Düne kadar şunu söylüyorlardı.. Cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecek.. Halk seçtiği için milletle devlet kucaklaşacak.. Milletle devlet buluşacak.. Milletle devlet bütünleşecek.. Milletle devlet bir olacak.. Bunu da Erdoğan sağlayacak..
Yani devletle millet ayrımı ortadan kalkacak..
*
Dün gördük ki Başbakan bu görüşte değil.. Belli ki; buluşma, kucaklaşma, bütünleşme gibi kavramlar hoşuna gitmemiş..
İki taraf var dedi; biri devlet biri millet. Ben milletin tarafında olacağım.
Mesaj açık ve net.. Başbakan başbakanlığı süresince kavga etmeden duramadı, belli ki cumhurbaşkanı olunca da duramayacak. .
Kavga etmediği kurum kalmadı, kuruluş kalmadı, mahkeme kalmadı, hakim, savcı kalmadı, parti kalmadı, sendika, dernek kalmadı..
12 yılda tüketti valla..
Eee, gölge boksu yapacak hali yok ya.. Birileriyle kavga edecek.. Birilerini ringe alacak..
Rakibini seçti; devlet.. Ben milletin yanında olacağım derken devletle kavga edeceğini ilan etmiş oldu..
*
İyi de.. Cumhurbaşkanı milletse, milletin tarafındaysa devlet kim? Benim başbakanım diyeceği başbakan mı?
Benim bakanım dediği bakan mı?
Benim valim dediği vali mi?
Benim genelkurmay başkanım dediği paşa mı? Benim emniyet müdürüm dediği amir mi?
Destan yazdığını söylediği polis mi?
Başına sırdaşını koyduğu MİT teşkilatı mı ? Devlet kim?
*
Başbakan’ın sözünde şöyle bir nüans var.. Tilkilik de diyebiliriz..
Dünkü açıklamasıyla,cumhurbaşkanı olursa icrasına karşı çıkan herkesle millet adına kavga edeceğini beyan etti..
Milli iradenin temsilcisi benim diyecek, kavgaya tutuşacak..
Kah, Anayasa Mahkemesi olur.. (Belli ki çoğu zaman onunla olacak. ) Kah, yüksek yargının öteki kurumlarıyla olur.. Kah, Merkez Bankası’yla olur..
Başka da kaldı mı?
Haa.. Bir de Meclis var.. İstemediği yasalar Meclis’ten geçerse milli iradeyi ben temsil ediyorum, milli irade benim diye direterek kavga çıkartır mı?
Çıkartır valla!..
Ekmel Bey’in sadece bir ayı var
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile dolu dolu bir gün geçindim.. Konuştuklarımızı dün aktardım gelelim izlenimlere..
Ekmel Bey’i dinleyip ikna olmadım diyen bir kişi çıkmaz herhalde.. Sorun seçmende değil, Ekmel Bey’ de de değil.. Mesele Ekmel Bey’in kaç milyon seçmene ulaşacağında.. .
Otobüsle Aydın’da turlarken kendimi 1980’li yılların sonunda Ecevit’in minibüsünde zannettim..
Halkı selamlayan spiker, halkı selamlayan lider, dönüp bakan başlar,el sallayan eller..
Çakırbey’de köy kahvesinde 40-50 kişiye hitap ederken de deja vu duygusu yaşadım.. Sanki Zeytinburnu’ndaki bir kahvedeydik, siyaset yasağı yeni kalkan Ecevit kendini yeniden anlatmaya çalışıyordu..
Ecevit’in o koşusu dört yıl (1991’e kadar ) ne dört yılı sekiz yıl (1995’e kadar ) sürdü.. Bir zamanlar efsane olmasına rağmen yeni seçmene kendisini anca anlattı.. Ekmel Bey’in önünde sadece bir ay var..
Seçim yasasının ne kadar adaletsiz olduğunu yaşayarak gördüm.. Yasa iktidarda kim varsa onun kazanması için düzenlenmiş.. Organizasyon yapmak için, afis asmak, bayrak yaptırmak, şapka dağıtmak için para lazım!.. Kuru kuruya tur atmakla olmuyor...
En önemlisi adayın arkasında onu sahiplenen, benimseyen örgüt lazım.. Canla başla koşturacak, kendi adaymış gibi çalışacak.. Sadece çatıdaki yöneticilerin gayretiyle olmuyor..
Ekmel Bey akademisyen kimliğinden yarı siyasetçi kimliğine geçmeli.. Daha vurgulu, daha net, akılda kolay kalacak ifadeleri seçmeli..
Miting yapmayacakmış, olabilir.. Ama küçük topluluklara otobüs üstü kısa konuşmalardan da kaçınmamalı.. İnsanlar yüzünü görmek ister, sesini duymak..
İftarını belediyenin iftar için düzenlediği alanda açması güzeldi.. Korumasız, polissiz, itiş kakışsız sıradan vatandaş gibi aralarına girmesi günün en etkileyici anıydı..
Başbakan’ı çürütmek suçu!.
Fikrini tabii.. Açıklamalarını tabii..
Artık böyle bir suç var.. En son Adana’da işlendi.. Düzenlenen forumda Gezi protestolarıyla ilgili bir de video gösterilmiş..
Görüntülerde ne olur?
Ne olacak!.. Gaz bombası, tazyikli su, polisin orantısız güç kullanması..
Savcılık bu görüntüleri suç saymış.. Demiş ki; ‘Başbakanımızın Gezi Parkı olaylarında yaptığı açıklamaları çürütür mahiyette ’
Mantık şu mu?.
Başbakan ne derse doğrudur, Başbakan’ın söylediklerinin aksini söylemek, aksini ispat etmeye çalışmak suçtur..
*
Tabii, insanları böyle bir suçla hakim karşısına yollamak komik.. Ama devlet bunun da çaresini buldu.. Yıllar önce buldu.. Hemen bir örgüte sokuyor.. Çoğu zaman DHKP-C’ ye..
Zaman zaman düşünüyorum..
DHKP-C olmasa polisler, savcılar ne yapardı acaba..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024