Bundan bir süre önce Dünya Bankası tarafından bir araştırma (Fiscal Policy Responses to the cureent Financial Crisis: issues for developing countries) yayımlandı. Araştırmayı L. Serven ve A. Kraay isimli iki ekonomist ele almış. Araştırma temel olarak gelişmekte olan ülkelerdeki hükümetlerin nasıl bir maliye politikasıyla küresel krizden çıkabileceklerini tartışıyor.
Rapor, Türkiye için son derece önemli. Malum, bu ara birçokları krizin olumsuz etkilerinin telafisi için iç talebin canlandırılmasını, bunun için de kamu harcamalarının artırılmasını öneriyor.
Birincisi, her mali tepki krizin boyutuyla orantılı olmalı. Bu nedenle krizin boyut ve hasarının envanterini yapmakta yarar var. Hangi sektörün ne kadar etkilendiği mali tepkinin etkinliği bakımından büyük önem taşıyor. (Sahi, Türkiye’de bu harita çıkarıldı mı?) Eğer kriz büyük paket küçükse heba olur. Kriz küçük paket büyükse, hem para heba olur, her de enflasyona neden olur.
İkincisi, para politikası seçenekleri mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Tüm dünyada enflasyon düşüyor ama gelişmekte olan ülkelerde faizler hâlâ yüksek. Fakat bu doğrultuda yapılacak indirimlerin enflasyonist riskleri olduğu gibi, döviz kurunda aşır değer kayıplarına neden olabileceği dikkat edilmeli. (Acaba Türkiye’de faiz indirimlerini bu denli hızla gidilmesi mahzurlu mu?)
Kamu harcamalarındaki her türlü artış sürdürülebilir biçimde finanse edilmelidir. Aşırı dozda açık finansman ya enflasyona neden olur ya da borç krizi doğar. Bu tür politikaların döviz rezervleri güçlü ya bütçesi dengede olan ülkeler tarafından uygulanması uygundur. (Türkiye’de açık finansman kalmasa da son aylarda bütçenin raydan çıktığı ortada)
Doğru yere, zamanında yardım
Krize karşı mali genişlemeci tüm politikalar dengeye dönen nitelikte olmalı veya verimlilik artışları sağlamalıdır. Zamanla milli gelir de artmalı, böylece daha fazla vergi toplanabilmeli ve açık kapanmalıdır. Yahut vergi oranı indirimlerinin gelir yaratma etkisi güçlü olmalıdır ki, bütçe açığına neden olmasın.
İşten çıkarmaya alternatif olarak çalışanların ücretlerini indirmek yanlıştır, konjonktür düzeldiğinde aleyhe olur. Borçların sürdürülebilirliği için, ek harcamanın uzun vadede büyüme sağlayacak alanlara yapılması şarttır.
Nitekim, 1997-98 Asya krizi döneminde Çin büyük toplumsal talep duyulan altyapı harcamalarına ağırlık vermiş ve çok yararını görmüştür. Kimi bölgelerde sosyal yardım programlarına harcama yapmak da oldukça anlamlıdır. Yoksul kesim gıda için elde avuçtakini satmaz. Bu kısa vadede verimliliği artırmasa da uzun vadede mutlaka artırır.
Kamu harcamalarında sağlanacak artış için gecikilmemeli. Ancak acele de edilmemelidir. Gecikilirse harcanan paranın etkinliği azalabilir. Fakat acele edilirse de para yanlış yerlere kullanılabilir. Kayıtdışı ekonomilerde vergi ya da sigorta indirimlerinin hiçbir anlamı yoktur. Doğrudan yardımların ise yanlış yerlere gitmemesi için büyük özen gösterilmelidir.
Gelişmekte olan ülkelerde geçmişte mali genişleme politikaları durgunlukları aşmada başarılı olamamışlardır. Ancak bunun nedeni bu politikanın düzgün bir biçimde uygulanmamasıdır.