Reggae ekibi Sattas, yeni albüm hazırlığında. Grubun lideri Orçun Sünear’la grubun yeni rotasını konuşuyoruz. Daha doğrusu havadan sudan, Reggae’den muhabbet ediyoruz bu hafta.
"Bu sefer şarkı şarkı çıkaracağız. Ben şarkıları bir defada albüm formatında çıkarmak için direttim. Ama ekibim ve şirketim ‘Hayır’ dediler. Artık kimse böyle yapmıyor. mor ve ötesi’nden Harun’la (Tekin) konuştum. Türkiye’nin en büyük gruplarından biri neticede. ‘90’lardan beri albüm yapan mor ve ötesi’nden bahsediyoruz. ‘Bitti’ diyor Harun. Albümün bitmesine üzüldük karşılıklı.”
Orçun Sünear çok heyecanlı, çok enerjik. İçinde bulunduğu dünyanın, müzisyenlerin ve müziğin yaşadığı zorlukların farkında ama inanılmaz pozitif. Yerinde duramıyor. Aramızda binlerce kilometre var ama enerjisi fiber kablolardan geçip bana kadar ulaşıyor. Ekranda elleriyle, kollarıyla, mimikleriyle heyecan içinde müzikten bahseden biri var. Yeni prodüktörü, çok çok övdüğü ve çok iyi anlaştığını anladığım Kargo’dan da bildiğimiz Selim Öztürk. Yeni şirketi GRGDN Müzik. Şu ara neler yaptıklarını, yeni şarkılarını, Türkiye’nin alternatif kültürünü, Anadolu müziğini ve Reggae’yi konuşuyoruz.
Orçun Sünear’ın kişisel müzik macerası büyüdüğü evde çokça dinlenen Türk Sanat Müziği’yle başladı. Büyüdükçe Rock ve Death Metal işin içine girdi. Bir gün Reggae’yi keşfetti. Araştırdıkça derinleşti Reggae merakı ve gelişti, dönüştü. Orçun’u da dönüştürdü. Sattas, Reggae ritimleriyle Anadolu’yu da harmanlamaya doğru evriliyor yeni albümde.
“Bestelerimiz hazır ama hepsini henüz kaydetmedik. 12 şarkı var elimizde. Aralarından bir eleme yapıp 10 tanesini albüme alacağız. İş, biraz ‘60’lardaki kafa. Devamlı 45’lik çıkarılırmış eskiden, şimdi de sistem buna döndü. Albümün tarihi net değil. Ama muhtemelen yaz konserlerinden önce yayınlanacak.”
Bu albüm hangi açılardan öncekilerden farklı?
Grupta çok değişiklik var. Nefesli sayısını düşürdük, klavyemiz var artık, davulcumuz değişti. Biraz daha genç, zehir gibi bir ekip var. Fazla sertleştik. Fikri Karayel’in bestesi “Küçük Kardeşim” hafif bir şarkı ama albüm daha sert gelecek. Sound’da bir Rock’laşma söz konusu. Bu kendiliğinden oldu. Albümde çeşitli müzik türlerinden esintiler var. Yunan havası da var, Anadolu havası da var. Türkiye’nin bütün bölgelerinde dolaşıyoruz bu albümde. Bir Karadeniz’e daha uğramadık.
En son 23 Aralık’ta “Slowly” adında İngilizce bir şarkı yayınladınız.
Evet albümde İngilizce şarkılarımız var ama Türkçe şarkılar çok fazla. İngilizce şarkılar yurt dışı festivallerde güzel oluyor. Biraz böyle düşünerek besteliyorum galiba.
Sattas cover şarkılarla da gündeme geliyor. Bir şarkıyı Reggae yapmak nasıl bir his. Mesela Neşet Ertaş’tan “Yalan Dünya”yı cover yaptınız. Anadolu bozkırı ve reggae nasıl bir araya geldi?
Neşet Ertaş çok sevdiğim, türküyle tanışmamı sağlayan insan. Türk Sanat Müziği ve Alaturka dinlenen bir ailede büyüdüm. Sonradan çok sert müzik dinledim. Metal ve rock müziğin içine girdim. Death Metal grubunda davulcuydum yani Reggae’ye girmeden önce. Neşet Ertaş bana farklı bir kapı açtı. Bizim albümün (2012 tarihli “SATTAS Reggaeband”) lansman gecesine iki gün kala vefat edince bir şarkı cover’layalım konserde ve bir saygı duruşunda bulunalım, istedik. Birisi de videoya çekmiş, çok beğenilince bir-iki konserimizde çaldık. O dönem Akustikhane performansı gündeme gelince çalıp çalamayacağımızı sordular. Memnuniyetle kabul ettik.
Korktum aslında çünkü çok fanatikleri var Neşet Ertaş’ın. Çok tepki alabilir, beğenilmeyebilir diye düşündüm. Ama “Yalan Dünya” enteresan bir şarkı. Güzel dönüşler aldık. Single albüm kaydına gelince rahmetli Hasan Abi’ye, Hasan Saltık’a söz vermiştik. Ben canlıda üç dizesini söylüyordum, onun benden tek ricası tamamını söylememdi. Hiçbir şey istemedi, sadece bunu istedi. Ben de yaptım ama maalesef dinleyemeden vefat etti. Neşet Ertaş yaşarken değeri yeteri kadar bilinmeyen isimlerden. Onun eserlerinin yayılması Hasan Abi için önemliydi. (“Yalan Dünya”, şarkının kısa ve uzun versiyonlarının yer aldığı bir single albüm olarak 11 Şubat 2022’de, Hasan Saltık’ın vefatından sekiz ay sonra yayınlandı. Orçun cover yapmayı sevdiklerini ancak bir bağlama oturmadıkça düşünmediklerini anlattı.)
Mesela yakında Moğollar ve Kargo’ya saygı albümleri çıkacak. Oralarda cover’larımız var. Reggae cover çok kolay bu arada. 9/8’lik bir şarkıyı bile Reggae cover yapabilirsin. Ama artık kendi şarkılarımıza yoğunlaşmak istiyoruz.
Reggae maceranızda şu an hangi noktadasınız?
Eskiden Reggae’yi öğrenmemiz gerektiği kaygısını çok taşıyorduk. Çok dinledik, çok izledik okuduk ,öğrendik ama ilk albümde Reggae’ye her anlamda bağlı kalmamız lazım, diyorduk. Roots Reggae’ye özellikle. Şu anda Jamaika’da Roots Reggae’nin esamesi okunmuyor hâlbuki. Mesela Raggae’nin bir diğer başkenti olan Londra’da artık Roots pek yok. Raggamuffin ya da başka türlere kaydı iş. Biz de başlangıçtaki bu katı tarz endişesi ve ısrarından biraz koptuk. Müziğimizi farklı etkilere açtık. Altyapıda Reggae bizim kimliğimiz olarak kalacak ama üstte çok çeşitli denemeler yapacağız. Alaturkalık olabilir ya da Yunan etkisi.
Türkiye’de Reggae dinleyicisi olarak tanımlanabilecek bir kitle var mı?
Bizim dinleyicimizin aslında küçük bir kısmı normalde Reggae dinleyen insanlar. Sanırım Reggae ya da tür endişesi olmaksızın dinleniyoruz. İnsanlar beğendikleri zaman Reggae veya değil gibi bir ayrıma zaten gitmiyor. 46 yaşında artık ben de iyi müzik var, kötü müzik var ayrımındayım. Sun Ra da Müzeyyen Senar da dinliyorum. En iyi grup kimdir, deseler Pink Floyd demeyi seviyorum ama... Sattas’ın dinleyicisi de geniş spektrumlu olmaya başladı. ‘Abi Reggae’den çok kopuyorsunuz’ diyen de var. Haklılar da ama biz kendimizi daha çok insana daha iyi anlatmak istiyoruz. Yaşadığım toprağın kokusunu, nefesini Reggae’den kopmadan yansıtmak istiyorum. Şarkı yaparken kendimi sınırlara, kalıplara sokmak istemiyorum. İçimden geldiği gibi davranıyorum.
Reggae seni nasıl ele geçirdi?
‘90’larda Athena’yla birlikte Ska’yla tanıştım. Araştırdım, Punk’la ilişkisini keşfettim. Ska’nın özüne gidince iş Jamaika’ya götürdü bizi. Derinleşince bu sahnenin Bob Marley’den ibaret olmadığını keşfettik. İçine dalmış olduk. Bunu söylemeyi çok seviyorum, özünü kalp atışından alıyor Roots Reggae. O yüzden insana doğrudan hitap ediyor.
Bugünün alternatif kültürü ne durumda, ne tür zorluklar var?
Savaşmaya çalışan bir ekip var. Biz ‘90’ların İstiklal’ini yaşadık. Bugün de bizim o dönem yaşadığımıza benzer bir ortam olabilir. Asmalımescit ayakta durmaya çalışıyor. Çok daha iyi olabilir tabii ki. Ben pozitif bakıyorum geleceğe. Her şey iyiye gidecek, diyorum. Karamsar değilim. Sabretmemiz lazım. Karamsar arkadaşlarıma da böyle söylüyorum. Ama mecralarımız çok azaldı. Gündemde en ufak bir şey olduğunda ilk müzik duruyor. Hâlbuki konserim olduğu gün tatsız bir şey yaşanmışsa eğer, ben onun farkındayım zaten. Ben de o olayı kendi konserimde yaşarım, yeter ki izin ver sen bana. Bize ne biz eğleniyoruz, kafasında değil ki kimse. Şu ara çok büyük grupların çok küçük bütçelere konser vermeyi kabul ettiğini görüyoruz. Bunu konserlerin devam etmesi ve sistemin dönmesi için yapıyorlar. Bu çok büyük bir fedakârlıktır. Bu sayede bol bol konser görebiliyoruz.