Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Batı ve Doğu’yu kendine has yaklaşımıyla yorumlayan ve dans pistlerine taşıyan Acid Arab’ın yeni albümü “Trois”; Rachid Taha, Cem Yıldız, Sofiane Saidi gibi isimleri bir araya getirirken ilk kez trap sularını da deniyor.

Dünya sıradan endüstriyel poptan o kadar sıkıldı ki bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen müziklere kulaklar sonuna kadar açık. İster Güney Kore olsun ister Güney Amerika, Afrika ya da Ortadoğu, yerele ilgi var. Yereli yorumlayıp farklı coğrafyalardaki dinleyicilere ulaşmayı başaranlar için de yepyeni bir gelecek olduğu ortada. Geçen hafta Acid Arab’dan Guido Minsky ve Pierre Cazanova’ya bağlanıp yeni albümleri hakkında bilgi alırken bunları da konuşma fırsatı oldu.

Haberin Devamı

‘90’larda Dünya Müziği’nin bir kategori olarak müzik sektörüne, plak dükkânlarının raflarına, stream platformlarına girmesi, radyoların dünyanın dört bir yanından sanatçıları çalmaya başlaması, bu alanda label’ların kurulması günümüze gelen bu yolda döşenmiş taşlar. Acid Arab’ın macerası da bu tarz bir serüvenin güncel ve özgün örneklerinden.

Guido Minsky ve Herve Cavalho’nun projesi Paris’te, Pigalle’deki Chez Moune’da başlıyor. Burada uzun yıllar DJ’lik yaptıktan sonra Tunus’a gerçekleştirilen bir gezi sonrasında ortaya çıkan EP “Acid Arab Collections”, başlangıç vuruşu oluyor.

Bundan sonra Kuzey Afrika, Ortadoğu, İran ve Arap coğrafyasının muhtelif köşelerindeki mekânlardan sample’lar, sesler, ritimler işin içine giriyor. Cezayir’de bir kahvede muhabbet eden yaşlıların sesi, Omar Souleyman’ın hit şarkısı “Shift Al Mani”, Cem Yıldız’ın vokali ve bağlamasından süzülenler, Rachid Taha, Sofiane Saidi derken toplanan sesler ve ritimler Acid Arab’ın Paris’teki stüdyosunda alternatif dans pistlerinin en afili parçaları hâline geliyor.

Guido Minsky’ye göre son 10 yılda dünyanın farklı köşelerinden gelen müziklerin etkisi giderek arttı. “Bugün rakamlara bakarsanız Batı dışındaki coğrafyalardan gelen müziklerin her zamankinden fazla dinlendiğini görürsünüz.”

‘Batı’nın teknosu, Doğu’nun duygusu’

Nerede, nasıl keşfediyorlar?

Yeni müzikleri nerede nasıl keşfettiklerini soruyorum. Basitçe Spotify’a girip takılıyor musunuz yoksa gidip sokaklarda dolaşıp o ülkenin havasını mı kokluyorsunuz? Cevap: Her ikisi de. Özellikle Arap ve Ortadoğu coğrafyasını ve bu coğrafyaya has müzikleri anlamak için mesai harcıyorlar. Devamlı müzik dinliyorlar ve notlar alıyorlar. Acid Arab ayrıca çok fazla konser veriyor ve müziklerini kullandıkları coğrafyalarda hayli turluyorlar. Bunun da etkisi müziklerine yansıyor.

Haberin Devamı

“Doğu müziğinin ritimleri ve kodları bizi büyülüyor. İç içe geçmiş ikili ve üçlü aksak ritimler dans pistlerindeki dinleyenler üzerinde büyük etki yapıyor. Biz bu ritimleri alıp beatbox gibi analog cihazları kullanarak yeni bir şey oluşturmaya çalışıyoruz. Doğu’nun duygusallığı Batı’nın soğuk tekno ritimleriyle birleşiyor. Önüne ne gelse remiksleyen DJ’ler gibi olmak istemiyoruz, kendi özgün tarzımızı arıyoruz. Yapmak istediğimiz Batı’nın ikili (binary) mantığı üzerine Doğu’nun melodilerini yapıştırmak değil. Doğu’nun dans müziğini yeniden keşfediyoruz gibi bir iddiamız da yok. Yapmaya çalıştığımız binlerce yıllık geçmişe sahip bir müziğe kendi özgün yaklaşımımızla katkıda bulunmak.”

Haberin Devamı

Acid Arab, iki kişiyle başladığı maceraya bugün daha kalabalık devam ediyor. Pierrot Casanova, Nicolas Borne, Kenzi Bourras ekibe sonradan katılanlar ve müziği zenginleştirenler. Acid Arab, “Collection”ın ardından 2015’te “Djazirat El Maghreb”, 2016’da uzunçalar “Musique De France”, 2019’da “Jdid” albümlerini yayınladı. Bu dönemde ekip 250’den fazla konser verdi.

Acid Arab hem Avrupa’da hem de müziklerine büyük bir hayranlık besledikleri Arap ve Ortadoğu coğrafyasında dans âlemlerinde kendine özgü bir popülerliğe sahip bugün. Yeni albümleri “Trois” cuma günü piyasaya çıktı. Öncekiler gibi Ortadoğu ve Arap âleminden pek çok isimle ortak çalışmalar var. Barış K ile birlikte kurdukları İnsanlar ile tanıdığımız Cem Yıldız’ın yer aldığı “Stil”, 2016’da çok popüler olmuştu. Ortaklık devam etti. Yeni albümde “Döne Döne” adlı şarkıyla yer alıyor Yıldız.

“Trois”da Rachid Taha’lı “Rachid Trip”, Cheb Halim’in yer aldığı “Halim Guelil”, “Emo” ilk dinleyişte, ilgi çeken parçalar. Bunun yanında ekip ilk kez trap sularına giriyor. Elbette tekno dışında kendiliğinden oluşmuş çok büyük bir Arap trap sahnesi var ve bunu görmezden gelemediklerini anlatıyorlar. Trap, Arap müziğiyle çok iyi bir bütünlük yakaladı. Kendine has bir türün ortaya çıkması özellikle son beş yılın olayı. Türkiye’den de başta Serhat Durmuş, birçok trap prodüktörü dünya çapında işler yapıyor. Albümde “Fella Soltana”nın yer aldığı “Gouloulou” türe sağlam bir katkı olmuş.

Albümün ilk single’ı grubun birlikte çalışmaktan çok hoşlandığı Sofiane Saidi’nin yer aldığı “Leila”ydı. Twist’li klibine bir ara bakarsınız. Bana başlangıç sahneleri itibarıyla “La Haine” filminden bir kareyi, biraz da Romain Gavras’ın Justice’in “Stress” adlı şarkısına çektiği klibi anımsatıyor.

Son olarak, Acid Arab gibi bir ekibin Fransa’dan çıkması çok normal ve sağlıklı aslında. Fransa’nın Kuzey Afrika’dan aldığı göçün Fransız kültüründeki etkileri 1960’lardan başlayarak çok derin. Hem müzik hem edebiyat hem sinemada, yani hikâye anlatımının her yerinde Kuzey Afrika Arap kültürü, melodileri, ritimleri çok etkili. Acid Arab kendi ülkesine özgü bu karışımı Ortadoğu, İran ve Türkiye’ye doğru da yayarak yıllar içinde ilgi alanını genişletmiş, bu şekilde zenginleşmiş bir ekip.

Yeni albümleri bu zenginliği yansıtıyor.

Not: Acid Arab, 11 Mart tarihinde İstanbul Babylon’da olacak.