<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "dinci terör" le ilgili olarak diyor ki:
"Buna karşı İslam dünyasının en evvel tavır koyması lazım. İslama inanan insanlar kendi dinlerini bu töhmetten kurtarmak mecburiyetindedirler. Aksi takdirde dini aslından bilmeyenler, İslam eşittir terör ya da İslam eşittir vahşet gibi algılamaya giderler... Böyle bir durumda bunun sorumlusu bugünkü İslam dünyası olur..."
Doğru tavır işte bu. Ne var ki, bu tavrı sadece Cemil Çiçek koyuyor. Çünkü o Milli Görüş familyasından değil. İktidarın diğer üyeleri bu konuda tutuk. "İslamiyeti koruma" adı altında terör kaynaklarını perdeliyorlar.
Gazetelerde birkaç tetikçinin adı ve resmi görülüyor.
Artık herkes öğrendi ki...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İspanya Büyükelçiliği kapısına bir kâğıt asmış: Vize başvurularını kabul etmiyoruz.. İngiltere aynı şekilde vizeyi durdurdu... ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülke vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeyin mesajı verdi. Türkiye'deki toplantılar birbiri peşinden iptal ediliyor. Ülkemiz karantinaya alınıyor. Normale nasıl dönülecek?
Yanıt belli: Terör tehlikesi ortadan kaldırıldığı zaman....
Bu tehlikeden nasıl arınacağız? CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu'nun Başbakan Erdoğan'a sorduğu sorular, terörü ortadan kaldırmak için önümüzde çetin bir yolun uzandığını gösteriyor. Hacaloğlu soruyor:
- Devlet birimlerince eğitilen ve geçmişte PKK'ya karşı kullanılan Hizbullah örgütü ile bu örgütten ayrılanların kurduğu İmamlar Birliği'ne bağlı kişilerin Suriye, İran, Pakistan gibi ülkelerde aldığı terör eğitimi ve ilişkileri izleniyor mu, haklarında işlem yapılıyor mu?
- İllegal olarak yurtdışına çıkarak Bosna, Çeçenistan ve Afganistan'da sıcak eylemlere katılan, kökten dinci dış odaklar tarafından eğitilen, kendilerini İslam adına savaşmaya adayan, ülkemize gizli olarak döndükten sonra da dışarıda El Kaide, içeride Hizbullah
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
"N'evet, ben artık kötürümüm" der Cüneyt oturduğu tekerlekli iskemlede hafif doğrularak.. Türkân bu gerçeği öğrenince hıçkırarak ağlamaya başlar, arkasını döner ve kaçar. Beklenen mucize filmin ilerleyen sahnelerinde gerçekleşir. Cüneyt aslanlar gibi ayaklanır, yürümeye başlar. Türkân mutluluktan uçar. Türk filmleri hep böyle biter. Kötürüm filmin sonunda mutlaka iyileşir. İyi kahraman aynı zamanda kötürüm olamaz.
Neden böyledir?
Neden insanlar kendilerinin de bir saniyelik bir kaza sonucu aynı akıbete uğrayacağını düşünmez?
Çünkü insanımıza "insancıl dayanışma" küçükten itibaren öğretilmemiştir.
Bencillik öğretilmiştir...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
"ABD'in en büyük müttefiki El Kaide" başlıklı ve Rizvan Anwar imzalı yazıyı internet kanallarında okuyabilirsiniz.
Yazar, 20 Kasım 2003 günü Londra'da Başkan Bush'a karşı en büyük protesto gösterisinin hazırlandığını ancak İngiltere saatiyle 9.10 ve 9.18'de İstanbul'dan gelen patlama haberleriyle bu gösterilerin aniden önemini yitirdiğini anımsatıyor... İngiliz kanalları olayı El Kaide'nin marifeti olarak duyuruyor. Rizvan Anwar olaydan 6 dakika sonra bu işin El Kaide tarafından yapıldığının nasıl anlaşıldığını bir türlü anlamıyor...
Yazar diyor ki:
- El Kaide, en başarılı eylemi sayılan 11 Eylül'ü üstlenmemişti. El Kaide suçlandığı hiçbir terör eylemini üstlenmemiştir. Ne Bali'deki, ne ilk Dünya Ticaret Merkezi'ndeki bombalamayı, ne 11 Eylül'ü, ne de Kandahar'daki kaçırma eylemini üstlenmiştir. Hep olaylarla ilgileri olmadığını söylemişlerdir.
HHH
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kadıköy ve Moda'da ulaşımı felç eden inşaat bitti, Moda tramvayı çalışmaya başladı... Okurumuz Uğur Yılmazer'in tespitlerine göre... Tramvay ring hattının toplam uzunluğu 2.4 km... Gidilebilecek maksimum uzaklık 1.2 km.. Bilet fiyatı 1 milyon TL... O yüzden tramvay günün her saatinde boş geziyor...
Gelelim Prof. İlhan Kılıçözü'nün tespitlerine...
Tramvay için 6 trilyon lira harcandığını, bu parayla 4 ilköğretim okulu yapılabileceğini anlatan Prof. Kılıçözü diyor ki:
- İşin başında arabaların hafif metalden imal edileceği, tekerleklerin sert kauçuk olacağı, Avrupa'dakiler gibi sessiz çalışacağı bildirildi. İşletmeye alınan tramvay 50 - 60 yıl öncesinin teknolojisiyle yapılmış tam manasıyla bir gürültü makinesi. Hantal vagon yol boyunca çıkardığı homurtu, kampana ve fren sesi ile bölgede tam manası ile gürültü kirliliğine sebep olmakta ve nüfusunun yüzde 70'i emekli olan bu sokak sakinlerine ücretsiz "uyandırma servisi" vermektedir. Mühürdar Caddesi, Rıza Paşa Sokak, Cem Sokak, Şair Nefi Sokak ve Bahariye Caddesi'ndeki apartmanların arasından el sıkışma mesafesinden geçen tramvayın elektrik direkleri de hırsızların ağzının suyunu akıtmaktadır...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
"Kod Adı Hizbullah" ve "Batman'dan Beykoz'a Hizbullah'ın Kanlı Yolculuğu" adlı kitapların yazarı Mehmet Faraç, geçen pazar günü yani sinagog baskınından bir gün sonra Cumhuriyet'te şunları yazıyordu:
"24 Ekim günü öğle saatlerinde polis telsizlerinden kentte 06 plakalı bomba yüklü bir aracın dolaştığı anons edilmişti... İddiaya göre araç, Göztepe Taşmektep Sokak'taki sinagog yakınlarıyla Şişli'nin çeşitli kesimlerinde görülmüştü. Kaynaklar polisin bu anonsunu doğruluyor, ancak araçların görüldüğü yere giden polis ekiplerinin yaptığı araştırmada izine rastlanmıyordu. Bu olay doğruysa güvenlik birimleri daha sonra bu araçların bulunmasıyla ilgili ne yapmışlardı? O aracın direksiyonunda kim vardı?"
O gün direksiyonda olan kişi muhtemelen sinagog saldırısında da direksiyondaydı...
Mehmet Faraç bir gün sonraki yazısında da şu soruyu soruyordu:
- Hücre çöktü mü, yoksa ayakta mı?
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Son haftalarda Irak yüzünden köşeye sıkışan İngiliz Başbakanı Tony Blair, dün İstanbul'daki saldırıları kendi lehine kullanmaya çalıştı. Bush'u karşılarken yaptığı basın toplantısında:
- Bizim yok etmek için savaştığımız terörün ne büyük bela olduğunu bütün dünya görsün, demeye getirdi sözü. Başkan Bush da o çizgide konuştu.
Acaba bu terör ABD ve İngiltere'nin savaştığı terör mü?
Yoksa ürettiği terör mü?
Amerika ve İngiltere Irak'a saldırmadan önce Ortadoğu'da El Kaide terörü var mıydı? Hayır... El Kaide Irak'a ve bölgeye ABD'den sonra geldi.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Sabah gazetesinde birkaç gündür Necati Doğru'nun yazısı çıkmıyordu. Telefonu çevirip sebebini sorduk:
- Hayrola üstat?
- Ben gazeteden ayrıldım, dedi...
Geçen cumartesi günü sayfa sekreteri gelerek yazısını o gün için gündem sayfasına kaydıracaklarını söylemiş. Necati, Genel Yayın Müdürü'nü arayarak eğer böyle bir şey yapılırsa istifa edeceğini söylemiş. Birkaç gönül alıcı sözcük beklerken Ergun Babahan'ın yanıtı:
- Sen bilirsin abi, olmuş...