29 Mart tarihinde yerel seçimler yapılacak. Hemen her parti tüm gücünü bu seçimlerde göstermeye çalışacak. Tabii ekonomik krizin etkileri de seçimler üzerinde etkili olacak. Fakat bunun ne denli güçlü olacağı konusunda kuşkular bulunuyor.
Elbette içinde bulunulan krizin tek sorumlusu hükümetin yanlış ekonomik politikaları. Bunu çeşitli yazılarda da belirttik. Çünkü Türkiye ekonomisindeki kötüleşme küresel krizden çok önce başladı. Üstelik diğer ülkelerden de çok daha fazla etkilendi. Bu nedenle iktidarın mutlaka oy kaybetmesi gerek. Ancak, bu kaybın sınırlı kalması olasılığı da var.
15 yıllık yorgunluk
Gelelim nedenlerine. Dünyanın her yerinde de oy oranlarını da en çok etkileyen etmen işsizliktir. Türkiye’de işsizlik ise yaz aylarında tepe noktasına ulaşacak görünüyor. Yani seçimlerden sonra. Fakat yine de muhalefetteki tüm partiler işsizlik konusuna yeterince yüklenmiyor. Yüklenseler oylarını artırabilirler.
İkinci konu, muhalefette bulunan tüm partilerin AKP’nin büyük kentlerdeki 15 yıllık belediye iktidarına karşı ciddi bir alternatif oluşturmamaları. Oysa 15 yılda AKP bayağı yıprandı. Üstelik son dönemlerde yerel seçimlerde çok farklı tercihler ortaya çıkabiliyor. Üstelik bu siyasal tercihler çok hızlı değişebiliyor.
Aslında CHP Türkiye’de yerel yönetimlerde çok başarılı bir geleneğe sahiptir (pazarlamasını yapamasa da!). Gerek 70’li yıllarda, gerekse 1980 sonrası çok başarılı projeler gerçekleştirmiştir. Ama bu seçim kampanyasının arifesinde bunu gözleyemiyoruz.
Diğer bir konu ise adaylar. AKP’nin adayları ilan edildi. MHP’nin adayları hiç ön plana çıkmadı. DTP’nin adayları da avukatlar aracılığı (!) ile tayin edilecek. Fakat gerek MHP, gerek DTP oyu oldukça militan. Yani adayın kimliği pek önem taşımıyor.
Adayların önemi
Bununla beraber, CHP seçmeni göreli olarak eğitimli olduğu için militanca hareket etmiyor. Adayın kimliği büyük önem taşıyor. Zaten CHP bu nedenle zorlanıyor. Ankara ve İzmir’de CHP doğru adımları attı. İzmir’de başkanı değiştirmeyerek “Burada başarılıyız” dedi. Ankara’da geçmişin efsanevi ismi Murat Karayalçın’ı çıkardı. Aslında bu adaylık Baykal için dönüm noktası oldu: “Partinin başarısı için her şeye hazırım” mesajını verdi. Ancak bundan böyle CHP Ankara’da yeni isimler bulmalı.
Adana’da CHP’nin Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş’ü aday yapacağı söyleniyor. AKP Aytaç Durak’ı salladıktan sonra CHP’nin bu adayla şansı bir hayli güçlenmiş görünüyor. CHP yönetiminin birkaç aydır en çok zorlandığı konu ise İstanbul adayı. Baykal birçok girişimde bulundu, ama gönül rahatlığıyla bir adayı seçemedi. İstanbul gerçekten önemli. Ercan Karakaş’ın deyimiyle, “Önce İstanbul, sonra Türkiye”.
CHP’nin İstanbul’da üç adayı var. Biri il Başkanı Gürsel Tekin, diğeri, kendi istemese de, dürüst ve çalışkan bir isim olan Kemal Kılıçdaroğlu, bir diğeri ise eski bakan Ercan Karakaş. Kılıçdaroğlu fevkalade bir isim olsa da kampanya sürecinde genel politikalar yerine İstanbul’u konuşmak daha etkili olabilir. Üstelik parlamentodan belediye başkanı adayı çıkarmaya oldum olası aklım yatmamıştır. Belki de solda birliği ifade etmek için eldeki en iyi tercih Karakaş’tır.
Bu seçimlerde adaylar yerel projeleri, muhalif partiler de ekonomik krizi konuşmalı. Yoksa AKP’nin 15 yıllık yerel yönetim iktidarına bir 5 yıl daha eklenebilir.