Ve bugün bayram...
Kaç bayram geçti ömrümüzün içinden.
Kaç bayram daha geçecek, bilmiyoruz.
Kendimizi aldatmadan, oturup düşünmeliyiz, kaç kişiyi kırıp geçtiğimizi ve kaç kişinin hakkını yediğimizi hesaplamalıyız...
Ne kadar para kazandığımızı ve başarıya imza attığımızı ve kaç kişinin canını yaktığımızı hâlâ hesaplıyorsak, kendimizi aldatmaya devam ediyoruz demektir.
***
Ve bugün bayram...
Üç beş aklını, vicdanını yitirmiş karakter, suikastçı internet sitesi sabahtan akşama kadar kendisini kandırmaya devam ederken, başkalarını da ikna etmeye çalışıyor.
Erdoğan Demirören ağabeyin ardından söylenecek, yazılacak çok şey var.
25 yıllık bir dostluğun her yaşanmışlığına ait tüm sayfalar adeta kentin her yerinden sanki bir deli rüzgâr ve bir fırtına getiriyor aklımıza.
Şair Attilâ İlhan’ın
“Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski, o eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Şarkılar susar, heves kalmaz
Ankara’daydık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığımız canlı yayın programında dahi aklımız İstanbul’dan gelecek haberlerdeydi.
Çünkü Erdoğan Demirören Bey yaklaşık sekiz aydan beri hastaydı.
Ve hastalığıyla mücadele etmekteydi...
Sabaha karşı kızı Meltem Hanım’dan olumsuz haberleri almaya başlayınca oğlu Yıldırım Demirören ile birlikte acil olarak İstanbul’a döndük ve son iki saatine yetişebildik...
İki saat başında dua ederek bekledik.
Ve son nefesini verdiğine şahit olduk.
“Her nefsin ölümü tadacağına”
Ve Ankara’dayız...
Siyasete endekslenen devletin bir yüzü yani bürokrasi kilit durumda, keyif çattığı günlerde...
Seçim sonuna kadar ne siyaset iş veriyor ne de vatandaş bir şey çıkmaz diyerek bu kapıyı çalıyor.
Kimileri de stres dolu günleri yaşıyor.
Çünkü seçim sonrası yerini koruyup koruyamayacağının merakı içinde.
***
Ankara sanki boşalmış gibiydi...
Belki de ramazan ayının mahmurluğundan...
Seçim kampanyalarını takip ediyoruz.
Bir taş üstüne taş koymayanların sadece slogan veya vaatlerle siyaset yapmaya çalıştıklarını da fark ediyoruz.
Fikirlerin ateşlenmediği, dostlukların pekişmediği, sloganlardan oluşan hayallerin pazarlandığı, klişe bakışların kırılmadığı meydanlarda herkesi herkese düşman etmenin fitili ateşleniyor.
Devleti teröristlerden
nasıl koruyacağını açıklayamıyor ve terörü lanetlemiyor bazıları...
***
Binlerce Mehmetçik ve polisin, öğretmenin, hâkimin, savcının ve halkın kanını akıtanlardan hesap sorulacağını da söylemiyorlar.
Valileri ve komutanları değiştireceğine dair boş sözlerle siyaset yaptıklarını sananlar, ekranlarda kendilerini istedikleri kadar göremediğini sandığı adreslere ise tehditler savuruyor.
Oruç aç kalma yarışı değildir...
Susmak, durmak, düşünmek gerek...
Ve kendini tutmak...
Kirpiklerimizin arasından geçip giden yılların muhasebesini yapabilmektir.
İslam coğrafyası bu duyguların çok uzağında bir yerlere savrulmuş ve farkında bile değil.
Belirsizliğin kucağına oturmuş...
Ve fitne oyunlarına yenik düşmüş.
***
Yetmemiş, yetinmemiş yetmiş üç fırkaya bölünmeyi başarabilmiş.
Yaşadıklarından ders çıkartamamış.
Küresel güçlerin efendilerinin kuklaları olmuş ve asıl gayenin ötelerinde gezinmiş.
Ve gezinmeye de devam ediyorlar.
***
Ve İslam coğrafyası, Afrika’daki safari merkezine dönüştürülmüş sanki.
Av zamanı denilen günler yaşanıyor...
Silahlar böylesine kutsal günlerde dahi susmuyor...
Düşmanını dahi tanıyamayacak kadar körleştirilen kalabalıklar, camileri, türbeleri yıkıyor...
Bebekleri, çocukları, kadınları ve insanları katlediyor...
Güçlerin terörize ettiği kalabalıkların ellerine tutuşturulan silahlarla kentler yıkılıyor ve yağmalanıyor...
***
Batılı efendiler kendilerine yeni açık pazar ülkeleri arıyor...
Silah, kurşun, bomba, füze, tank, uçak, helikopter, mayın fabrikaları para kazanıyor...
İnsanlar
Tahterevalli siyaseti dünyanın artık hemen her yerinde gri bulutlar gibi gökyüzünde geziniyor...
Kimin ne dediği belli değil.
Öylesine yaman çelişkiler yaşanıyor ki...
İşte, çelişkilerden birkaçı.
NATO Parlamenter Asamblesi raporunda ilk defa PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu ifadesi açık bir şekilde yer almış.
Kasım 2018’deki NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurulu’nda raporun bu haliyle kabul edilmesi durumunda, PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu ve aynı terör örgütü olduğu da tescillenmiş olacak.
Eee, Türkiye’de yıllardan beri bunu diyordu...
Denizlerde balık kovalıyorlar sanki...
***
Amerika, dünyadaki rollerinin olası sonuçlarını sistematik olarak hiç düşünmüyor.
Çin ve Rusya rastlantısal başarılara ve kazançlara odaklanmış durumda.
Eşi benzeri görülmeyen jeopolitik kaygılara dayalı bir dış politika izleyen küresel efendiler dengeyi garanti altına alıp bir türlü barışı sağlayamıyor...
Farklı bir güce karşı sürekli dengeyi korumak yerine, bu güçleri potansiyel tehdit algılayarak karşılarına yeni birilerinin çıkmasına tahammül edemeyen küresel organizasyon savaşların fitilini ateşlemeyi çözüm sanıyor.
***
Ve tüm İslam coğrafyası rahatsız.