2022’de Londra’nın en çok bilet satan şovlarından biri ABBA Voyage oldu. Bu şov için özel olarak tasarlanan ABBA Arena’da yer alan gösteri dünyada kendi türünde en başarılı işlerden biri. Konserin çok ötesinde. Bir grubun müziğiyle yaşanabilecek en şaşaalı deneyimlerden biri. Işıklar ve muhtelif görsellikler kullanılarak yaratılan üç boyutlu ortamın içinde en sevdiğiniz şarkıları hep bir ağızdan söyleyerek coşuyorsunuz.
Bir tür evcilleştirilmiş rave deneyimi ya da öyle bir şeyler.
Bu ABBA performansında ABBA dışında her şey var. Ve ABBA’sız ABBA performansı o kadar beğeniliyor ki anlatamam. ABBA bile gidip izledi ve çok beğendi. Çıkınca kendi konserlerini anlatmaya doyamadılar. Bir daha gelmeye söz verdiler. Bu deneyimi anlamaya bir kez gelmek yetmez dediler.
ABBA’sız ABBA şovunun başarısı insanlara en formda (avatarlar grup elemanlarının 30’lu yaşlardaki ideal görünümlerine odaklanmış) ABBA’yı en çarpıcı şekilde veriyor olması. ABBA konseri ABBA’ya bırakılamayacak kadar önemli bir ekonomi çünkü. Bugün ABBA sahneye çıkıp yıllardır yapmadığı şeyi yapsa ve konser verse bu kadar büyük bir ticari başarı yakalaması zor. Halbuki ABBA’sız ABBA şovunda seyirci ya da promoter’lar ne dilerse yapıyorlar.
2000’lerden itibaren 70’lerin ve 80’lerin en ünlü gruplarının yeniden bir araya gelme ve dünyayı turlama akımı başlamıştı. Bu hem dijitalleşen ve ucuzlayan müziğin kan kaybettirdiği endüstriye yeni bir gelir kapısı olacaktı hem de orta yaşa yaklaşan hatta basbayağı yaşlanan ve artık müziğe para harcamayan dinleyiciyi yeniden sisteme katacaktı. Efsaneleri canlı görmek gibi gençleri ilgilendiren bir yanı da vardı.
Ancak gruplar artık o kadar çok turne yaptılar, o kadar çok yeniden birleştiler ki bu da ilgi çekmemeye başladı. Ayrıca, yaşları ilerleyen grupların turne performansları da eskisi gibi olmuyordu. ABBA Voyage bu soruna çok başarılı bir çözüm önerisi. ABBA kadar renkli, insanları derinden etkileyen ve mutlu eden müzikleri olan gruplar için bir yol olabilir. Elbette onlar kadar eski bir grup olmak da şart değil. Çağdaş ya da yakın geçmişte ünlenen her türlü sanatçıya uygulanabilecek bir format.
Bugün kim konsere sanatçıyı görmek için gidiyor ki? Daha doğrusu gitse de kim görebiliyor ki? Bir stadyum konserinde paranızın yettiği bileti aldığınızda gördüğünüz şey başparmağınız büyüklüğünde hareket eden, kim olduğunu seçemediğiniz bir figür. Ekranlar olmasa kim olduğunu asla anlayamazsınız. E bu tabloda sanatçıyı kaldırın, ekranları filan güçlendirin… Anladınız mı?
Önemli olan, paranın karşılığını almak. Konserlerden beklenti bu şekilde. Küçük mekânlarda samimi konserler meraklısına devam ederken, dev konser deneyimlerinin ABBA’laşması hiç şaşırtıcı olmaz. Böylece algoritma sağ olsun insansız müzik önerilerinden sonra insansız konserler de yeni gelişim alanı olur.
Müzik sektörünün sanatçıdan kurtulmasını bakalım kaç yıl sonra göreceğiz? Ne de olsa yapay zekâ ölen sanatçıların beste yapmaya devam etmesini sağlayabiliyor. Bir noktada sanatçıya da ihtiyaç kalmayacaktır. Seyirci mi? Yok, o kaybolmaz. Seyirci orada olmaya ve bu muhteşem insansız deneyimleri deneyimleye ve büyülenmeye devam eder.
Herkese mutlu yıllar!