Türkler sebze yiyen bir millet değildir. Son yıllarda seçkin ve varlıklı kesim giderek beslenme rejiminde salata ve sebzeler daha fazla ağırlık verse de toplumun tamamı göz önüne alındığında bu gerçek henüz değişmiş değil. Rahmetli olan bir Kandıralı hemşerime sebze yemeği önerdiğimde “Ben koyun muyum, ot yiyim” derdi.
Ülkenin sebze üretiminde hala en büyük ağırlığa sahip dört ürün bulunuyor; domates, salatalık-hıyar, soğan ve karpuz. Hepsi de yaz sebzeleri. Geri kalanın ağırlığı hayli az. Kaldı ki, domatesin önemli bir kısmı ihraç ediliyor. Yani halkın tüketimi üretimden düşük.
70 milyonluk nüfus 27 milyon ton sebze üretiyor. Bunun da bir kısmı ihraç edildiğine göre halk yılda 200 kilo sebzeyi ancak tüketiyor. Kuşkusuz gelir düzeyi arttıkça ve beslenme rejimi değiştikçe sebzeye olan talep artacak ve üretim de tahıldan sebzeye doğru kayacak.
Sebze üretiminde ileri olan ülkeler sera üretimine büyük önem veriyor. Sera üretimi sadece teknolojik olarak üstün değil. Verimin yanı sıra her mevsim üretim yapılıyor. Böylece yaz dışında da gelir elde ediliyor. Oysa bizde hala domates yazın tüketilen bir sebze durumunda. Modern seracılığın sıkıntısı ise sermaye. Seracılık daha büyük ölçekler gerektirdiğinden büyük yatırım istiyor. Bu anlamda bizdeki seracılığı henüz emeklemede olduğu nitelenebilir.
Gelelim, bu yılın rekoltesine. Henüz veriler kesin biçimde ortaya çıkmış değil. Bu yıla ilişkin olarak yapılan tahminlerde geçen yıla göre toplam üretimde yüzde 5.6’lık artış görünse de, bu daha çok domates, kuru soğan ve karpuzdan kaynaklanıyor.
Geri kalan ürünlerde üretim artışı ise oldukça düşük. “Doğra domatesi, kır soğanı, ekmekle karnını doyur” denecekse, bu yıl bu kesimin sorunu olmadı. Hatta üstüne bollaşan karpuzdan da yiyebildiler. Ancak diğer ürünlerde üretimin artmadığını tekrarla uyaralım.
Çiftçiler sıkıntıda
Özetle bu yıl tarımın hali berbat. Hububatta fiyatların artmasıyla neşe bulan çiftçi satış zamanı geldiğinde küresel kriz ve fiyat çöküşü ile karşılaştı. Şimdi aşırı borçlandıkları için sıkıntıdalar. Üstelik bu sonbahar ekimde hayli sıkıntı çekiyorlar. Tek iyi haber havalar şimdilik yumuşak gittiği için sera ürünleri daha rahat bir dönem geçiriyor. Tabii şimdilik.
Türkiye, bırakınız meyve sebze üretimini, tarıma bile yeterince önem vermeyen bir ülke. Nasıl olacak da, nüfusu yüzde 1’den fazla artan, her geçen gün daha fazla turist çeken ve daha fazla ihracat yapmak isteyen bir ülke sebzeyle yeterli beslenme sağlamış olacak?