Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önceki gün iki önemli veri açıklandı. TÜİK aralık ayına ilişkin sanayide kapasite kullanım oranını açıkladı. Merkez Bankası da kasım ayı ödemeler dengesi rakamlarını. Bu veriler Türkiye ekonomisinin canlılığını yitirdiğini, hatta açıkçası, semeri devirdiğini gösteriyor.
Geçenlerde açıklanan kasım ayı sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13.9 düşüş olduğunu gösteriyordu. Bu, 2001 krizindeki rakamlara eşdeğerdi. Aralık ayına ait kapasite kullanım oranı da bu olgunun süreceğine işaret ediyor. İmalat sanayiinde kapasite geçen yıl yüzde 71 iken, bu yıl yüzde 63.6 olmuş.
Hele ana metal ve otomotiv sektörlerinde tam bir çöküş var: Ana metal yüzde 71.8’den 59’a inmiş. Otomotiv de yüzde 74.7’den 59.1’e düşmüş. Kısacası, ekonominin çarkları giderek yavaşlıyor. Hem de daha şimdiden!

Haberin Devamı

Temel sektörlerde çöküş
Önceki gün TÜİK’in açıkladığı bir diğer veri de dış ticaret endeksleriydi. Dış ticarette miktar değişimlerini (dolar olarak değil, miktar olarak dış ticaret) bu endekslerden izleyebiliyoruz.
İhracat 2008 Kasım’ında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10 azalmış. Fakat ithalattaki düşüş daha fazla: Yüzde 27. En belirgin düşüşler yine ana metal ve otomotiv kesimlerinde görünüyor; yüzde 40’ları aşıyor.
Zaten aralık ayında ana metal sektöründe kapasite kullanımı yüzde 72’den 59’a, taşıt araçları da yüzde 74’den 59’a düşmüş durumda. Tekstil, kimya, plastik, makine vb. sektörlerde de ağır bir durgunluk yaşanıyor. Ne diyelim, Allah kolaylık versin.
İthalat miktarındaki düşüşün ihracattan fazla olması çok önemli. Demek ki, iç piyasa dış piyasadan daha hızlı daralıyor. Üstelik emtia fiyatları küresel olarak çöktüğü için ithalat bedelinin (dolar olarak) düşmesi daha keskin oluyor.
İçeride üretim olmayınca, hele dayanıklı tüketim mallarına talep çökünce, otomobil ithalatı ya da ana metal sanayii de duruyor.

Sıfır dış açık olasılığı
İşte bu nedenle kasım ayı dış açık verisi 559 milyon dolara düştü. Oysa 2007 Kasım’ında dış açık 3.3 milyar dolardı. Bu da bize gösteriyor ki, işler böyle giderse 2009 yılında dış açık ortadan kalkabilir.
İki ay önce dış açığın 12-15 milyar dolar kadar olacağını sanıyordum. Asaf Savaş Akat aykırı olmayı sever; “sıfır!” diye çıkışıp duruyordu. Haklı çıkmasın? Çıkarsa şaşmam.
Temel sektörlerin bu kadar arızalı olması elbette hayli ürkütücü. Ancak buradan tek çıkış yolu var; dünya durgunlukta olsa bile ihracata olabildiğince yüklenmek. Yok bu hedeflenmez ve günü kurtarmak için iç talep pompalanırsa hasta şimdilik ayağa kalksa bile, daha sonra büsbütün komaya girebilir. Dış açığın kronik bir sorunumuz olduğunu hiç unutmayalım!
Görüyoruz ki, neoliberaller Ergenekon’la ve muhafazakârlar da Gazze’deki İsrail saldırılarıyla meşgul. Peki, bizim yoksullarımızla, işsizlerimizle kim meşgul olacak? Ergenekon’da kurunun yanında yaş da yanıyor izlenimi var. Ama ekonomik krizden dolayı, bırakınız garibanı, tuzu kuru olanlar bile yanıyor!