Bazen tersten bakmak lazım. İnsanların at gözlüğünü takıp koştuğu yere değil de sağa sola, belki geriye.
“Elime gazete mürekkebi bulaşmasını özledim, dergilerin sayfalarını çevirmek ne güzeldi” falan demeyeceğim. Böyle özlemleri olanlar vardır, problem yok. Ama basılı medyaya, özellikle haber dergilerine ihtiyacın nostaljinin ötesinde bir durum olduğunu gözlemliyorum.
Tabletimden dünyada yayımlanan pek çok dergi ve gazeteye ulaşabiliyorum. Son dönem, artan bir ilgiyle haber dergilerini okumaya başladığımı fark ettim. Bir çeşit aydınlanma yaşadım sanki. Elimin atında öylece duran yayınlar yerine her gün Twitter’da debelenip duruyordum haber almak için. Halbuki ihtiyacım olan doğrulanmış, çalışılmış, kapsamlı, bağlamı belli haber, analiz, yorum hepsi bu dergilerde vardı.
Her gün internetteki çeşitli mecralarda ve ilgili app’ler üzerinden haber, gündem takip eden biri olarak, tabletimde dergiler ve gazetelerle haşır neşir olduğum son bir ay içinde özellikle haftalık haber dergilerinde kaliteli bilgi ve haber bulabildiğimi fark ettim.
Hatırladınız mı, hani bir zamanlar bizde de yayımlanan, her hafta perşembe günleri piyasaya çıkan ve gündemi derleyip toparlayan, analiz eden, röportajlar sunan dergiler. Biliyorum çok uzak bir geçmiş gibi geliyor. Ayrıca elbette farkındayım değişen dünyaya ayak uyduramadıklarını. Kapanmalarından çok önce günlük gazetelerin hafta sonu eklerine teslim olduklarını, işlevlerini kaybettiklerini ve sonunda yok olduklarını biliyorum. Bunlar olurken bir haftalık haber dergisinde çalışıyordum.
Ama işte tam da bu noktada, günümüzde bence bir yeşil ışık yanmakta. At gözlüğüyle ileri bakanlar sadece yapay zekâ, Tik Tok, YouTube kanalı, podcast görebilir ama günümüzde yayıncılığın yeniden haftalık haber dergilerine ihtiyacı var.
Her hafta kamyonlar dolusu bomboş ve aslında ilgilenmediğimiz haber, ilgili online kanallardan üzerimize boşalıyor. Twitter gibi sözde haber izleme amaçlı kullanılan mecraların geldiği nokta artık biraz haber dergilerinin 2000’lerin ortasındaki çaresizliğini hatırlatmaya başladı. Haberleri takip ediyorum diyenler büyük bir yalan yaşadıklarını kendilerine itiraf etmeliler. Algoritma editörlüğü devraldığından bu yana da kedi videosu, hayvana eziyet tweet’i, sinirlerini ayağa kaldırmak için özel olarak kurgulanmış haberlerden bir yığın, anlamsız magazin, küfür ve hakaret dolu postlar, yalan yanlış aforizmalar, yanlış bilgilerle bilgilendiren bilim hesapları, yine her şeyleri yanlış tarih hesapları, 10 yıl önceki haberi yeni diye kakalayan haber kanalları ve en kötüsü, amacı rol çalmak olan bir sürü fenomenimsi. Bu çamur deryasında biz de haber alıyoruz, gündemden haberimiz oluyor, bir şey öğreniyoruz falan sanıyoruz. Bu doğru değil.
Ben bu tip bir eleştiriyi yaptığımda karşı görüşten hemen şu geliyor: “Ama sen kendi timeline’ını istediğin gibi yönetebilirsin.” Bu “yönetme” denen şeye İngilizcede bazen “tayloring” diyorlar. Kulağa hoş gelen çok şahane bir kavram. Sana göre dikilmiş bir elbise gibi, sana göre dikilmiş bir timeline.
Bunun gerçek hayatta doğru olmadığını, algoritmanın ve Twitter gibi mecraların yazılımcılarının her gün sizin kişisel timeline’ınıza müdahil olmak ve araya kafayı sokmak için yeni yollar bulma amaçlı mesai harcadıklarını, ne yaparsanız yapın size dayatılan reklamdan ve çöp içerikten kurtulamayacağınızı söylemiyorlar. Ama “tayloring” falan diyorlar. Şık oluyor.
Uzun lafın kısası, işinin ehli editörlerin elinden süzülüp gelen yorumlar, atmasyon tahmincilik, spekülasyonculuk değil, veriye, doğrulanmış bilgiye dayanan haber ve analizler çok ama çok büyük ihtiyaç. Bu tip bir haftalık yayını kâğıttan, tabletten, web’den, sosyal medya kanalları üzerinden ya da size rahat gelen herhangi bir yerde okumak, dinlemek, takip etmek dünyamızı değiştirebilir. “Hap içerik”e alternatif, doğru, derin, kapsamlı içerik.
Gene çöp haberin içinde olacağız çünkü bundan kurtuluş yok gibi. Ayrıca insan seviyor şöyle tımarhane gibi timeline’da aşağı doğru inmeyi, itiraf etmeliyim. Ama haberi ve “içerik çöpçülüğünü” aynı anda, paralel olarak takip etmek neden mümkün olmasın?