Demokrasiyi içselleştirmiş bir ülke olsa verilecek cevap bellidir..
Eder, etmeli..
Bizim gibi ülkelerde ne olursa olsun kimse siyasi bedel ödemek istemez..
Ödemez de..
Siyasetçi hemen ‘yedirmeyiz’ paravanının arkasına sığınılır..
Soma faciasından sonra o işletmeyi öve öve bitiremeyen Enerji Bakanı kılını kıpırdattı mı?
O işletmenin kâğıt üstünde denetlendiği ortaya çıkınca Çalışma Bakanı istifa etti mi?
IŞİD dedikleri El Kaide’den kopan örgüt.. Açık adı; Irak Şam İslam Devleti..
Musul’u ele geçirdiler, konsolos- luğumuzu işgal ettiler.. Başkonsolosumuz dahil konsolosluk görevlilerini rehin aldılar..
(Ankara’nın bu durumu görememesi, önlem almaması, konsolosluğumuzu boşatmaması başlı başına fiyasko..)
Komşumuz oldular..
Afganistan sınırımıza taşındı da diyebiliriz..
Aslında hep komşumuzdular.. Sadece Irak tarafında değil, Suriye’de de komşumuzlar.. Suriye’ye gelmelerinde, yerleşmelerinde, güçlenmelerinde kendilerine toprak yaratmalarında Ankara’nın da payı var..
Esad gitsin de ne olursa olsun.. Gerisine sonra bakarız politikası izleyen Ankara o militanları büyümesine güçlenmesine göz yumdu..
CNN muhabirinin Türkiye’yi terk etmesi görmezden gelinecek, hafife alınacak bir olay değil..
Türkiye’nin zaten kötü olan imajı bir kez daha sarsıldı..
CNN muhabiri Ivan Watson, Türkiye’nin çok tehlikeli ülke haline geldiğini söylemiş..
İstanbul’dan ayrılma nedeni buymuş..
CNN, Watson için Türkiye’nin tehlikeli olduğunu kabul etmiş ki; Hong Kong’a gitmesine izin vermiş..
*
Şimdi birileri çıkıp; ‘Ne olmuş, dayak mı atmışlar, işkence mi görmüş, polis alt tarafı pasaport sormuş bu kadar abartacak ne var’ diyecektir..
Yangın çıkmadı, kıvılcım bu.. Lice’de çakıldı, başka yörelere de sıçradı..
Dillerde tek bir soru var:
Eskiye mi dönüyoruz, barış süreci bitti mi?
Hayır.. Eskiye dönmeyiz ama yol da alamayız.. Zaten yol alınamadığı için kıpırdanma başladı..
Kalekol yapımını protesto kaynamanın görünen yüzü..
Hoşnutsuzluğun dışa vurumu..
Bunu görmek lazım..
Siyaseten ortalama, tedbir alma, ofsayta düşmeme hamlesi değilse iktidar partisinde gerçekten kafa karışıklığı var..
Ne istediklerini bilmeme hali..
Şöyle ki; AKP’nin ikinci adamı Mehmet Ali Şahin, bir süredir yarı başkanlık veya başkanlık sistemine geçilmesini istiyor..
Her yaptığı konuşmada Türkiye’nin bu iki sistemden birine geçmek zorunda olduğunu söylüyor..
Ama aynı zamanda..
‘Partinin başına Abdullah Gül geçsin, 2015 seçimlerinden sonra başbakan olsun’ diyor..
Söylediklerinin oluru var mı?
Ankara’nın Esad gitsin de nasıl giderse gitsin gerisine sonra bakarız politikası El Kaide’yi komşumuz yaptı..
Sınırımızda artık zalim Suriye ordusu yok..
El Kaide’nin Suriye kolu; IŞİD militanları var, El Nusra militanları var..
Ankara IŞİD’e (Irak ve Şam İslam Devleti) mesafeli durdu ama yakın zamana kadar El Nusra’ya sempatiyle baktı..
Destek bile olduğu söyleniyor.. Öyle veya böyle o militanların Suriye’ye yerleşmesine Ankara da göz yumdu..
Ankara sonunda El Nusra’yı da (belki de Batı’nın baskısıyla, ABD’nin talebiyle) terörist örgüt ilan etti.. Etti ama galiba iş işten geçti..
Sınırımızın hemen dibine yerleştiler.. Kök salmaya başladılar...
MHP Lideri ‘çatı aday’ önerdi.. Önce dokuzuncu, onuncu, on birinci cumhurbaş- kanlarıyla görüştü..
(Demirel, Sezer, Gül)
Daha sonra CHP Lideri’ne gitti.. Temaslarını sürdürüyor..
Çatı adayın anlamı şu..
CHP ve MHP’nin ortak aday çıkarması.. Saadet Partisi’nin destek vermesi.. AKP seçmeni üzerinde cazibe yaratılması..
CHP Lideri olmaz demedi..
Olur da demedi.. O da kendi turlarını sürdürüyor.. Dün TÜSİAD’daydı..
Başbakan adaylığını açıklamıyor.. Söylenen o ki; muhalefeti bekliyor..
Anlaşılan o ki; muhalefet de Başbakan’ı bekliyor..
Karşılıklı bekleşiyorlar..
Haziran sonuna kadar da bekleşecekler gibi..
Kimileri bu durumu eleştiriyor.. Özellikle CHP’yi, MHP’yi, HDP’yi.. ‘Bu iş son dakikaya mı bırakılır, cumhurbaşkanı seçiminin olacağı yıllar öncesinden belliydi. Bu temasları aylar önce yapıp çoktan isim belirlemeleri gerekirdi’ deniliyor..
İlk bakışta haklı bir eleştiri gibi..
Ama kazın ayağı öyle değil..