Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dört aydır ortalık toz duman..
Bir türlü durulmuyor, bir türlü toz bulutu dağılmıyor..
Sebep..
Yolsuzluk ve rüşvet..
Şantaj..
İftira..
Üçü de iddia.. Bu üç mesele aydınlanmadan Türkiye yerli yerine oturmaz.. Cumhurbaşkanı seçimi de sorunu çözmez, genel seçim de..
Bu üç iddia birbiriyle bağlantılı ama gelin tek tek ele alalım..
Savcılar, 17 Aralık’ta büyük bir operasyon yaptı.. Üç bakanın yolsuzluk ve rüşvete karıştığını öne sürdü.. Telefon konuşmalarıyla, yakalanan paralarla, birtakım belgelerle iddiasını fezlekeleştirdi..
Çözülmesi gereken birinci mesele bu..
İktidar tarafı bunun iftira olduğunu öne sürdü..
Soru şu..
Yolsuzluk ve rüşvet gerçek mi, iftira mı?
Ortaya çıkması lazım..
Meclis, soruşturma komisyonu kurarak bu işi çözemez.. Mutlaka yargıya gitmesi lazım..
Yargının karar vermesi lazım..
Aksi takdirde Türkiye yerli yerine oturmaz.. Hayat normal akışına girmez..
*
Bir de şantaj meselesi var.. Paralel yapının yasa dışı veya sahte isimlerle dinlediği insanlar varmış..
İki yılda 570 bin kişi dinlenmiş..
Yine iddia ediliyor ki; paralel yapı bu insanlara şantaj yapıyor..
Kime nasıl şantaj yapmışlar?
*
Başbakan; ‘İnsanlara iftira atmak, iffetlerine dil uzatmak, mahremlerine girmek, bunları kaydedip tehdit aracı olarak kullanmak güzel dinimizin hiçbir ilkesiyle bağdaşmaz’ dedi..
Çok doğru söylemiş..
Ben buna yolsuzluk ve rüşveti de ekliyorum..
*
Murat Yetkin, İtalya’da mafya ile mücadele eden eski savcı şimdilerin senato başkanı Grasso ile konuşmuş.. Radikal gazetesinde yayımlandı..
Şöyle demiş..
‘Yolsuzluk görünür hale geldi. Yolsuzluğun değil, yolsuzluk olduğunu söyleyenlerin üzerine gidildiği de görünür hale geldi. Yolsuzlukla mücadelenin yolu yolsuzlukla mücadele edenlerden kurtulmak olamaz.’
Türkiye’nin fotoğrafı bu..
Bu tespite iftira ve şantajı da eklemek gerek.. İktidara göre; iftira ve şantaj da görünür hale geldi..
Türkiye bu fotoğrafla yaşayamaz..

Haberin Devamı

Bir türlü yazılamayan rüşvet iddianamesi

Rüşvet iddiasının bir de sivil ayağı var.. Bakan çocuklarını, ayakkabı kutusunda para saklayan bankacıyı, milyonlarca dolar rüşvet dağıttığı iddia edilen tüccarı kapsayan bölümü..
Deliller toplandı, soruşturma bitti, karartılacak, saklanacak, imha edilecek belge kalmadı diye hepsi serbest bırakıldı..
Üzerinden aylar geçti..
Haklarındaki iddianame bir türlü çıkmıyor.. Babaları hakkındaki fezlekeler yazıldığına göre iddianamelerin de yazılmış olması gerekir..
Çoktan mahkemeye gönderilmesi lazımdı..
Nedense kaplumbağa hızıyla gidiyor.. Yoksa, toplum unutsun diye mi bekleniyor?

Haberin Devamı

Kıyıdan karaya yeni bir hareket

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ayata aynen şöyle demiş..
‘Kıyılardan içeriye doğru yeni bir hareket başlatmamız gerekiyor.’
CHP’nin yapması gereken buydu..
Kıyı kültürünü kara kültürüyle harman ederek Anadolu’da adım adım yürümek..
Bu yolculuğa 2011 seçimlerinden sonra başlasalardı, hatta 2010 referandumundan sonra çok mesafe alırlardı..
Yerel seçim stratejisini bu felsefe üzerine kuracaklardı.. Açılmayacak kapıları zorlamanın anlamı yoktu..
Kazanma ihtimali olan illere daha fazla yükleneceklerdi..
H
CHP Güneydoğu’yu unutsun..
BDP’den çok daha ileri sözler sarf etse, ne bileyim; ‘Öcalan’a af çıkaracağım, Güneydoğu’ya özerklik getireceğim’ gibi şok vaatlerde bulunsa da o bölgeden oy alamaz..
Çünkü kendi partileri var.. Kendi içlerinden çıkan oluşum var..
H
Aynı şekilde.. CHP’ye Erzurum, Bayburt, Yozgat, Nevşehir, Kütahya gibi illerden de oy çıkmaz..
CHP’li vekiller tesettüre bürünse de işe yaramaz..
Seçim haritası ortada..
Bu illerin de peşini bıraksınlar..
Kıyıdan içeriye doğru yürümenin yoluna baksınlar..
H
Şunu da söyleyeyim.. Eğitimli kesimlerin partisi olmak kötü bir durum değil.. Yapacakları tek şey var, eğitimli orta sınıfla yetinmemek, gençleri de çekebilmenin formülünü bulmak..
Bunun yolu da belli..
Her konuda, her alanda ‘özgürlüğü temsil eden’ parti olmak..
Yeni nesil özgürlük istiyor..
Tıpkı bizlerin o yaşta istediğimiz gibi..
Unutmayın.. CHP, 1977’de yüzde 42’ye özgürlük türküleriyle geldi..