Başbakan aylarca küresel krizin önemli olmadığını savundu. Sonra IMF ile anlaşmaktan kaçındı. Hâlâ da seçimlere dek durumu idare edebileceği stratejisini izliyor. Buna rağmen son aylarda bütçeyi ciddi bir şekilde darmadağın eden harcamalar yaptı. Para politikasının muslukları açıldı, faizler düşürüldü. Ama ne ekonomik durgunluğun önü alınabildi, ne de artan işsizliğin. Demek ki, yapılanlar ya yanlış, ya da eksik.
Yanlış anlaşılmasın; biz uygulanacak herhangi bir paketin hemen sonuç vereceğini savunmuyoruz. Tüm paketlerin durgunluğu engellemesi zaman alacaktır. Ama önemli olan, krizi önemsemek ve gerekli önlemleri yürürlüğe koymaktır. Başbakan krizin derinleşmemesi için güven sağlaması gerek. Bunun için de en başta yapması gereken sorunu önemsediği izlenimini vermektir.
Bu hafta başında açıklanan işsizlik verileri beklenen bir şey olmasına rağmen, bir hayli endişe uyandırdı. Aralık ayı sanayi üretim endeksinden zaten işsizliğin boyutu anlaşılmıştı. Son 4 aylık sanayi verilerinin gelişme trendine baktığımızda işsizliğin daha da büyüyeceği görülüyor. Çünkü önceleri ücretsiz izin veren kuruluşlar, kısa vadede düzelmenin olmadığını görünce şimdi işçi çıkarmaya başladı.
Daha da artacağı görülüyor
Şu anda resmi işsiz sayısı 3 milyon kadar. Geçen yıla göre bu sayı 650 bin artmış. Yani 130 bin aile sıkıntıya girmiş durumda. Dünkü basında yaygın biçimde işsizlik analizleri yapıldı. Her 4 gençten birinin işsiz olması gerçekten ürkütücü. Daha önce işi olup da işsiz kalanların yüzde 16’sı inşaat kesiminden, yüzde 22’si sanayiden, yüzde 40’ı da hizmet kesiminden. İnşaat kesiminde işsiz sayısı bundan sonra sınırlı olarak artacaktır. Ama sanayi kesiminde işsiz sayısının daha da artacağı görülüyor.
Başbakan ve ekonomi yönetimi 2007 seçimleri öncesinde yoksulluğun ve açlığın iktidarları döneminde ne denli azaldığına dair grafikleri akademisyenlere dağıtıyordu. Biz o zaman bile itiraz ediyorduk. Şimdi soralım, şu anda yoksulluk verileri ne âlemde? Ülkede açlık artmakta mı, azalmakta mı?
Kömürle de çamaşır makinesiyle de karın doymaz. Bunlarla ne yoksulluk azalır, ne de açlık. Son bir hatırlatma daha yapalım; Diyarbakır’ın sokaklarında polise taş atan çocukların babası işsiz olmayanı çok az. Türkiye’de sağa sola efelik yapan insan çok bulunur. Ama biz ülkemize yoksulluğu ve işsizliği kaldıracak bir lider arıyoruz. O da kolay bulunmuyor!