Demokrasi sadece sandıktır deseniz de.. Seçimi kazanan her şeyi yapmaya muktedir olmalı görüşünü savunsanız da..
Anayasa cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler veriyor, aç oku diye tuttursanız da..
Bakanlar Kurulu’nu toplama, başkanlık etme yetkisini gösterseniz de..
Cumhurbaşkanın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine dikkat çekseniz de..
Bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece sandıktan ‘başkan’ çıkmaz..
*
Niye çıkmaz?
Cumhurbaşkanı sorumsuz da ondan..
Kim sorumlu?
Başbakan.. Başbakanla birlikte imzayı atan ilgili bakan..
Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebiliyor ama Anayasa’ya göre Bakanlar Kurulu’nun başkanı kim?
Başbakan..
Kurulun aldığı kararlardan o sorumlu..
Yani Anayasa tokmak ve davul aynı kişide olur demiş.. Tokmak başkasında, davul başkasında olmaz..
*
Bakıyorum, iktidarcı medya ‘olur olur’ diyor.. Başbakan, cumhurbaşkanın kararlarına uymak zorundadır, boyun eğmelidir türküsünü söylüyor..
Dedikleri gibi olsa bile.. Atanan başbakan boyun eğse bile.. Bir dediğini iki etmese bile.. Gölgede kalmayı, ses çıkarmamayı kabul etse bile..
Olmaz..
Ha şu var.. Cumhurbaşkanı bir süreliğine de olsa icranın başıymış gibi görünebilir..
Ama ‘başıymış gibi’ olur, başı olmaz..
*
Ne denirse densin, ne yazılırsa yazılsın, ne tür propaganda yapılırsa yapılsın sonuç değişmez..
Sandıktan ‘başkan’ çıkmaz..
Şu sandık meselesi
Kelime oyunuyla bilerek yapıyorlar..
‘Demokrasi sadece sandık değildir’ diyenleri sandık düşmanı, seçim karşıtı göstermek için yapıyorlar..
Sadece kelimesini atıyorlar..
‘Demokrasi sandık değildir’ denilmiş gibi yazı yazıyorlar.. TV programı yapıyorlar..
Kendi uydurdukları cümleye dayanarak verip veriştiriyorlar.. Bunların gerçek niyeti bu demeye getiriyorlar.. Bunlar sandığı sevmezler demek istiyorlar..
*
Kelime oyunuyla bu tezgâhı kurarken aslında kendileri de ‘demokrasi sadece sandıktır’ demiş oluyor..
Demokrasi sadece sandık olursa; ne olur?
Ne yargı kalır, ne muhalefet, ne sivil toplum..
Faşizm olur!..
Muhaberat devleti yasası
Alelacele yasa hazırlandı, sonuçları doğru dürüst tartışılmadı, paldır küldür Meclis’ten geçti..
MİT’e olağanüstü yetkiler tanındı..
MİT mensuplarının dokunulmazlık zırhından tutun da operasyon yapma yetkisine kadar..
Savcı falan devre dışı..
MİT çalışanı görevdeyim derse akan sular duruyor..
Bununla kalmıyor..
MİT’e medyadan, her türlü kurum ve kuruluştan istediği her türlü belge bilgi arşiv isteme yetkisi verildi..
Bankalar dahil.. Tüm hesaplar dahil..
Vermem diyemiyorsun..
Tamam da Meclis’te kurulacak komisyon MİT’i denetleyecek.. MİT Meclis’in denetimine girdi.. Seçilmişlerin kontrolüne girdi..
Hayır, girmedi..
Parlamento komisyonuna denetim yetkisi verilmedi..
Ne verildi?
Görüş ve öneri sunmak, kişisel verilerin güvenliğini ve bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu öneriler geliştirmek görevi verildi..
*
Muhalefet, ‘muhaberat devleti kuruluyor’ derken haksız değil.. Bakalım Cumhurbaşkanı ne karar verecek?
‘Yasak hemşerim’ zihniyeti!
En kestirme yol şu: 1 Mayıs’ı yasaklayın olsun bitsin..
Taksim yasak.. Kadıköy yasak..
İktidar, Yenikapı’ya gidin, Maltepe’ye gidin diyor.. İyi ki Konya ovasına gidin demediler..
Başbakan ‘cam ve çerçevenin indiği mitinglere izin yok’ demiş..
2010, 2011, ve 2012’de 1 Mayıs Taksim’de kutlandı.. Cam çerçeve mi indi?
Geçen yıl inşaat var diye Taksim’i kapatmışlardı.. Aslında İstanbul’u kapatmışlardı!..
Bu yıl!..
Gerekçe ne?
Cam çerçeve mi?
İçişleri Bakanı’nın ‘Taksim’e izin verirsek 15 milyon etkilenir’ sözü inandırıcı değil..
2011’de gördük, 2012’de gördük..
İstanbul felç olmadı.. Milyonlar etkilenmedi..
*
1 Mayıs’ı yeniden bayram ilan eden, Taksim’i kutlamalara açan bu iktidar değil mi?
Ne değişti?
Bu yıl iktidarın canı istemedi mi diyeceğiz..
Kazanılmış hak haktır, geri alınamaz.. Demokrasilerde bu tür kutlamalar iktidarın iki dudağı arasında olamaz..
*
2012’deki kutlamalardan sonra Vali Mutlu şöyle demişti; ‘1 Mayıs, bayram ruhuna uygun kutlandı.’
Vali aynı Vali..
Taksim’i açsın yine bayramın ruhuna uygun kutlansın..
Aynı Vali bu yıl ‘yasak’ diyor..
Niye yasak?
Yasak hemşerim, yasak işte!..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024