Merak edilen sadece.. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı..
Aday olursa, Gül’ün başbakanlık koltuğuna oturup oturmayacağı..
Gül olmazsa kimin başbakan olacağı değil..
Türkiye’nin bu süreci nasıl yaşayacağı da merak ediliyor.. Bir dizi soru var..
Yanıt aramaya çalışalım..
*
Seçim bitti, yumuşama olur mu?
Olmaz..
Başbakan Erdoğan da CHP lideri Kılıçdaroğlu da seçim sonrası yaptıkları ilk konuşmalarda yumuşama olmayacağının sinyallerini verdi..
Muhalefet, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının..
İktidar da paralel devlet diye adlandırdığı yapının peşini bırakmayacaktır..
Bu bir..
İkincisi, Erdoğan 30 Mart öncesi konsolide ettiği seçmeni 10 Ağustos seçimine kadar diri tutmak isteyecek..
Seçim öncesinde yaptığı gibi hem muhalefete yüklenecek hem paralel yapıya açtığı savaşı sürdürecektir..
‘İstiklal savaşı’nı devam ettirecektir..
Muhalefet ise ‘yolsuzluğa bulaşan kişi Çankaya’ya çıkamaz’ diye kampanya yapacak..
Siyaset daha da sertleşecek, ortalık daha da gerilecek..
*
Gerginlik tabana iner mi?
Önümüzde zorlu bir takvim var.. 1 Mayıs geliyor, iktidar Taksim’de kutlamaya izin vermeyecek.. Başka adres, başka meydan gösterecek.. Mesela ‘1 milyon kişilik meydan yaptık Yenikapı’ya gidin’ diyecektir..
Sendikalar direnecek, geçen yıl olduğu gibi yolların kapatılma, köprülerin kesilme ihtimali fazla.. Yine TOMA’lı, biber gazlı bir gün bizi bekliyor..
*
Ayrıca.. 31 Mayıs’ta Gezi eylemlerinin yıldönümü var.. Gezi Parkı’na gireriz, giremezsiniz kavgası yaşanacak.. Polis yine Taksim’i ablukaya alacaktır..
Sadece İstanbul’da değil, Eskişehir, Ankara, İzmir, Türkiye’nin birçok kenti olaylara gebe..
Bununla da bitmiyor..
Haziran ayında Gezi eylemlerinde ölen gençlerin yıldönümü de var.. Protesto beklememek, protestoların olaysız geçmesini ummak saflık olur..
*
Başbakan ilk turda yüzde 50’yi yakalamak için reform paketi açar mı?
Meclis’in iki aylık çalışma süresi var.. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi, seçim takviminin çalışmasını da göz önünde bulundurursak süre daha da az..
Bu süreye hiçbir paket sıkışmaz..
Başbakan birtakım sözler verebilir vermesine de, alıcısının olacağını sanmıyorum..
*
BDP’de toplanan Kürt oylarına, siyasal Kürt hareketine göz kırpar mı?
Buna da ihtimal vermiyorum..
Seçim öncesi atılan her adım MHP’yi kızdırır.. MHP tabanını küstürür.. 2010 referandumundan yüzde 58 evet çıkmasında MHP tabanının katkısı büyük.. MHP tabanının bir kısmı ‘evetçi’ olmasaydı anayasa değişikliği bu kadar rahat geçemezdi..
‘Yetmez ama evetçi’lere rağmen geçemezdi..
Cumhurbaşkanı seçiminde de MHP oylarına ihtiyacı var..
*
Demokratikleşme adımı atılır mı?
Tam tersi daha otoriter, daha baskıcı bir dönem bizi bekliyor.. Sandıktan güç alan Başbakan bu süreci taviz vermeden götürecektir.. Otoritesini kendine itiraz edenlere de kabul ettirmeye çalışacaktır.. Baskıcı anlayışın ilk göstergesi MİT yasası olacak.. Twitter yasağının kaldırılmasına kızan Başbakan’dan demokratikleşme adımı beklenmiyor..
*
Önümüzdeki dört aya bakarsak, bugünden görünen bunlar.. Bakalım karşımıza daha neler çıkacak..
İktidar kaosun ipine asılacak..
Başbakan Gezi olaylarından beri kaosun ipine asıldı.. İktidarı protesto edenlerin ülkeyi kaosa sürüklediğini söyledi, durdu..
İlgisi olmamasına rağmen Gezi olaylarıyla yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu aynı kefeye koydu..
Kaos tehlikesini ön plana çıkardı..
31 Mayıs’la 17 Aralık’ı özdeşleştirdi..
Bu politikasında başarılı olduğunu 30 Mart seçimlerinde gördük.. İktidara oy verenlerin büyük çoğunluğu AKP’li olduğu için oy verdi ama bir kısmı da ekonomi bozulmasın, işler sarpa sarmasın diye oy verdi..
Kaos korkusuyla oy verdi..
Kimi günlük cirosunu düşündü, kimi işini kaybetmekten korktu, kimi evinin, arabasının kredisini ödeyememekten çekindi, kimi dolar alır başını gider başımız belaya girer diye düşündü..
Velhasıl..
Ekonomide dikişlerin tutması oy tercihinde etkili oldu..
*
Başbakan bu politikasını cumhurbaşkanı seçimi öncesinde de sürdürecektir.. İstikrar diyecektir, 2023 vizyonu diyecektir..
Sandıktan ters bir sonuç çıkarsa ekonomi sarsılır korkusu yaratacaktır..
Kısaca kaosun ipine asılacaktır..
İnsanlık dışı ‘tweet’lerin amacı başkaydı
3.5 yaşındaki Pamir’in kaybolduğu önce sosyal medyada duyurulmuştu.. Twitter üzerinden haberi duyan arama çalışmalarına katılmak için Zekeriyaköy’e koşmuştu..
İlk gün 500, ikinci gün bin gönüllü katıldı..
O insanlar yardıma koşarken birileri de onları iftira bombardımanına tuttu.. Neler yazmadılar ki;
Pamir bahane provokasyon şahane diyen de oldu, tamamen uydurma diyen de.. Mezhepçilik yapan da..
İnsanlık dışı bir yığın tweet atıldı..
*
Amaçları neydi?
Oraya koşan gençleri aşağılamak birinci hedefleriydi..
Ama gizli bir amaçları daha vardı..
Twitter denen paylaşım ağını karalamak.. Ortalığı karıştırmak için kullanılıyor intibaını yaymak..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024