Tel Aviv çıkışlı prodüktör ve çok yönlü müzisyen Kutiman bu hafta Melike Şahin ile yeni bir iş birliği yapıyor. Şarkının adı “Ellerin Hâli”. En son bir Harbiye Cemil Topuzlu konseri kaydı olan “Dön Ne Olur” ile YouTube’da trendlere girmişti. Melike Şahin’in popülerliği şu an zirvede.
Miley Cyrus’un yeni şarkısının adı “Flowers”. Yeni albüm “Endless Summer Vacation”, 10 Mart’ta Columbia imzasıyla çıkacak.
Maneskin, Tom Morello iş birliğini ilgiyle izliyoruz bu hafta. Eurovizyon ile müziklerini dünyaya tanıtma şansı bulan İtalyan rock starları, Rage Against The Machine’den Audioslave’e süper grupların ve güçlü solo albümlerin insanı gitarist Tom Morello’yla bir araya geldi. Parçanın adı “GOSSIP”. Maneskin sayesinde listelerde şahane gitar sound’ları duyulmaya başladı. Olası ‘80’ler rock revival’ı da merakla beklemedeyim.
Gripin, “Yanımda Kal” adlı Alpay şarkısını yorumladı. Şarkı yıl içinde yayınlanacak ve Fuat Güner’den Kubat’a farklı türlerden sanatçıların yer alacağı “Alpay’a Saygı” albümünde yer alacak.
Onurr’un “Hürmet” adlı yeni şarkısı haftanın pop sansasyonu olmaya aday. Elektronik bir dans şarkısı formatında düzenlenmiş. Şu ara Türk Pop âlemi her türlü yeniliğe, ritme, düzenlemeye açık. Yani ana akım işler yapmayan müzisyenlerin de zirveye oynaması için her türlü ortam var. Bakalım 2023’te bu fırsatı kim daha iyi değerlendirecek.
Altın Gün bu hafta “Rakıya Su Katamam” ile saykodelik âlemlere sürükledi. “Rakıya Su Katamam” 1980’lerden bir Selami Şahin bestesi. Ali Kocatepe prodüktörlüğünde hazırlanmış Rıza Silahlıpoda versiyonu da var. Taverna günlerinden hoş bir sada.
Everything But The Girl, 1999’dan bu yana ilk kez yeni bir şarkıyla geldi geçen hafta. “Nothing Left To Lose” eski günleri aratmayan bir enerjiye sahip. Ama nostaljik ‘90’lar muhabbeti beklemeyin. Ben Watt prodüktörlüğündeki albüm baharda gelecek. Sonrasında turne bekleniyor.
Belle and Sebastian’ın yeni albümü “Late Developers” bu hafta yayınlanan en önemli albüm. Glasgow’lu indie pop ekibi Matador etiketli 11 şarkılık uzunçalar albüm eski işlerinin izinden gitmiş. “Give A Little Time”, “Will I Tell You a Secret” bu tip şarkılar. Single olarak yayınlanan “I Don’t Know What You See In Me” albümün sound ve beste olarak en ayrıksı şarkısı. Müthiş keyifli, eğlenceli, pozitif, her zaman olduğu gibi sözleri ve hikâyeleriyle kendi içinde tatlı sert bir sit-com tadında.
“Oceans Niagara”, Anthony Gonzales’in (M83) bu yıl yayınlanacağını haber verdiği yeni albümün müjdecisi. Synthe’lerin ve shoegaze gitarların yardımıyla duyguların coştuğu bir post new-wave sound’u yaratmayı yine başarmış. Yine etkileyici. Beklentim büyük.
Neden ortalık yavaşlatılmış ve hızlandırılmış şarkı dolu?
Spotify’daki sped-up songs listesinin bir milyon takipçisi var. TikTok’ta spedupsounds hashtag’i 9.6 milyar dinleme almış. YouTube’de saatler süren sped-up mix’leri her yerde. Neden insanlar şarkıların yüzde 150 hızlandırılmış versiyonlarını seviyor? Hatta bunun için çıldırıyor? Bir süre önce slowed-down versiyonlarla ilgili yazmıştım. Normal şarkıların yavaş versiyonları şarkıların orijinal versiyonlarından fazla dinleniyor. Şimdi de hızlı veriyorlar rekora koşuyor.
Trend firmalar için çok cazip. Bu hızlı tüketim dünyasında önce şarkı çıkıyor. Sonra yavaş, sonra da hızlı versiyonu. Böyle tek şarkıdan üç şarkı elde ediliyor. Şarkı farklı kitlelere açılıyor ve dinleyici sayısını çoğaltıyor. Yavaşlatınca duygusal, hızlandırınca neşeli oluyor. Aynı Melih Kibar’ın zamanında “Hababam Sınıfı”nın tema müziğinde yaptığı gibi. Mahmut Hoca hastanede, yavaşlat. Mahmut Hoca iyileşti, hızlandır.
Şaka bir yana sped-up versiyonlar bir şarkıyı bir süperstar DJ’e milyon dolar vermeden şarkıya yeni bir ivme kazandırıyor. Dünyanın dört bir yanında da ve elbette Türkiye’de de slowed-down ve sped-up mix’ler yapan amatör prodüktörler var ve kanalları inanılmaz stream alıyor. Şarkılar çıkar çıkmaz bu versiyonlar da artık yanında geliyor. Birçok insan şarkının orijinalini değil, hızlı ya da yavaş versiyonunu önce duyuyor. Bu işlem sadece yeni şarkılara yapılmıyor. A-Ha’nın “Take On Me”sinin dahi sped-up versiyonu var internette.
İnternete girip bu tip hızıyla oynanmış şarkı mix’leriyle karşılaşırsanız işte nedeni, nasılı budur. Ha diyeceksiniz ki ben neden şarkının orijinali yerine helyum gazı yutmuş gibi incelmiş vokaliyle hızlısını dinleyeyim? Onun yanıtı bende değil.
20 yaşına basan beş albüm
“Think Tank” – Blur
“Out of Time”lı, “Caravan”lı, “Good Song”lu (ama Graham Coxon’sız) bu albümün bedenimizde açtığı yaralar hâlâ taze. Blur’ün hayatında yeni bir dönemi işaret eden albüm 20 yıldır başucu kitabı.
“Elephant” – The White Stripes
Alt-rock’ın kitabını 2000’lerde yeniden yazan ekiplerden biriydi The White Stripes. Bu albüm -tartışmaya açık olmakla birlikte- tarihin en büyük alt-hit’lerinden birini içeriyor. Sadece davul ve gitarla ilerleyen “Seven Nation Army” tabii ki.
“Teo” – Teoman
2003, Türkçe Rock’ın tavan yaptığı senelerden biriydi. Teoman’ın 20 yaşına basan albümü bugün hâlâ en fazla dinlenen şarkılarından bazılarını barındırıyor. “Kupa Kızı ve Sinek Valesi”, “Senden Önce Senden Sonra” dâhil.
“Give Up” – The Postal Service
2000’lerin ilk yarısında yükselen dev alternatif dalganın sakin krallarından The Postal Service’in klasikleşen albümü. Death Cab’den Ben Gibbard’ın başını çektiği ekip elektronik – pop - rock arasındaki alanı kurcalıyor.
“Fever To Tell” – Yeah Yeah Yeahs
New York alternatif aleminin kalbimizde ayrı bir yere sahip ekibi. “Rich”, “Y Control”, “Maps” gibi alt-rock klasiklerinin adresi. YYY’nin 2022 tarihli albümü “Cool It Down”ı da araya sıkıştıralım. Şahane iş.