Şu söze taktım..
Diyorlar ki; gördünüz mü bak adalet yürüyüşü toplumda karşılığını bulamadı..
Ne demek bu?
Toplum adalet istemiyor mu demek?
Veya toplumda adalet olduğuna inanç yüzde yüz, bu sebeple adalet taleplerine aldırış etmiyorlar mı demek? Adaletin toplumda karşılığı yok ne demek? Gerçek durum şu..
Adalete güven yüzde 30, güvensizlik yüzde 70..
İktidara yakın yazarların verdiği oran bu.. O halde!.
Köşelerinde veya ekranlarda bu sözü sık sık tekrarlayanların amacı başka..
Biliyorum, eski tarikat..
Biliyorum, çok sayıda üyesi var; büyük tarikat..
Biliyorum, devlet içindeki yapılanmaları yeni değil..
Biliyorum, tarikat/vakıf bağlantılı okulları var..
Ama hiç bu kadar konuşulmamıştı..
Hiç bu kadar tartışılmamıştı.. Hiç bu kadar gündem olmamışlardı..
Şimdi de karşımıza Menzilciler çıktı demem bundan..
Fethullahçıların boşattığı kadrolara yerleştikleri söyleniyor..
Seçime nerden baksan iki yıl var.. Yerel seçimi de hesaba katarsak, bir buçuk yıl diyelim..
Ama sanki seçim sathı mailine girmişiz gibi bir hava var..
Siyaset fokur fokur..
Her gün ittifaklardan, ittifak arayışlarından, yeni oluşumlardan söz ediliyor..
Siyasetçiler yeri gelsin gelmesin, uysun uymasın rakiplerine çatmadan noktayı koymuyor..
Herkesin elinde kalem kâğıt, hesap kitap yapıyor..
Herkes Beştepe’den yükselen sesleri cımbızlayarak analiz etmeye çalışıyor..
Kimine göre,
Altıncı sınıf öğrencilerinin okuyacağı Türkçe ders kitabında bir karikatür..
Buzulun üzerindeki kutup ayısı boğulmakta olan bir insana eliyle argoda ‘nah’ diye tabir ettiğimiz ayıplı işareti yapıyor..
Öğrencilerden bu karikatürün yorumlanması isteniyor…
Karikatürün altındaki soru şu...
Burada ne anlatılmak isteniyor?
Bu karikatürün ders kitabına konularak ne anlatılmak istendiğini bir kenara bırakalım..
Meselenin başka boyutuna bakalım..
***
Meral Akşener ve arkadaşları MHP’den kopup parti kurmaya kalkınca kızılca kıyamet koptu..
Kıyameti koparanlar MHP’li yazarlar çizerler değil..
İktidara yakın duran muhafazakâr yazarlar..
Daha parti kurulmadan..
Daha partinin adı belli olmadan..
Daha partinin kadroları sahneye çıkmadan..
Daha partinin programı açıklanmadan..
Verip veriştirdiler..
Türkiye günlerdir Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı tartışıyor..
Eğildi mi, eğilmedi mi?
Eğildi eleştirileri yükselince Anayasa Mahkemesi sitesinde o anın videosu yayınlandı..
6 saniyelik görüntü tartışmayı bitirmedi..
Kimi ikna oldu..
Kimi olmadı, eğildiği konusunda ısrar etti..
Kimi de konuyu başka boyuta taşıdı.. Önemli olanın, kararlarının dik durup durmaması, eğilip eğilmemesi olduğunu dile getirdi..
Yani siyasetin girdabına girecek mi, girmeyecek mi?
İktidara yakın yazarlar da dile getiriyor..
Adalete güven yüzde 30’lar seviyesine indi.. Güvensizlik yüzde 70’lerde..
Normal mi?
Normal.. Çünkü..
Bir ülkenin savcı ve hâkimlerinin üçte biri terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorsa..
Bir ülkenin en önemli soruşturmalarını yürüten savcıları terörist damgası yemişse..
Bir ülkenin en büyük davalarına bakan hâkimleri imamlardan talimat almışsa..
O ülkede yargı bitmiştir..
Bugün 30 Ağustos.. Anadolu topraklarından yabancı güçleri söküp attığımız gün..
Zafer günü..
Diyorum ki; büyük zaferin 95. yılında durum değerlendirmesi yapalım.. Komşularımızla ilişkimiz nasıl, Avrupa’yla ilişkimiz nasıl, dünyayla ilişkimiz nasıl, masaya yatıralım..
***
Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı olduğu gün ‘komşularla sıfır sorun’ politikası izleyeceklerini açıklamıştı..
Kariyerini başbakan olarak tamamladı..
Koltuğu bıraktığında ilişkimizin iyi olduğu komşu yok gibiydi.. Şam’la malum.. Suriye iç savaşında tarafız.. Şam yönetimi düşsün diye muhaliflere elimizde gelen maddi/manevi yardımı yaptık.. Ama Şam düşmedi..
Bağdat’ın Şii yönetimiyle yıldızımız hiç barışmadı..