Kraliyet ailesinin “yedek” çocuğu (yeni çıkan kitabın adı ‘Spare’ ve yedek anlamına geliyor) Prens Harry’nin henüz çıkmadan tartışılan anıları rekora koşuyor.
Britanya, ABD ve Kanada’da piyasaya çıktığı ilk gün 1 milyon 430 bin adet satan kitap, Barack Obama’nın ilk gün 887 bin adet satan biyografisini sollayan bir performans gösteriyor. Yayıncı Penguin Random House’dan verilen bilgiler doğruysa, bu yayınevi tarihinin kurgu dışı kategorisindeki en iyi satış.
Prens Harry’nin dünyadaki bir numaralı magazin malzemesi olduğunu, anılarında penisinden başlayarak (bekâretini nasıl kaybettiği dâhil) ağabeyi, babası, annesi ve kraliyetin diğer mensupları hakkında son derece mahrem ifşaatlara yer verdiğini, bir sürü uyuşturucu kullandığını, Afganistan’da görevliyken 25 kişiyi öldürdüğünü itiraf ettiğini, kendisini kral olacak ağabeyine yedek organ olarak doğurduklarına inandığını anlattığını biliyorum. Bunların satış demek olduğunun da farkındayım. Kitabın performansı kimse için sürpriz değil. Kitabın gölge yazarının Pulitzer ödüllü gazeteci ve yazar JR Moehringer da olması önemli. Daha önce Andre Agassi’nin biyografisini yazan Moehringer bu işin en iyilerinden. Karşısındaki insandan neyi, nasıl çıkaracağını, nasıl yazarsa satış geleceğini biliyor. Bu kitap için 1 milyon dolar aldığı söyleniyor.
Bu tabloda gözüme çarpan gerçek, içerikten başka. Gerçek şu ki kitaplar, eski zamanlardaki albümler gibi hâlâ satıyor. Kitabı ayda üç beş kuruşa stream edemiyorsun. Kitabı YouTube’dan bedavaya izleyemiyorsun. TikTok’ta komik videona malzeme yapamıyorsun. Kitabı okuyorsun veya dinliyorsun. İkisi için de ücret ödemen, satın alman lazım. Müzik dünyasında bir şey satın almak çok niş bir eyleme dönüşürken, kitaplar satın alınan, sahiplenilen şeyler hâlâ.
Kitap kişisel bir ritüelin parçası. O ritüelin adı kitap okumak. Dinlesen de bu müzik dinlemek gibi değil. Yoga yaparken, koşarken yapılmıyor. Teknik olarak koşarken kitap dinleyebilirsin ama ne dediğim sanırım anlaşılıyor.
Daha fazla konsantrasyon gerektiren yoğun bir eylem okumak. Kitap 16 dile çevriliyor, çevrilmeden -eğer dil bilmiyorsan- kitabı okuyup anlayamıyorsun. Şarkılardaki gibi altyazı geçmiyor. Müziğin evrensel melodileri, kitapta yok. Boş boş bakarsın bilmiyorsan o dili.
Bütün bunlar çağın ruhuna ters durumlar. Dünya ters tarafa giderken bir kitabın ilk gününde 1.5 milyon satması bana eski günleri hatırlatıyor ve hâlâ umut var dedirtiyor.
Kitap satışları 1980’lerdeki ve 1990’lardaki fiziksel albüm satışlarına benziyor.
Müzik dijitale geçti, finansman yapısı altüst oldu. Sanatçılar fakirleşirken büyük şirketler birkaç yıllık bocalamanın ardından daha da zengin oldu. Üstüne üstlük bir de dijital dağıtımcılara mahkûm olundu ki eskiden oyunda olmayan bir aktör olarak bu teknoloji şirketleri müzik endüstrisindeki en büyük geliri, yarım düzine büyük firmayla birlikte cebe indiriyorlar.
Ama kitap hâlâ orada. 20 yıl önce kâğıt bitecek, herkes iPad’den, Kindle’dan okuyacak diyenler de haksız çıktı. Çünkü bugün hem baskı hem e-kitap satıyor. Hem de audio book sektörü giderek büyüyor. Kâğıdın öldüğü artık bir şehir efsanesinden ibaret.
Harry’nin anlattıkları kitabın gücünün etkisi altındayım.
Prens Harry’nin Spare (Yedek) adlı kitabı bir kitapçıda “How To Kill Your Family / Ailenizi Nasıl Öldürürsünüz” adlı kitapla birlikte sergilenince görüntü viral oldu.
Iron Maiden pulları
Birleşik Krallık posta idaresi geçen hafta Iron Maiden pulları serisi yayımladı. Şu anda internetten sipariş alınıyor. Hayranlar coşmuş durumda. Iron Maiden bu şekilde pulu yayımlanan bir dizi seçkin sanatçının arasına girmiş oldu. Daha önce Beatles, Pink Floyd, Queen, The Rolling Stones pulları yayımlanmıştı. Iron Maiden beşinci grup oldu. Maskot Eddie de pullarda yer alıyor. Genel olarak konser performanslarından görüntülerle tasarlanmış pullar.
Britanya gibi devletin geleneklerine fazlasıyla bağlı olduğu bir ülkede, Iron Maiden’ın pulunun basılması bana kültüre nasıl sahip çıkılacağını, “soft power” kavramının nasıl oluştuğunu ve önemsendiğini anlatıyor. Devlet ideolojik olmadan kültüre sahip çıkmalı. Kültürler arasında seçim, tercih yapmamalı. Zaten böyle bir savaşı kazanması da mümkün değil.
Iron Maiden 1975’te Doğu Londra’da Steve Harris tarafından kuruldu. 130 milyon albüm sattı. Milyonlarca insana canlı çaldı. Dünyanın en ücra köşesinde dahi hayran edindi. Grup 2023’te “The Future Past Tour” adındaki turnesine hazırlanıyor.