CNBC-e televizyon kanalı 2002 yılından bu yana hem Tüketici Güven Endeksi’ni hem de Tüketim Endeksi’ni yayımlıyor. Bunları yakından izliyoruz. Çünkü bize büyüme konusunda isabetli öngörüler sağlıyor.
Son açıklanan mart ayı verisinden tüketimin yüzde 22.9 arttığı görülüyor. Gerçekten olağanüstü! Gerçi mevsimsel etkiler arındırıldığında artış yüzde 8.7’ye iniyor ama yine de bu dikkat çekici. (Demek her mart ayında tüketim artış gösteriyormuş.)
CNBC-e bir yıldan beri tüketim endeksinin giyim, gıda ve ev eşyası olarak alt kalemlerini yayımlıyor. Gıdada pek bir artış gözlenmiyor. Hatta çok küçük bir azalış bile var. Giyimde de artış sınırlı kalmış; yüzde 1.2.
Artış dayanıklı mallarda
Ancak ev eşyasında artış bir önceki aya göre tam yüzde 48! Hele binek otomobillerde tüketim (satış) artışı yüzde 180’i geçiyor. Bunun da mevsimsel etkileri arındırıldığında artış yüzde 56’yı buluyor. Bu da gösteriyor ki, konut hariç geçici vergi indirimleri dayanıklı mal tüketimlerinde etkili olmuş. Stoklardaki arabalar satılmış. Elde kalan mobilyalar indirimli olarak mağazalardan evlere taşınmış.
Mamafih, CNBC-e tarafından her ay başında açıklanan Tüketici Eğilim Endeksi de ekimde dip yaptıktan sonra her ay artış gösteriyordu. Hatta şubat ayında bu endeks kriz öncesi değerlere kavuşmuştu. Diğer bir deyimle, uzun süredir tüketim eğilimi pozitif yönde hareket ediyordu.
İkincisi, malum vergi indirimlerinin yanı sıra kurdaki gevşeme de önemli. Kurun tüketim eğilimi üzerinde ne denli etkili olduğu biliniyor. Doların TL karşısında 1.82 TL değerden yeniden 1.56 düzeyine inmesi başta ithal mallar olmak üzere talebi bir miktar etkilediği anlaşılıyor.
Seçimlerin ve bütçenin etkisi
Bu arada iç talebi etkileyen iki etmenden daha bahsedebiliriz. Biri AKP-CHP ve MHP arasında sert dozda rekabetle geçen seçim kampanyasının harcamalara olan katkısı, diğeri de seçimler süresince hovardaca savrulmuş devlet bütçesi.
Elbette siyasal partilerin kampanya harcamaları ekonomiyi ayağa kaldırmaz. Buna adayların harcadıkları bile eklense tek başına çok fark etmez. Ancak bütçenin de durumu buna eklenirse durum biraz daha anlamlı hale gelir. Mart ayında faiz dışı harcamalar bir önceki yıla göre yüzde 25 artmış. Bütçe açığı ise bir ayda 10 milyar TL’yi aşmış. Dolayısıyla bu harcama cömertliği çöken iç talebi kısmen de olsa telafi ediyor.
Bütün bunlara rağmen mart ayındaki tüketim artışının henüz geçici olduğu kanısındayız. Hele IMF tedbirleri de buna eklenince nisan ve özellikle mayıs ayında tüketimin yeniden yavaşlayabileceği kanısını taşıyoruz. Yani henüz ekonomide canlanmanın başladığı söylenemez.