Mehmet Tezkan

Gün başlıyor.. Haber kanallarında alt yazılar fıldır fıldır..

Dolar yine rekor kırdı..

Euro kendi rekorunu kırdı..

Altın da rekora koştu..

Millet soruyor; ne oluyor ya, batıyor muyuz?

Batmıyoruz ama gemi su alıyor.. Cari açık 42 milyar doları bulmuş.. 2 trilyon dolar kredi vermişsin, mevduatla karşılayamıyorsun..

Yani dışarıdan gelecek paraya muhtaçsın..

Döviz gelmezse.. Gelen de gitmeye kalkarsa işte böyle oluyor..

Herkes ekranlara yapışmış, herkesin gözü dolarda..

Yatırım uzmanları haber kanallarının kralı oldu.. Saat başı, neredeyse yarım saatte bir canlı yayına çıkıp yorum yapıyorlar..

Son durum şu..

Dolar rekor kırıyor; 4 lirayı buldu bulacak..

Euro rekor kırıyor; 4.6’yı geçti, 5’e koşuyor..

Çeyrek altın zaten uçmuş..

Tahvil faizi 14.30’u buldu..

2000’li yılların krizli günleri gibiyiz..

Belli, Reza Zarrab davası Ankara’nın başını ağrıtacak..

Canını sıkacak..

İktidar cephesi gardını almaya başladı..

Mesela Hükümet Sözcüsü Bozdağ’ın dün ele aldığı konulardan biri de buydu.

Türkiye’ye açık bir kumpastır yorumunu yaptı..

Ve sıraladı..

***

Bu dosyadaki delillerin hiçbirisi hukuki değildir.

Zaman zaman gündem farklı alanlara kaysa da 2014 yılından beri temel meselemiz enflasyon/faiz sarmalı..

Cumhur-başkanı’nın gündeminde geçen hafta yine bu mesele vardı..Faizi düşürmeyen Merkez Bankası’na yine sert çıktı.. Yanlış yolda olduklarını söyledi..

Cumhurbaşkanı ve danışmanları şuna inanıyor: Faiz inerse, enflasyon iner. Faiz sebep, enflasyon sonuçtur..

Merkez Bankası ve birçok ekonomist tersini düşünmüyor.. Onlara göre; enflasyon sebep, faiz sonuç ..

Gelin bu tartışmayı ekonomistlere bırakalım.. Biz olan biteni anlamaya çalışalım..

Cumhurbaşkanı bu düşüncesini 2015 yılının ilk aylarından beri fırsat buldukça tekrarlıyor.. ABD’den, Avrupa Birliği’nden, Japonya’dan örnek veriyor.. Onlarda faiz düşük enflasyon da düşük diyor..

Geçen gün yineledi.. ‘Faizi düşürdük, enflasyon tek haleye geldi. Bakın faiz yeniden çıkmaya başladı enflasyon da çift haneliye gidiyor’ dedi..

Durum ne?

Konuşulan şu; bakanlık eski sisteme dönmek için hazırlıklara başlamış..

Ortaokulla lise eskisi gibi birleştirilecekmiş..

Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP’li milletvekilleriyle yaptığı sohbette değişikliğin sinyalini vermiş.. Bu ne demek oluyor?

4+4+4 sistemi yürümedi demek.. 4+4+4 sistemi iflas etti demek..

***

Eskiden ilkokul beş yıldı.. Öğrenci hangi ortaokula girmişse (meslek lisesi gibi bir tercihi yoksa) liseyi de aynı okulda bitirir, diplomasını alırdı.. Yabancı okullara, Galatasaray gibi İstanbul Erkek Lisesi gibi bazı nitelikli okullara sınavla girilirdi.. 5+3+3 sistemiydi..

Liseler dört yıla çıkarılınca (ki çok doğru karardı) 5+3+4 sistemi oldu.. Toplam 12 yıl..

***

Hemen hemen her konuda diyebilirim.. Bugün alınan karar ertesi gün değiştiriliyor, öbür gün bir daha değiştiriliyor..

Patinaj üstüne patinaj..

Alın sınav sistemi.. Her hafta değişir mi? Her hafta bir önceki hafta alınan karar iptal edilir mi?

Düşünülmeden taşınılmadan, lambur lumbur yapılırsa böyle olur..

Ayrıntılara girmeyeyim..

En basitinde bile çuvalladılar.. Sınavı tek güne topladılar.. Öğrenciler sabah 90 dakika, öğleden sonra 180 dakikalık sınava gerecekti.. Bir günde 4.5 saat sınav..

***

Akıl dışı mantık dışıydı.. Bir sınavdan çıkan öğrenci ikinci sınava konsantre olamazdı, bunun bilmek için

Cuma günü Ata’mızı andık.. Saat dokuzu beş gece saygı duruşundaydık..

Kimimiz Anıtkabir’e gitti..

Kimimiz Dolmabahçe’ye koştu..

İki mekân da doldu taştı.. Aynı safta omuz omuza yürüdük..

Öğlen hep birlikte cuma namazına gittik.. Cumada yeniden bir araya geldik.. Yine omuz omuzaydık..

***

Ama..

Zannettim ki;

11. Cumhurbaşkanı Gül Bahçeşehir Üniversitesi’nin ‘Diplomat Okulu’nda konuşmuş..

Dış politikada güçlü olmanın şartlarını anlatmış..

Önce evin içi düzenli olacak demiş..

Yani..

Kuvvetler ayrılığına bağlı demokrasi, evrensel hukukun geçerli olduğu hukuk sistemi, evrensel anlamda temel hak ve özgürlükler olacak.. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ülkenin olmazsa olmazı sayılacak..

Gül bu söylediklerine örnek de vermiş..

Demiş ki; ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne aday olduk. 2008 yılında oylama yapıldı ve 192 ülkeden 151 oy alarak ilk turda seçildik. Batı Avrupa adayı olmuştuk.(..)

2014 yılında yine aday olmuştuk. Maalesef görüntümüz bozulduğu için o zaman 60 oy almıştık ve seçilememiştik.’