Küresel güçler Ortadoğu’da suları ısındırıyor.
Bin yıldan beri hep oyun yazılıyor, sahneleniyor...
Ve biz bu oyunları bozmaktan bıkıp usanmadık ama çoğu zaman yorgun düştük...
On altı devleti kaybettik...
Ve üç kıta, yedi iklim, dört mevsimin yaşandığı büyük bir coğrafyanın sınırlarından bugünlere kadar geldik...
Son yüz yıldan beri üzerimize oynanan oyunları püskürtmekle uğraşıyoruz...
***
İslam coğrafyasını bataklığa çeviren küresel efendiler demografik açılımın nüfus oranlarına göre kurdurdukları ve finanse ettikleri örgütleri önce çarpıştırmakla meşgul oldular...
Türkiye’yi ve siyasi iktidarı dizayn etmek isteyenler beklemedikleri erken seçim kararıyla bir kez daha duvarların gölgesinde beklemeye mahkûm edildi...
Döviz kurlarının balonlarına yavaşça üfleyerek olası bir ekonomik krizle halkı ve kamuyu test etmek isteyen güçler artık farklı senaryolar peşinde at koşturuyor...
Kendilerince ittifak arayışlarına girmeye başlamışlardır bile...
Yenilgiye doymayan bu gizli ve küresel güçler, ülke siyasetini dizayn ederek ipleri ellerinde tutma hastalığından hiç vazgeçmiyorlar...
Vazgeçmeyecekler de...
AB İlerleme Raporu’nda açıkça görüyoruz ki bir ülke hâlâ çifte standart duygularıyla değerlendiriliyor.
Küçücük devletçiklere bile kapılarını sonuna kadar açan ama Türkiye’yi yıllardan beri eşikte bekleten AB, hâlâ kendini haklı çıkarmanın derdinde...
Kendilerinin istediği ve çizdiği gibi bir Türkiye hayalinden vazgeçmedikçe bize o kapılar açılmayacaktır...
Amerika, Rusya ve Avrupa ülkeleri dünyayı yönetme kavgasını sürdürüyor.
Kendilerini yönetmekten acze düşen bu ülkelerin halkları ise sefalet yaşıyor çoğu zaman.
Soğuk savaşın bitmesiyle kapılarını dünyaya açan Rusya’nın halini ve sefaletini gördük.
Amerika, yıllarca izlettirdiği film ve dizilerle bizlere ve dünyaya sevimli yüzünü göstermişti...
Ve gerçek yüzüyle de Irak’taki savaşlarda tanıştık...
Anladık ki özgürlükler ülkesi iddia ettikleri kadar da değilmiş...
Kendi istedikleri kadar demokrasi ve özgürlük varmış...
***
Savaşların kucağında yaşanıyor hayatlar...
Kurşun sesleriyle büyüyen çocukların büyüdüklerinde ellerine gerçek silahlar tutuşturuluyor...
İnsan insanın kurdu olmuş artık.
Sevmek Araf’ta kalmış.
Büyüdükçe vahşileşen insan şehirlere bombalar yağdırıyor her gece...
Büyüdükçe küçülen devletleri aşktan, sevgiden, şiirden, romandan uzak kafalar yönetiyor.
Oysa savaş vatanı korudukça, başka yerlerdeki zulmü sona erdirdikçe anlamlıdır.
Trump, filin züccaciye dükkânına girdiği gibi davranmaya devam ediyor.
Ve hem de göreve başladığından beri...
Sözlerinin de üzerinde durup düşünülmüş olduklarından şüpheliyiz...
***
Kısacası, filler olağan şüpheli olmanın da çok uzağında bir yerlerde geziniyor...
Çünkü girdikleri yerlerde bardaklar kırılmıyor...
Çocuklar yani binlerce insan ölüyor, öldürülüyor...
Kentler yıkılıyor...
Uzağındayız artık tüm savaşların.
Kıyılarında dolaşırken aykırılıkların.
Bu şehirde sayısını bilemeyeceğimiz kadar insan tanıdık ama tanımayanlardan değil hep tanıdıklarımızca vurulduk...
Tanımadıklarımız değildi bizi arkadan hançerleyen.
“Kar yağmış yollara silinmiş izler” misali ifadesiz yüzler topluluğuyla çevrelenmiş meğerse her yanımız.
Ayakta durmaya çalıştık yine de.
Küsmedik hayata, üzülmedik.
Kederini yüreğinde, neşesini yüzünde taşıyanlardan olmaya çalıştık.
Salı günü Ankara’da tarihi bir güne şahitlik ettik.
Enerji Bakanlığı’nın Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin temel atma törenindeydik.
Cumhurbaş-kanı Erdoğan’ın ülkemizin kalkınması adına, Rusya Federasyonu ile enerji alanında yapılan iş birliğinin tarihi bir an olduğunu söylediğinde fark ettik ki dünyada hâlâ 31 ülke nükleer santralden enerji elde ediyor.
16 ülkede 55 nükleer santralin inşa halinde olduğunu da hatırlatan Erdoğan, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin temelinin atılmasıyla bu sayının 56’ya yükseldiğini söyleyince ülkemiz açısından önemli bir enerji yatırımı olduğunu anlıyorduk.
Elektrik kesintileri olduğunda ortalığı yangın yerine çevirenler büyük bir tezadın içinde, çünkü enerji yatırımlarına da karşı geliyor.
Hem elektrik kesilmesin hem de yatırımı yapılmasın...
Nasıl olacaksa...
***
Siyasetin finansmanı şeffaflaştırılmadıkça demokrasi her zaman tekerlekli sandalyede ilerliyor demektir...
Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi bile bu gri alandan kendini kurtaramıyor.
Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin seçimlerde başarılı olabilmesi için Libya’dan finanse edilmesi hâlâ konuşuluyor, yazılıyor ve çiziliyor...
Ve daha ötesi, gözaltına bile alındı, yargılanması devam ediyor...
***
Amerika’da siyasetin finansmanı az da olsa kayıtlı yapılıyor ama biliyoruz ki küresel şirketler farklı finansman metotları kullanıyor.
Çin ve Rusya ise kendine has gizli finansman yollarıyla yoluna devam ediyor.
İktidarlar ise bu yüzden çok zor değişiyor.