Türkiye’nin son günlerde başını ağrıtan iki mesele var..
Birincisi, Barzani’nin bağımsızlık referandumuna gitmesi..
İkincisi, ABD’yle yaşanan derin kriz.. Vizenin karşılıklı olarak iptali..
İki mesele de dönüp dolaşıp 1 Mart tezkeresinin reddedilmesine bağlanıyor..
Nedir bu 1 Mart? Gelin bakalım..
Barzani’nin referandumuyla başlayalım..
1 Mart müzakerelerini sürdüren emekli büyükelçi Deniz Bölükbaşı diyor ki..
‘
İktidar cephesini değerlendirirken dün ‘2019 ya hep ya hiç seçimi’ dedim..
Cumhur-başkanı’nın 2019’a böyle baktığına dikkat çektim..
Okur sabahın köründe soruyu yapıştırdı..
AKP için ya hep ya hiç seçimi de diğerleri için değil mi?
Onlar için de aynı..
Muhalefetin de varlık/yokluk seçimi..
Şimdi denilecek ki 2019’dan sonra muhalefet olmayacak mı?
Neden; varlık/yokluk nedeni olsun ki..
İktidar partisinin Afyon kampında çıkan sonuç bu..
Daha doğrusu, AKP Genel Başkanı’nın söyleminin özeti..
2019 iktidar partisi için ya hep ya hiç seçimi olacak..
Varlık/yokluk..
Bu kulis bilgisi değil..
Bu, kapalı kapılar ardında yapılan değerlendirme de değil.. Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı şapkasıyla yaptığı konuşmada açık açık söyledi..
‘Eğer seçimlerde istediğimiz sonucu alamazsak, diğer başarılar havada kalacaktır’ dedi..
Bu ne demek!..
Cumhur-başkanı dün AKP Genel Başkanı şapkasıyla yaptığı konuşmada Gezi olaylarıyla FETÖ’nün bağlantısına dikkat çekti..
‘Yok diyen ya cahildir ya da kendisi de ihanetin içindedir’ dedi..
Katılıyorum..
Gezi, polisin aşırı güç kullanmasına, insanları sinek gibi görmesine, ezmeye kalkmasına tepki dir..
Polis sabahın beşinde çevreci gençlerin çadırını basmasaydı..
Uyuyan gençlerin üzerine biber gazı sıkmasaydı..
Anakent zabıtası çadırlarını yakmasıydı..
Hayatında hiç eyleme katılmamış insanlar sokaklara dökülmeyecekti..
Geçen hafta Meclis komisyonunda iki önemli konu ele alındı..
İkisi de önemliydi..
İkisi de sosyal hayatı etkileyecek düzeydeydi..
Ama o kadar çok mesele var ki; gündeme gelemedi.. Televizyon tartışmalarında yer bulamadı..
Barzani’nin referandumu..
Ankara-Tahran-Bağdat yakınlaşması..
Türk ve Irak askerlerinin ortak tatbikatı..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın istifa ettirilmesi..
Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğiyle partisine dönünce, ilk demeci ‘metal yorgunluğu’ oldu..
Partisindeki metal yorgunluğunu gündeme getirdi..
Kadroların değiştirileceği mesajını verdi..
AKP Genel Başkanı’nın bu çıkışını kimi, uzun iktidar yorgunluğuna bağladı.
Kimi, referandum sonuçlarıyla kıyasladı..
İktidar partisinin ‘hayırcı iller’deki sıkıntısını dile getirdi..
Başta İstanbul!.
***
2023.. Türkiye Cumhuri-yeti’nin 100. yılı..
İktidar iddialı hedefler koydu..
2023 Türkiye’si böyle olacak diye hemen her vesileyle tekrarladı durdu.. Bir kere, iki kere değil.. Yıllarca tekrarladı.. Yediden yetmişe ezberletti..
Neydi bunlar..
n Türkiye dünyanın en iyi 10 ekonomi arasına girecek..
n İhracat 500 milyar dolar olacak..
n Kişi başı milli gelir 25 bin dolara çıkacak..
Son zamanlarda yine 2023’ten söz ediliyor ama hedefin ne olduğu artık söylenmiyor.. Rakamlar sıralanmıyor..
Katalonya bağımsızlık referandumuna gitti..
Madrid sert tepki gösterdi..
Referan-dumun meşru olmadığını ilan etti.. Anayasa’ya aykırı buldu..
Polis gücünü harekete geçirdi, bazı sandıklara el koydu.. Şiddetin bol olduğu bir gündü.. Avrupa Birliği bu duruma sessiz kaldı.. İspanya’nın iç meselesi olarak gördü.. Ayrılık zamanı değil diyerek merkezi yönetimi destekledi..
İşte bu duruma bizim iktidarcı yazarlar fena halde bozuldu..
Nedeni ne anlayamadım..
Tank sevkiyatı yapıldı, polis varlığı çoğaltıldı, oy pusulalarına zorla el konuldu, oy vermek isteyenlere copla müdahale edildi, kalabalıklar plastik mermi kullanılarak dağıtıldı diye kızıyorlar..
Bu arada her şeye rağmen