ADAY AÇIKLANSA NE OLACAK Kİ!..

Başbakan adaylığını açıklamıyor.. Söylenen o ki; muhalefeti bekliyor..
Anlaşılan o ki; muhalefet de Başbakan’ı bekliyor..
Karşılıklı bekleşiyorlar..
Haziran sonuna kadar da bekleşecekler gibi..
Kimileri bu durumu eleştiriyor.. Özellikle CHP’yi, MHP’yi, HDP’yi.. ‘Bu iş son dakikaya mı bırakılır, cumhurbaşkanı seçiminin olacağı yıllar öncesinden belliydi. Bu temasları aylar önce yapıp çoktan isim belirlemeleri gerekirdi’ deniliyor..
İlk bakışta haklı bir eleştiri gibi..
Ama kazın ayağı öyle değil..
*
Diyelim ki bir parti adayını belirledi.. Gerçi parti adayı olamıyor, o partinin milletvekillerinin adayı oluyor..
Erkenden açıkladı..
İyi de aday ne yapacak?
Kendini tanıtır, kampanya yapar, il il dolaşır, derdini anlatır..
Nasıl?
Hangi parayla?.. Kimin organizasyonuyla!..
Adaylara hazine yardımı yok.. Ya kendi parasını harcayacak ya da kampanya için o bağış toplayacak.. Öyle açıktan yardım almaca da yok..
Bağış 10 bin lirayı geçemiyor..
Para, YSK’nın adaylara tahsis ettiği hesap numaralarına yatacak.. Kimin hangi adaya kaç para yatırdığı kayıt altında olacak..
*
Aday bekleyecek ki hesapta para biriksin.. O parayla reklam filmi çektirsin, o filmle televizyonlarda reklamını yapsın..
Para yetmezse, biterse?
Bekleyecek..
Hesaptaki para çoğalırsa miting yapmaya başlar.. Miting yapmak az buz iş değil.. Organizasyonu var, özel güvenliliği var, sahnesi var, ses düzeni var, tanıtımı var..
Hatta metropollerde meydana insan getirmek için kolaylıklar sağlaması lazım..
Mesela İstanbul’da insanlar mitinge gitsin diye metro bedava olmayacağına göre!.. İETT otobüsleri vızır vızır çalışmayacağına göre!..
Özel firmalara gidecek..
Bir sürü para lazım..
*
Diyelim ki aday reklam işini kıvırdı, üç dört miting de düzenleyecek parayı buldu..
Sonra..
Varsa cepten harcayacak..
Yoksa?.. Bekleyecek..
Yeteri kadar bağış toplayamazsa..
Harç bitti, yapı paydos!..
*
Mitingleri partisi düzenler..
O da olmuyor.. Partili aday olmadığı için parti aday adına miting düzenleyemiyor..
Formül mü yok.. Bir yolu bulunur, misafir diye çağırırlar..
YSK sıcak bakmıyor.. Göz yumsa bile yerel seçimden yeni çıkan partilerin kasasında ikinci bir kampanya yapacak kadar kaldı mı bilmiyorum..
*
Geriye ne kalıyor?
Sivil toplum kuruluşlarının toplantılar düzenleyip adayı davet etmesi..
Demem şu, adayı erken açıklamanın adaya faydası yoktu..

Seçim yarışı adil olmayacak

Yukarıdaki yazıyı okuyanlar hemen şu soruyu soracaktır..
Bütün adaylar aynı koşullarda yarışmayacak mı? Erdoğan da aynı koşullar da yarışa girmeyecek mi?
Hayır, girmeyecek..
Çünkü o Başbakan..
Cumhurbaşkanı adayı olsa bile Başbakan..
Her gün Başbakan olarak demeç verecek.. TV kameraları Başbakan olarak izleyecek.. Her gittiği kente Başbakan sıfatıyla gidecek..
Temel atacak, açılışlar yapacak, kurdeleler kesecek.. Valilerin, bakanlıkların düzenlediği organizasyonlara Başbakan sıfatıyla katılacak..
Bağışları Başbakan olarak toplayacak..
Adaylığını açıkladıktan sonra şöyle denilecek.. Başbakan ve cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan..
Seçilemezse!..
Yine Başbakan..
Cumhurbaşkanı seçim yarışı adil olmayacak..

İlk kez yapıyoruz bahanesi..

Bu tespitlerim yeni değil.. Yazdım, çizdim.. Davet edildiğim tartışma programlarında da anlatıyorum..
İtiraz etmiyorlar ama hemen şunu söylüyorlar:
İlk kez yapıyoruz. Tabii ki aksaklıklar olacaktır. Bu ilk deney.
Tamam da apartmana yönetici seçmiyoruz.. Devlet Başkanı seçiyoruz. Cumhurbaşkanı seçiyoruz..
Beş yıllığına seçiyoruz..
Rejim değişikliğine kapı açacak bir seçime gidiyoruz..
Canım olur bunlar, bir sonrakinde düzeltilir denebilir mi?
*
İktidar bu işi iyi kurguladı.. Hesabını kitabını yaptı, Başbakan görevinden istifa etmez maddesiyle amacına ulaştı.. Şöyle diyebilirim..
Bir kilometrelik yarışa 500 metre önde başlıyorlar..
Veya maç başlamadan 5-0 öndeler..