Geçen yazdan beri cumhurbaşkanı seçimiyle milletvekili seçiminin birbirlerine yapıştırılacağını, önümüze çifte sandık koyulacağını savunuyorum..
Gerekçem şuydu..
AKP güçlü kadroları olan parti, tabana yayılan parti ama aynı zamanda Tayyip Erdoğan’la özdeşleşen bir parti..
Başbakan Anayasa’yı değiştiremediğine göre, başkanlık veya yarı başkanlık sisteminin kapısını açamadığına göre, partisini başsız bırakıp Köşk’e çıkmaz..
‘Partili cumhurbaşkanı’ talebiyle soru işaretleri ortadan kalktı.. Anladık ki; partisinin direksiyonunu bırakmak istemiyor..
Bunun yöntemi ne?
Köşk’e çıkarken AKP’yi elinin altında tutabilmesinin tek bir formülü var..
Veya Köşk’e çıktıktan sonra da yönetmesinin..
Cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçimi aynı anda yapmak..
Bunu tercih ederse..
Cumhurbaşkanı seçimine partisinin başında girer.. Çünkü yasaya göre, Başbakanlığı da AKP Genel Başkanlığı’nı da bırakmak zorunda değil..
Bu sayede milletvekili seçim listelerini de kendisi hazırlayacaktır.. Veya son şeklini, son onayı kendisi verecektir..
Kendisini Köşk’e taşırken partisini iktidarda tutabilmenin sihirli anahtarı budur.. İki seçimi bir arada yapmak..
*
Ya sonra..
Erdoğan cumhurbaşkanı seçilip, partisini de yine birinci parti yaparsa AKP milletvekillerinden birini başbakan olarak atar..
Türkiye, seçilmiş cumhurbaşkanı..
Atanmış başbakan formülüyle tanışır ki..
Bu da fiilen yarı başkanlık demektir..
Ortalık sakinleştikten, kitleler bu tarz yönetim biçimine alıştıktan sonra iki satırlık Anayasa değişikliğiyle fiili yarı başkanlık resmi yarı başkanlığa dönüşür..
*
Peki AKP ne olur?
Oranın başına da istediği kişinin seçilmesini sağlar.. Yani başbakan başka kişi, AKP’yi idare edecek başka kişi olur..
Zaten eşbaşkanlık bunun için getirilmedi mi?
Eşbaşkan olurlar..
*
Bu bir senaryo.. Ama güçlü gerekçeleri olan, ayakları yere basan senaryo..
Bu senaryoyu ne bozabilirdi?
İki şey..
BİR: Büyük skandalların patlaması..
İKİ: Yerel seçimde dramatik oy kaybı..
Büyük skandal patladı.. Ama gördük ki; yolsuzluk ve rüşvet iddialarını AKP seçmeni dikkate almadı..
Yerel seçimde de oy kaybı olmadı..
Tam tersi Tayyip Erdoğan güçlenerek çıktı.. Seçimin tek kazananı oldu..
Partisinin önündeydi daha da önüne geçti..
Seçim sonucu yukarıda anlattığım formülü güçlendirdi..
*
Meseleye öbür cepheden bakarsak, pazar günü çıkan tabloyu gördükten sonra AKP’liler de Erdoğan’sız seçime girmek istemeyecektir..
Şu notu da düşelim.. Bu yılın sonuna doğru ekonomide sarsılma bekleniyor.. 2015 çok iyi geçmeyecek.. En azından bugünkü gibi geçmeyecek.. Kısaca her şey 10 Ağustos’u işaret ediyor..
CHP başarılı mı başarısız mı?
Bu sorunun cevabı net..
Durumunu korudu.. Pozisyonu bozulmadı..
Aslında sadece CHP’nin değil, Türkiye’nin pozisyonu aynı kaldı.. Ufak tefek oy kaymaları dışında anlamlı bir değişiklik olmadı..
O kaymaların nedeni de tümşehir yasasıyla gelen uygulamadır.. Kırsalın kentte etkisidir..
*
Türkiye’nin seçim haritasını önünüze koyun.. Türkiye il il boyandı..
Trakya’dan başlayın, Çanakkale üzerinden Ege’ye inin, Akdeniz’e uzanın, seküler yaşamın etkisini görürsünüz..
Kıyı kültürü hakimdir.. CHP etkindir..
İç Anadolu’da Eskişehir, Karadeniz’de Zonguldak, Sinop, Giresun farklı değil..
Manzara bu..
Şimdi 2009 seçim haritasına bakın.. Aynı değil mi?
Aynı.. Oy tercihinde, haritada değişiklik yok..
*
Güneydoğu’da da siyasi manzara değişmedi.. Oraya da Kürt bölgesi diyelim.. O söylemin hakim olduğu alan diyelim.. BDP’nin renklerine boyandı.. 2009’da olduğu gibi..
Anadolu’nun diğer bölgelerine muhafazakar iklim hakim..
Kara kültürü belirgin.. Oraları da AKP’nin rengine büründü.. Bu gözle MHP’ye de bakın; anlamlı değişiklik göremezsiniz..
*
İstanbul’a gelelim..
CHP, 2009 seçimlerinde kazandığı bütün ilçeleri korumuş.. Hatta bir tane bile eklemiş..
Beşiktaş, Kadıköy, Sarıyer, Bakırköy, B. Çekmece gibi kıyı kültürünün etkin olduğu, seküler yaşama önem verilen ilçeler yine CHP dedi..
*
Esenler, Bağcılar, Sultanbeyli gibi muhafazakar iklimin hakim olduğu yerler AKP’den kopmadı..
Türkiye’nin olduğu gibi İstanbul’un da haritası değişmedi..
*
Hal böyleyse, CHP başarısızdır diyebilir miyiz?
Hayır..
2009 yılından beri anlatmaya çalışıyorum.. Çeşitli örnekler veriyorum.. Yaşam tarzları o kadar kalın çizgiler yarattı ki bir partinin ötekinin sınırları içine girmesi zor..
Çünkü oradaki insanlar karşısındakinin ne söylediğini dahi dinlemiyor.. Haritaların değişmesi çok zor.. AKP’nin Beşiktaş’ta seçim kazanması imkansızsa, CHP’nin de Sultanbeyli’yi kazanması imkansız..
*
Önümüzdeki seçimde de harita değişmeyecek..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024