Ve bir hayatı ilmin derinliklerinde arayışla geçiren Prof. Fuat Sezgin vefat etti...
Bilimlerin temelinin “İslam Bilimleri”ne dayandığını söyleyen hocasının sözünü dinleyen Prof. Sezgin, 1951 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirip, daha sonra da Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yapıyor.
1954’te “Buhari’nin Kaynakları” adlı doktora tezini tamamlayarak doçent oluyor.
1960 darbesi olunca “Zararlı Profesör” safsatasıyla üniversiteden atılınca Türkiye’yi terk ediyor.
1960-61 yıllarında Frankfurt Üniversitesi’nde misafir doçent olarak dersler veriyor...
1966 senesinde profesör oluyor...
***
İstanbul Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası’nda, Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılan “İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi”yle, Türk insanı onu çok daha yakından tanıma fırsatı buluyor.
Henry Kissinger, Harvard Üniversitesi’nde bir konferans verir...
Öğrencilere der ki;
- Kainat olağanüstü bir organizasyonla yaratılmıştır. Yaratanı Allah’tır... Yeryüzünde tek şey tanırım, o da organizasyondur...
***
İyiler masumdur ve suçsuzdur.
Tek suçları var, organize olamıyorlar...
Lakin, bu suç kötülere olağanüstü bir alan tanıyor.
Organize suç şebekeleri bu yüzden var.
Dünyanın her yerinde biriktirilen, kazanılan paraların bütün yolları Manhattan’a çıkıyormuş diye biliyoruz.
“Yeni Roma’nın Sezar’ları, dünyanın finans merkezi Wall Street’ten dünya ekonomisine yön verirler” diyenler gökdelen ormanı denilen Manhattan Adası’nın beyaz Amerikalılara yıkılmazlık duygusu verdiğini söylemekteler...
Ve her gökdelenin, göklere isyan edercesine yükselen çağdaş bir “Babil Kulesi” olduğunu vurgularlar...
***
Hollandalı Peter Minuit’in Manhattan Adası’nı Kızılderililerden 24 dolara satın aldığını ve binaların Kızılderililerin topraklarına, beyazların sömürge kaynaklı paralarıyla, siyahlar tarafından inşa edildiğini de bilmeyen kalmadı...
Buna rağmen kimse gerçeklerle yüzleşme yoluna gitmiyor...
Daha maddi yüzleşmesini yapmayanlar, bizlerden tarihle yüzleşme yapmamızı istiyor...
Ve bugün söz seçmende.
Sözün bittiği yerdeyiz yani...
Ülkemizdeki siyasi iktidarın kim olacağına bizlerden daha meraklı kesim dışımızdaki dünya...
Bankalar daha meraklı imiş.
***
Dünyayı yöneten küresel efendiler gittikçe daralan ve artık köşeye sıkışan ekonomilerini ayakta tutabilmek için yeni pazar arayışlarından hiç vazgeçmiş değiller ve şimdilik matematiksel oyunlarıyla büyük bir başarı elde etmiş gibi görünüyorlar...
Devler, yeni pazarlara giden en kısa yolun da Arap ve Afrika ülkelerinin kapılarını aralamaktan geçtiğine inanıyor...
Bu ülkelerdeki muhalif güçleri silahlandırıp derin ilişkiler kuruyor ve sonra ‘hürriyet’ bahanesiyle isyanların düğmesine basıyor...
İzmir’deydik... Başbakan Binali Yıldırım ile CNN Türk yayınımız vardı...
Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Seçim Özel’in konuğu olan Başbakan Binali Yıldırım’a Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı ile birlikte sorular sorduk...
Kendisini İDO Genel Müdürlüğü’nden beri tanıdığımız Yıldırım, meydanlardaki seçim heyecanını gördüğünü, milletin pazar gününü iple çektiğini söyleyerek, herkesin “24 Haziran gelsin, bu işi bitirelim” dediğini belirtti.
Ve haklı gerekçeleri de sıralayan Binali Yıldırım, “Üniversite öğrencilerimizin sınavları var. Bir an önce şu iş aradan çıksın diye milletin bir beklentisi var. Meydanların sesi inşallah bu pazar günü seçimde bitecek diye düşünüyorum. Meydandan aldığım coşku, heyecan bu işin hallolacağı yönünde” dedi.
***
Kandil operasyonuna, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin bölgede terörist bulunmadığı yönündeki açıklamalarına ilişkin sorularımız üzerine Yıldırım, “Muharrem İnce nereden biliyor, orayla irtibatı mı var? Orada teröristin yok olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyor? Kandil terörle mücadele açısından bizim için stratejik bir noktadır” diye konuşarak gelinen noktanın vahim
Unutarak yaşıyoruz.
Unutturarak.
Birileri ellerindeki otuz beş yılın kanını temizlemeye çalışıyor.
Birileri de bu kanı unutturmaya...
***
Kırarak, dökerek yaşıyoruz.
Sonuç odaklı düşünmenin uzağında bir yerlerde geziniyoruz.
Günlük yaşıyoruz.
Sandıklar açılana kadar birileri ekonominin kodlarıyla, döviz kurlarıyla oynamaya devam edecek...
Sandık sonuçlarına göre de alacağı yeni pozisyonunu belirleyecekler gibi...
Yeraltı değil yerüstü güçlerinin gelenekselleştirdiği klasik bir oyun...
Birileri aynı oyunu oynamaktan biz aynı oyunu seyretmekten bıkıp usanmadık...
Ve hâlâ anlayamadık.
Farkında mıyız?
***
TÜSİAD toplanıyor ve krizi açıklıyor;