Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Kıbrıs seçimleri pazar günü tamamlandı. Seçimler iki tema üzerinde odaklanıyordu. Birincisi, AB'ye girmek ya da girmemek. İkincisi de, ada içinde göç etmeye razı olmak, ya da olmamak. Diğer bir deyimle, Annan planını bir çözüm olarak kabul etmek, yani mevcut durumu korumak, ya da aksi.
Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne girmesi için Annan planı bir ön şart görünüyor. En azından bu plan çerçevesinde müzakere gerekiyor. Ancak planın yürürlüğe geçebilmesi için adada çok ciddi iç göçler gerekiyor. Bu da Türklerin hoşuna gitmiyor. Özellikle kuzeyde ciddi mülkler edinmiş aileler buna karşı çıkıyor.
Gençler ise farklı. Onlar AB içinde yer almak istiyor. Böylece yabancı sermaye ülkelerine akacak ve yeni iş sahaları açılacak. Ya da onlar Avrupa'ya iş için akacaklar. Üstelik Türkiye'nin de AB'ye tam üye olması konusunda da önü açılmış olacak.
Seçim sonuçlarında halkın iki görüşünü eşit parçalara ayırması, kimilerini Kıbrıslılar kararsız kaldı yargısına vardırıyor. Malum, çözümden yana olanlar Meclis'te (CTP - BG - BDH) 25 milletvekili sokarken, göçlerden ya da Rum baskısından çekinen kesim de (UBP - DP) 25 milletvekili çıkarttı. Şimdi, halkın yarısı çözüm isterken, yarısı statükodan yana deniliyor.
Oysa durum tam aksine. Halk artık çözüm istiyor. Ama bunun mutlaka mevcut Annan planında öngörüldüğü gibi olması gerekmiyor. Göçleri bu denli zorunlu hale getirmeyen, bir çözüm modelinin müzakere edilmesi isteniyor. Doğru yorum bu.
Buradan Denktaş da dersler çıkarmalı. Tabii CTP lideri Mehmet Ali Talat da. Onun da Denktaş'ın yürüttüğü her türlü müzakereye karşı çıkması yanlış. Artık yeni bir durum var. Ve sonuçlar doğru okunarak yola devam edilmeli.
Bu sonuçlar kısa vadede, özellikle hükümet kurmada gerginliklere, sıkıntılara yol açabilir. Ancak uzun vadede halk önemli bir işaret vermiştir. Ve bu da son derece sağlıklıdır.
Bunun bize olan ekonomik etkilerine gelince. Kısacası, kısmetliyiz. Kaldı ki, önceki gün bir de Saddam yakalandı. Bu umarız Irak'ta ve Irak dışında terör hareketlerini durdurur, ya da yavaşlatır. Kıbrıs'ta da makul bir çözüm anlayışı ortaya çıktığına göre, Türkiye'nin önünde hem istikrar, hem de AB ile ilişkiler bakımından daha olumlu bir ufuk görünüyor.
Borsa dün tüm bunları kutluyordu. Bu gelişmenin süreceğini bir süredir yazıyorduk. Amerikan dolarındaki düşüş de şimdilik durdu. Ama şimdilik. Dünyadaki borsalara gelince. Maşallah herkes Saddam'ın yakalanmasını ne kadar istiyormuş. Yükselmeyen yer kalmadı.
Kısacası, bir süre Kıbrıs gerginliği görünse de, Kıbrıs'ta artık yeni bir dönem başlıyor. Çözüm. Ama her ne pahasına olursa olsun değil. Türklerin menfaatine olan bir çözüm. Bu da AB yolunda hem soydaşlarımızın, hem de vatandaşlarımızın geleceğini parlatabilir.