27.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
Zülfü Livaneli
      Türk Havayolları Avroliner uçağı, dev bir kuş gibi, gözalabildiğine uzanan kıraç ovanın üstünde daireler çiziyor.
      Aşağıda susuzluktan çatlamış Güneydoğu toprağını, çölün kuşattığı antik yerleşimleri görüyorsunuz.
      Derken Harran Ovası'nda sulanmış ve yeşil bereketine kavuşmuş tarlalar beliriyor.
      Sulama kanalları, güneşte pırıldayan mavilikleriyle, ovanın damarları gibi.
      Sonra peygamber toprağı Urfa'ya iniyorsunuz.
      * * *
      SICAK mı sıcak!
      Ama yalnız hava değil sıcak olan: Ellerinde çiçekleriyle karşılamaya gelen dostların coşkusu ve yakınlığı da bir o kadar sıcak.
     ÂKahta'da bir konser vermek için buradayız.
      Biraz hoşbeşten sonra Adıyaman ve Kahta'ya doğru yola çıkıyoruz.
      Yol boylarında bizleri bekleyen, davul zurnalı halaylar kuran, araba konvoyları oluşuran dostlarımıza ve özellikle CHP Urfa, Adıyaman ve Kahta örgütlerine sonsuz teşekkürler.
      * * *
      YOLDA Atatürk Barajı'nı geziyoruz.
      Bu dev projeyi ilk kez görme olanağına kavuştuğumuz için kıvançlıyız.
      Ama barajı görür görmez ortaya çıkıyor ki, daha yapılacak çok iş var.
      Çünkü, asıl amacı sulama yapmak olan baraj, bu işlevini yerine getirmekten çok uzak henüz.
      Şu anda Harran Ovası'ndaki tarlaların çoğu, tarla sahiplerinin derin sondajlar sonucu elde ettikleri suyla sulanıyor.
     ÂGAP, sulama projesinin ancak yüzde 5'ini gerçekleÅŸtirebilmiÅŸ.
      Her şey iyi giderse 2020 yılında bitirilmesi planlanan proje, dünyanın parasına maloluyor ve 45 yıllık bir projeye dönüşüyor.
     Â45 yıllık projeyi mucize olarak sunmanın bir anlamı yok.
      Teknoloji bile değişiyor bu kadar zamanda.
     ÂKısacası GAP'ta, çok fazla dile getirilmemeye çalışılan bir baÅŸarısızlık söz konusu.
      * * *
     ÂYOLDA Adıyaman'a uÄŸruyoruz. Bizi Urfa havaalınından almak inceliÄŸini gösteren Adıyaman Millevekili Celal Toptan'la birlikte, CHP Adıyaman örgütünün ve Ä°l BaÅŸkanı Åževket Gürsoy'un hazırladığı coÅŸkulu karşılama içimizi ısıtıyor. Dostlarla konuÅŸuyoruz.
      * * *
      ÖĞLEDEN sonra Kahta'ya geliyoruz.
     ÂNemrut Dağı'nın ve görkemli Komagene uygarlığının gölgesinde, avantajları ve sorunlarıyla baÅŸbaÅŸa kalmış bir GüneydoÄŸu kasabası.
      İlk kez gördüğüm bu tipik ilçeden geçerken gözüme bir tabela çarpıyor. İrkiliyorum.
      Çünkü tabela Kahta - Siverek feribotunun kalktığı limanı gösteren bir yol işareti.
      Güneydoğu ve feribot kavramlarını yan yana geirmek için kısa da olsa bir süreye ihtiyacınız var.
      Daha sonra Kahta Çayı ile Fırat arasına kurulmuş büyük baraj gölünü, oradaki optimist yarışlarını, su sporları yapan gençleri ve yöreyi birbirine bağlayan feribotları görünce mesele aydınlanıyor.
      Su, Güneydoğu'ya hayat getiriyor.
Yazara E-Posta: livaneli@milliyet.com.tr