İki aydır tüketici güven endekslerinde belirgin bir toparlanma gözleniyor. Tüm dünyada güven çökmüşken, küresel krizin dibinin bulunup bulunmadığı tartışılırken nasıl oluyor da Türkiye’de tüketicinin güveni toparlanıyor? Acaba artık işler yoluna mı girmeye başladı?
Endekslerdeki bu iyileşme bir ya da iki aydır oluşsaydı, “Acele etmeyelim, şimdilik bir yorumda bulunmayalım” diyebilirdik. Ama geçen kasım ayından bu yana tüketici güveni istikrarlı biçimde yükseliyor. Kasım ayında Tüketici Güven Endeksi (TGE) 53.6 değerindeydi. Bu hafta 72’yi aştığı açıklandı.
TGE’nin iki alt endeksi daha var. Bunların ilki, Tüketici Beklenti Endeksi (TBE) vatandaşların kendilerine yönelik ve ekonomideki beklentilerinden derleniyor. Bu endeks geçen ekim ayında dip yaparak 45.3 değerine inmiş. Geçtiğimiz (şubat) ay ise 64.6 değerine yükselmiş. Gerçi gerek TGE, gerek TBE, 2007 ortalama değerlerinin hâlâ çok altında. Ancak gerek TGE, gerek TBE, 2008 ortalamasının üstüne çıkmış durumda. Peki, vatandaşı iyimserliğe sevk eden ne? Acaba hükümetin kriz bizi teğet geçti sözü inandırıcı mı oldu yahut halk krizden pek mustarip değil mi?
Ekonomistlerin görevi, rakamları doğru açıklamak ya da yorumlamaktır. Birincisi, büyük olasılıkla halk krizin çok uzun sürmeyeceği kanısında. TBE bir yıl sonrasına ilişkin sorular soruyor. Bu nedenle 2010 yılına gelindiğinde bugünkünden daha iyi bir durumda olunacağı sanılabilir. Daha açık bir ifadeyle, “Bir yıl sonra bugünden daha kötü durumda olamayız ya” denilebilir.
Hani adamın birinden masada duran şarapların en kötüsünü seçmesi istenir de, ilkini tattıktan sonra “En kötüsü bu” dediğinde, diğerlerini tatmadığı hatırlatılınca, “Nasıl olsa bundan daha kötüsü olmaz” dediği gibi.
İkincisi, 2003-2006 dönemimin ortalama Tüketici Güven’iyle karşılaştırıldığında bu düzeylerin hâlâ oldukça karamsar olduğu belirtilebilir. Nihayet dayanıklı mal tüketiminde müthiş bir düşüş olduğunu biliyoruz. Çeşitli kampanyalarla hızla aşağıya çekilen fiyatlar karşısında tüketiciler bunun bir satın alma fırsatı olduğunu düşünebilir. Zaten Tüketim Eğilimi Endeksi bu nedenle çok hızlı yükseliyor. Ama yine de alım gücünün düşük olması nedeniyle bu beyan fiilen tüketime dönüşmüyor..
Gerek ithalat, gerek sanayi üretim verilerinde nasıl bir düşüş olduğunu gözlüyoruz. Korkunç bir durgunluğa girilmiş durumda. Nihayet bu veriyi yakından izleyenlere hatırlatalım; güven endeksleri her zaman gerçek tüketimi açıklamıyor. Bu konuda ABD’de yapılmış pek çok araştırma bulunuyor. (*)
——
(*) Bkz. M. Roos: Willingness to Consume and ability to Consume, Journal of Economic Behaviour and Organization, 2008
D. Pascal Dion: Does Concumer Confidence Forecast Household Spending? Münih Üniversitesi, 2006