Bugün 19 Mayıs.. 1919’da yeni bir Türk devletinin temellerinin atıldığı gün.. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin başlangıç günü de diyebiliriz..
Atatürk’ün doğum gününü soranlara, 19 Mayıs demesinin nedeni de budur..
Cumhuriyetin kuruluşunun 91’inci yılındayız..
91 yılda Türkiye büyük bir dönemece koşar adım gidiyor.. Şunun şurasında neredeyse iki buçuk ay kaldı..
Seçmen ilk kez cumhurbaşkanını seçecek..
Ama maalesef sadece isim konuşuyoruz..
Halkın nasıl bir cumhurbaşkanı istediği konusunda en küçük bir araştırma yok.. Anket yok..
Halkın seçtiği cumhurbaşkanı devletin başı gibi mi davranacak..
İcranın başı gibi mi?
*
Başbakan Erdoğan seçilirse nasıl davranacağını biliyoruz.. Kendisi de ilan etti zaten..
‘Başbakanıma talimat verdim’ dönemi başlayacaktır..
Koşup, terleyen cumhurbaşkanı tanımının tercümesi bu..
Yıllardır biliyoruz.. Herkesin kendine bağlı olmasını çok seviyor..
‘Bakanıma söyledim’ diyor..
‘Valime talimat verdim’ diyor..
‘Genelkurmay başkanım gereğini yaptı’ diyor..
Benim!...
Köşk’e çıkınca bu söyleme devam edecektir.. Bir yenisini daha ekleyecek..
Başbakanıma diyecek..
Talimat verdiğini söyleyecek..
*
Gül Köşk’te kaldığı yedi yıl boyunca hiçbir zaman böyle bir ifade kullanmadı.. Başbakan demeyi tercih etti..
Ağzından ‘Başbakanımla konuştum’ gibi bir ifade çıkmadı..
*
Başbakan Cumhurbaşkanı ile olursa bir yıl içinde olsa başbakan atamayla gelecek..
Ya bir yıl sonra..
Başbakanın seçimle gelmesi lazım.. Bakanları başbakanın belirlemesi lazım.. Başbakanın milletin başbakanı olması lazım..
Bu durumda bile Çankaya’daki Erdoğan yine de ‘başbakanıma söyledim’, ‘bakanıma talimat verdim’ der mi?
*
Sistemi zorluyoruz.. Zorluyoruz ama İlber Ortaylı’nın dediği gibi ‘istiyorsa oluversin canım’ demekle olmuyor..
İnce eleyip sık dokumak gerekir.. Olacağına bırakmamak gerekir.. Kişiye göre sistem kurulursa iktidar kişiselleşir..
‘Benim’ diye başlayan cümlelerin sayısı artar..
Başbakanım, bakanım, askerim, polisim hitaplarının da..
Bir bakarsınız rejimin adı değişiverir..
Yaktık mı yıktık mı?
Böyle büyük facialardan sonra.. Böyle büyük acılardan sonra tepkilerin olması doğal..
Cuma günü 5 bine yakın Somalı toplanmış Atatürk büstünün önünde ölenler için saygı duruşu yapmak istemiş..
Sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçmişler.. Tabi karşılarına hemen çevik kuvvet dikilmiş.. TOMA’lar gazlar falan..
Bıraksalar insanlar büstün önünde saygı duruşu yapsalardı..
Olmaz!..
Televizyonda izledim.. Yaşlıca bir kadın çevik kuvvet polislerine kendi üslubuyla bağırıyordu..
Ne oldu?
Yaktılar mı?
Yıktılar mı?
Size ne oluyor? Bırakın mitinglerini yapsınlar..
Bu sözler her şeyi anlatmıyor mu?
*
Efendim içlerinde yabancılar varmış.. Yabancı dedikleri Somalı olmayanlar.. Hani acı sadece Somalıların acısı değildi, 77 milyonun acısıydı..
Acı hepimizin acısıysa tepki göstermek de hepimizin hakkıdır.. Veya tepkilerini dile getiren madencileri yalnız bırakmamak hepimizin görevidir..
Yumruk başka tokat başka mı?
30 Mart seçimleri öncesiydi.. CHP adayı Sarıgül’ün kendisini protesto eden bir kişiye yumruk attığı iddia edildi..
Attı mı, atmadı mı tartışmaları sürürken en sert tepki Başbakan’dan geldi.. Trabzon mitinginde, ‘Sen nasıl olur da benim vatandaşıma yumruk sallarsın’ diye bağırdı..
‘Bunlarda edep adap yok’ dedi..
*
Başbakan geçenler de bağırdı.. Kendisini protesto eden göstericiye..
‘Terbiyesizlik yapma. Olan oldu. Olan Allah’tan. Sen bu ülkenin Başbakanı’na yuh çekersen tokadı yersin’ diye haykırdı..
Yorum yapmaya gerek var mı?
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024