Prof. İhsan Süreyya Sırma Kuveyt’te bir konferansa katılır ve ilginç bir olaya şahit olur...
Arap profesörlerden biri İngilizce konuşarak, “Osmanlı bizi yıllarca sömürdü, asimile etti!” der.
***
Bunun üzerine Prof. İhsan Hoca kürsüye çıkarak, şunu söyler:
“Neyiniz vardı da Osmanlı sizi sömürdü? O zamanlar petrolünüz bile yoktu. Sizlere hiç dokunmadığı gibi hep hizmet etti, korudu ve besledi.”
***
Bir Türk olarak Arapça konuştuğunu ama salondakilerin çoğunluğunun Arap olmasına rağmen İngilizce konuştuğunu hatırlatan Prof. İhsan hoca konuşmacıya der ki:
“Siz ise İngilizce konuşuyorsunuz, sömürü işte bu!”
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Yargıtay’ın 150. Kuruluşu” töreninde şöyle sesleniyor:
“Adalet, hak edene hak ettiğini vermektir.”
Ve devam ediyor:
“Hak etmiyorsa, mağdur etmemektir.”
Başkan Cirit bize göre tüm hâkim ve savcılara şu uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor ve diyor ki:
“Zulüm yaparsak, aynı Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi, toplumda onarılmaz yaralar açar. Biz geleceğe yürümek istiyoruz, onarılmaz zararlar vermek istemiyoruz. Onun için buna çok dikkat ediyoruz, hassasız.”
***
4 bin 500 hâkim ve savcının FETÖ davasında yargılandığını belirten Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, çok çalışarak ve çabalayarak FETÖ’nün yargı üzerinde bıraktığı olumsuzlukları aşacaklarını söylüyor...
Uzaktan kumandalı başlıklı cuma günkü yazımızda yargının kumandalı olması durumunda ülkenin nasıl büyük bir felakete sürüklenebileceğini millet olarak yaşayıp gördüğümüzü belirtmiş ve Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in açıklamalarına değinmiştik...
“Üçüncü olarak, dünyanın ileri ülkelerinde hukuk eğitimi lisansüstü eğitimdir. Bizde 4 yıllık bir eğitimdir. Türkiye’de 85 üniversitede hukuk fakültesi var. Bunların birçoğu iyi eğitim vermektedir” diyen Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit şunu vurguluyor:
“Ama öğretim görevlisi bulamayanlar, birçok dersi avukatlarla idame ettirmektedir. Bizim 85 ceza ve hukuk profesörümüz yok. Okulların bu kadar yaygın olması hukuk istikrarını engellemektedir. Biz o nedenle, hukuk fakültelerinin eğitim süresinin bir yıl daha artırılmasını uygun görüyoruz.”
***
“Dördüncüsü de biraz önce ifade ettiğim gibi, 15 Temmuz badiresinden sonra yargıdaki kadronun çok deneyimsiz olması” diyerek önemli bir kara noktaya dikkat çeken Başkan Cirit şöyle söylüyor:
“Ancak biz bu kadro, eğitim, her işin üstesinden geleceğiz. Bu kara noktaları aştıktan sonra Türkiye’nin adalet konusunda çok daha başarılı olacağına inanıyoruz.”
***
Yargıtay’ın kuruluşunun 150. yılı nedeniyle
Yargıtay 150. yılını kutladı.
Uzaktan kumandalı yargının ülkeyi ne hale getirdiğini ülke ve millet olarak yaşayıp gördük.
Vicdanlarını ve akıllarını uzaktan bir kumandanın tuşlarına bağlayanlar ve kripto yüzlere teslim olanlar meçhule giden bir gemiye binmiş gibiydiler...
15 Temmuz darbesi bu kripto günlerin bir sonucudur...
Ergenekon, Balyoz ve Şike gibi zemini hazırlanarak yapılan işler ise belki de ortasıydı...
Başlangıcı ise ne zaman başlıyor hâlâ bilmiyoruz.
Bu kripto yargıyı, polisi, askeri, bürokratı devlete kim taşımış yine bilmiyoruz...
Siyasi kriptolardan hesap sorulacağı günleri de yargıdan bekliyoruz...
Ortadoğu’yu istila etmek isteyen Batılı ve küresel güçler kaç asırdan beri git-gel stratejisiyle orayı yangın yerine çevirdi.
Ortadoğu’yu istila etmek isteyen Batılı ve küresel güçler kaç asırdan beri git-gel stratejisiyle orayı yangın yerine çevirdi.
Okuldan, kalemden ve defterden mahrum bıraktıkları nesillerin günü geldiğinde dünyanın başına büyük bir problem olacağını tahmin edemediler, edemiyorlar...
Batı medeniyeti Moğol istilası gibi İslam Medeniyeti’ni talan etti; savaşa giden tüm fay hatlarını dinamitleyerek harekete geçirdiğinden beri dünyaya huzur hâkim olamıyor...
Savaş ekonomisi ve sömürge zihniyetiyle İslam ülkelerindeki tüm yer altı ve yer üstü kaynakları ele geçirmeye çalıştıkça her ülkeyi bir bataklığa çevirdiğinin farkına da bir türlü varamıyor...
Ve... Sonuçta zamanı geldiğinde ise terörize edilen ve yangın yerine çevrilen bu ortamın alevleri kendilerine de sıçrıyor...
***
800 yıl boyunca Avrupa’ya bir arada yaşamayı öğreten, ötekine tahammül ettiren, yere göğe sığdıramadıkları Batı Medeniyeti değildir.
Karanlık günlerden ve tünellerden geçiyoruz...
Işığa kavuşabilmek uğruna geçmeliyiz, gün geldiğinde de toprağa düşmeliyiz.
Otuz yıldan beri sineklerle savaşımızın bataklığıdır Suriye, Irak’ın kuzeyi...
Bu bataklık artık kurutulmalıdır...
Kentlerimizin ortasında patlayan bombaların ardından sürekli “Nerde bu devlet?” diyerek isyan eden muhalif koro şimdi de “Afrin’deki ne işimiz var?” sorusunu soruyor...
Kerkük’ü, Musul’u silahların gölgesinde tahliye etmeye çalışan uzaktan kumandalı terörist gruplar, Halep, Şam ve diğer yerleşim kentlerini yangın yerine çevirenler sınır boylarımızda bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor...
Otuz beş yıldan beri PKK belasıyla savaşıyoruz...
“İçine düşmüş karanlıkların” hırsıyla kripto örgütlerin darbeleriyle uğraşıyoruz.
Londra’da yayımlanan The Guardian gazetesindeki bir mektup oldukça dikkatimizi çekti...
38 Nobel ödüllü yazar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın serbest bırakılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektupla çağrı yapmış.
Mektupta diyorlar ki:
“Yazar ve düşünürlerin hukuka aykırı olarak değerlendirilen gözaltı ve mahkûmiyetleri nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’ne, saygınlığına ve vatandaşlarının mutluluğu ile itibarına verilen zarara dikkatinizi çekmek istiyoruz.”
Ve başka isteklerde de bulunarak demişler ki:
“Olağanüstü halin kaldırılması, bir an önce hukukun üstünlüğüne dönülmesi ve tam olarak ifade özgürlüğünün sağlanması gerekiyor...”
***
“Daha da iyisi Türkiye’yi tekrar özgür dünyanın gururlu bir üyesi yapacaktır”
Sicilya’nın başkenti Palermo’da şeytan çıkarma konusunda bir uzmanlık kursu veriliyormuş...
Vatican News’in haberine göre, İtalya’da son yıllarda şeytan çıkarma başvurusunda bulunan kişilerin sayısı 3 katına çıkmış.
Haberde, “Bazı vakaların kaynağı psikiyatrik rahatsızlıklar. Ancak bu fenomenin güçlü şekilde yükselişte olduğuna şüphe yok” denilmiş.
Rahip Benigno Pallila da vakalardaki artışın sebeplerini şöyle açıklamış:
“Çünkü büyüye, falcılara ve tarota yönelen kişilerin sayısı arttı. Bunları yapmak iblise ve ele geçirilmeye kapıları açar.”
***
Uluslararası Şeytan Çıkarıcılar Derneği Sözcüsü rahip Paolo Carlin ise Corriere della Sera gazetesine yaptığı açıklamada şeytanın iki türlü eylemde bulunduğunu söylemiş:
“Birincisi sıradan eylemler: Baştan çıkarma. İkincisi ise sıra dışı eylemler: Zihni etki altına alan obsesyonlar, bedene zarar verme, gerçek ve tam anlamıyla ele geçirme. Bir kişiyi ele geçirme ya da bir mekâna musallat olma