öteki ülkelerin gençleri başka üniversiteye yatay geçiş yapabilirken bizim gençler bundan mahrum kalır... Anlamadığım nokta, dışarıda bu kararlara evet deyip içeride tam tersini yapmaya kalkışmaktır... Ankarada dün bir basın toplantısı düzenleyen Almanyanın Hamburg Üniversitesi öğretim
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Ankara'da dün bir basın toplantısı düzenleyen Almanya'nın Hamburg Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Harun Gümrükçü Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e bir hatırlatmada bulundu. Ne miydi bu?
40 Avrupa ülkesi bir süre önce "Avrupa Yükseköğrenim Alanı" adlı bir yapılanma oluşturdu. Türkiye'nin dahil olduğu bu yapılanma uyarınca belli kaliteye ulaşan üniversitelerin diplomaları diğer ülkelerde de geçerli olacak, bir öğrenci bir ülkeden diğer ülke üniversitesine naklini yaptırabilecek. Peki sorun nerede derseniz. Doç. Gümrükçü anlatıyor:
- Üye ülkeler son olarak geçen eylülde Berlin'de bir araya geldiler ve kimi kararlar aldılar. Berlin'deki toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in de onayladığı bu kararlar en başta üniversitenin bağımsızlığını ve "siyasi iktidarların üniversitelere müdahale edemeyeceği"ni öngörüyor... Oysa YÖK yasasında yapılmak istenen değişiklikler bu kararlara temelden aykırı, dolayısıyla bizim bu yapılanmadan dışlanmamız söz konusu.
- Dışlanırsak ne olur?
- Öğrencilerin kalitelerini yükseltemeyiz. Verdiğimiz diplomalar sadece bizim ülkemizde geçerli olur... Öteki ülkelerin gençleri başka üniversiteye yatay geçiş