İki önemli yasa çıktı.. Biri HSYK yasası, ikincisi dershaneleri kapatma yasası..
Bu iki yasayla..
Adalet Bakanı’na da Milli Eğitim Bakanı’na da olağanüstü yetkiler verildi.. İkisi de ‘özel yetkili bakan‘ sıfatını aldı..
Bu yasalar sadece birtakım düzenlemeyi içermiyor.. Tüm çalışanlar görevinden ayrılmış sayılıyor..
HSYK yasasında öyle oldu..
Genel sekreter, yardımcıları, teftiş kurulu başkanı, adalet akademisi başkanı, yardımcıları ve tüm personel açığa düştü..
Bakan yeni atamalar yaptı.. Yani yargıyı kendine bağladı.. Daireleri de düzenleyecek.. Sonra sıra hâkim ve savcı atamalarına gelecek..
Yoksa ikisi birden mi? Önce kırk satır sonra kırk katır.. Halimiz aynen budur..
Ölümlerden ölüm beğen hali.. Felaketlerden felaket seç durumu..
İzah edeyim..
*
Diyelim ki..
Ortaya saçılan ses kayıtları gerçek.. Montaj, dublaj, kes yapıştır falan değil..
Başbakan oğluyla bu konuşmayı yapmış.. Paraları sormuş, paraları sıfırla demiş.. Oğlunun evi milyon euro kaynıyormuş..
Yargıyı kısmen yürütmeye bağlayan yasayı Cumhurbaşkanı onayladı..
Onayladı ama belli ki içine sinmemiş..
Belli ki siyaseten onaylamış.. Zaten günlerdir kamuoyunu hazırlamaya çalışıyordu; şöyle gayret gösterdim böyle gayret gösterdim ..
Cumhurbaşkanı bazı maddelerin yorumunu Anayasa Mahkemesi’ne bıraktı.. Ben karar veremedim Anayasa Mahkemesi’nin heyeti karar versin dedi..
Ama bir dakika..
Yasayı onaylarken, bu açıklamayı yaparken yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü mü?
Götüreceğini açıkladı mı?
Diyorlar ki; otonom yapının gücünü gördünüz işte.. Ne işler çevirdikleri ortaya çıktı..
İki binden fazla kişiyi dinlemişler.. Binlerce sayfa tutan tapeleri arşivlemişler.. Belli ki şantaj için kullanacaklardı..
Gördünüz işte gördünüz..
Paralel yapı bu..
*
Biz de diyoruz ki.. Paralel yapı buysa bu yapıyı siz kurdunuz, siz beslediniz, siz büyüttünüz.. Polise bunca yetkiyi siz verdiniz..
Özel mahkeme düzenini siz kurdunuz.. Özel yetkili savcı sistemini siz getirdiniz.. Yargı terörüne göz yumdunuz.. Binlerce insanın dinlenmesi yeni hadise değil ki..
Skandal kelimesini o kadar çok tükettik ki; dün sabah karşılaştığımız içler acısı duruma skandal bile diyemiyorum..
Rezalet!..
Devletin çivisinin çıktığı hallerden biri daha..
Eğer iddia doğruysa..
(Doğruysa diyorum çünkü manipülasyondan geçilmiyor..
Kimin doğruyu söylediğini anlamak zor.. Haber üretim mi, gerçek mi bilemiyoruz.)
*
Diyorlar ki; biz kaldırıldık, aldatıldık, şimdi sizi kandırıyorlar.. Yani bizi biri kandırıyormuş!.
Veya kandırmaya çalışıyormuş..
Kim?
Soralım o zaman..
*
17 Aralık; darbe girişimidir diyen iktidar mı bizi kandırıyor..
17 Aralık; Türkiye’nin gördüğü en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonudur diyen cemaat mi bizi kandırıyor..
İktidarın 10 yıl önce kurduğu düzen sonunda kendini çarpmaya başlayınca bir yandan demokratikleşme hamlesine sarıldı..
Daha doğrusu sarılıyormuş gibi gözüktü..
Gözüktü diyorum çünkü iktidar bu kez MİT üzerinden ülkeyi kontrol etmeye yöneldi..
Yapmak istediği şu..
Polis devletinden MİT devletine geçmek..
İstihbarat devleti kurmak..
*
Otoriter rejimin yasal yapısı hazırlanıyor da diyebiliriz..
Önce internet yasası geldi.. Sonra HSYK yasası Meclis’ten geçti.. Sırada MİT yasası var..
Olan bitene biraz tepeden bakalım..
*
TİB Başkanı internet dünyasının patronu oldu.. Tek yetkili.. Hoşuna gitmeyen yayına anında müdahale edecek.. Erişimi kesecek, kısaca sansürleyecek..
Sosyal medyayı kontrol edecek..
Adalet Bakanı yargının başına geçiyor.. HSYK’daki daireleri o şekillendirecek, kurulun gündemini belirleyecek, tayin ve terfilerde karar verici olacak, teftiş kuruluna başkanlık yapacak..