Geçenlerde memlekette de hayli sevilip sayılan, konserleri tıklım tıkış dolan Nick Cave’in sözleri gündemdeydi. En son 21 Ağustos’ta Parkorman’a İKSV organizasyonuyla gelen dünya şehir ozanlarının piri, şu ara popüler chatbot yazılımı ChatGPT’ye “Bir Nick Cave şarkısı yazar mısın?” sorusu üzerine ortaya çıkan şarkıya isyan etti. Tam olarak şöyle demiş: “İnsan olma ihtimali üzerine grotesk bir şaka.”
Grotesk zaten tam Cave’e göre bir tanım. “O kadar çirkin ki gülünç” diyor reis.
Londra’da gazeteler, köşe yazarları herkes bunun üzerine yazdı, çizdi. Konu gündemde durdu, hâlâ da konuşuyor. Yapay zekâ ile insan arasında bir mücadele varmış gibi, kazanan ve kaybeden aranıyor. Herkes yapay zekânın ve yapacaklarının insanların ve yapabileceklerinin (ya da yapageldiklerinin) yerine geçeceği korkusunu yaşıyor. Ben de yaşıyorum. Yapa zekâ dediğimiz şey, bir araç olsun, işte bir tür asistan olsun, bize yardım etsin, fazla abartılmasın istiyorum. İnsanlığın anahtarlarını teslim etmek istemiyorum ben yapay zekâya.
Yapay zekâ tez yazacak, rapor yazacak, pazarlama stratejisi geliştirecek, şu bu diye sevinen insanlar var. Bunlar basit faydacılık peşindeler.
Geçenlerde Çağdaş (Ertuna) yazdı, uzmanlar yapay zekânın yaptığı resimleri insan elinden çıkma resimlerden ayırt etmekte zorlanıyor.
İşte şarkı da böyle gündeme geldi. “Hadi bir Nick Cave şarkısı yaz da dinleyelim” demişler. Olmadı. Çünkü Nick Cave bir ozan, bir şair, bir yazar. Komplike, sofistike bir kişilik. Kendi geçmişi, yaşadıkları, duyguları tek. Onun yazdığı şeyi yazamazsın. Ancak taklit edersin. O da işte grotesk olur. Herkes, ben de dahil, çok sevindik yapay zekâ Nick Cave şarkısı yazamadı diye. Doğruya doğru.
Yapay zekâ Nick Cave şarkısı yazamadı ama bence elindeki ham veriyi kullanarak şahane pop şarkıları yazabilir. Rakipsiz olur. Pop demek herkesin beğeneceği melodi, söz, kalıp, ritim demek. Bunu insandan daha iyi yapabilirsin, çünkü elinde dünyanın bütün verisi var. Bu kesin beğenilir abi diye tahmine gerek yok. Yapay zekâ sana bunu net şekilde söyler. Bugün pazarlama stratejisi oluşturmada, hatta bir ülkede ya da bölgede siyaset oluşturmada, kamuoyunu yönlendirmede nasıl başarılıysa yapay zeka, popta da başarılı olabilir.
Alternatif müzik kurtulur, yolunda devam eder. Şimdi popçular düşünsün.
Yurt dışı diye bir yer yok
Londra’dan bildiriyorum, kesin bilgi. Yurt dışı diye bir yerden söz ediliyor. Ama öyle bir yer yok. Sosyal medya patladı. Yurt dışında yaşam şöyle, yurt dışında yaşam böyle. Yurt içiyle (evet, öyle bir yer var) karşılaştırılıyor. Büyük kavga çıktı. Kimi diyor ki yurt dışında şahane yaşıyorum. Şu kadar maaşım var, şu kadar harcıyorum, sağlık şöyle, eğitim böyle… Kimi diyor ki yurt dışında gariban gibi yaşıyorum. Her şey çok pahalı.
Bir defa maaş şu bu konuşmak, gelirinden bahsetmek, paranı neye harcadığını ballandırarak anlatmak dostlar arasında bile ayıptır benim bildiğim. Ben para konuşamayanlardanım. Bırakın arkadaşları, bir de bunu sosyal medyada yazmak (hadi diyelim ki yalan değil, gerçek verdiğin rakamlar) en büyük görgüsüzlük.
İkincisi, görgüsüzler aynı zamanda cahil. Sanki yurt dışı diye bir yer var ve bu yurt dışı herkesin gittiği bir ülkeymiş gibi çıkarımlar yapıyorlar: “Yurt dışı çok güzel arkadaşlar!”, “Yurt dışı çok kötü arkadaşlar!”
Dünyanın tamamı yurt dışı oluyor teknik olarak, farkında mısınız? Kıta Avrupa’sı farklı, Britanya Adası farklı. Amerika bambaşka. Uzakdoğu başka. Şehirden şehre, mahalleden mahalleye fark eder sizin yurt dışı diye tarif ettiğiniz şey.
“Biz ve onlar” bakış açısıdır bu. Maçlarda bile vardır ya hani, “Şimdi onlar düşünsün” deriz. İşte tam olarak o. Bu geri kalmış, içine kapalı toplum zihniyetinden kurtulmamız lazım. Yoksa nereye gidersen git, hep “biz ve onlar”da kalırsın.
Doğup büyüdüğü ülkesinden başka bir ülkede yaşayan insanların duygu dünyasını, yaşamını öyle “Yurt dışı çok güzel arkadaşlar” sığlığıyla anlatmak/anlamak mümkün değil. Romanlar yazılmış, filmler çekilmiş. Biraz bunları bulup inceleyelim, sonra değerlendirelim.