Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pazartesi sabahı yeni bir Ergenekon dalgasıyla uyandık. Tanınmış aydınların evinde aramalar yapılıyordu. Çoğumuz sivil demokrasiye müdahale olmasın, hukuk işlesin istiyoruz. Fakat hükümete de muhalefet hakkının korunmasını istiyoruz. Oysa Türkiye’de (kimisi jakoben gelenekten gelse de) ulusalcı aydınlar, kendilerini liberal olarak niteleyen kimi aydınlarca ve muhafazakâr iktidarca hunharca linç ediliyor. Çok yanlış.
Aynı görüşte olmadıklarımızın özgürlüklerin kısıtlanmasına nasıl göz yumabilir, hatta arzulayabiliriz. Bu ülkenin gerçek demokratları nerede?
Ergenekon davasını hâlâ çözemedik. Bu dava demokratik iktidarı darbeyle devirmek isteyenlere mi karşı, yoksa gayrimeşru iş yapan çetelere mi, yahut da her ikisini öne çıkarıp aslında iktidarın muhaliflerine aba altından sopa göstermesi mi? Giderek son olasılık güç kazanıyor.
Pazartesi günü Milliyet’te Adil Gür’ün yaptığı araştırma yayımlandı. Bu araştırma seçim sonrası yazdığımız yazıları onaylıyor. Son seçimlerde AKP ekonomik kriz ve artan işsizlik nedeniyle oy kaybetti. Ama bir şey daha var; toplum hırçın iktidarları sevmez. Bu iktidar etrafıyla çok fazla didişiyor. Bunun da toplumun gözünden kaçmadığını düşünüyoruz. 

Basına ve aydınlara baskı
1954’ten sonra ekonomi sıkıntıya girdiğinde Demokrat Parti iktidarı aydınlar üzerinde inanılmaz bir baskı başlatmıştı. O zaman da medyanın büyük kısmı muhalifti. İşte bu nedenle gazetelerin mürekkep ithalatında sınırlamaya, kâğıt fiyatına zam yapmaya, hatta gazetecilerin yüksekokul mezunu olma ve izin alma zorunluluğuna kadar birçok baskı unsuru getirilmişti. Basında temel gelir kaynağı olan resmi ilanlar da hükümet yetkisine alınmıştı. Nihayet iktidar kendine yandaş Zafer gazetesini çıkartmıştı.
O zamanlar (eski) Ceza Kanunu’nun 481. maddesine göre gazeteler bir kimseyi yolsuzluk nedeniyle suçlama hakkına sahip değildi. Bunu kanıtlayan belgeler olsa bile yayımlayamazdı. (Ancak devlet memurları bu yasanın istisnasıydı.) Siyasetçiler ise Yargıtay’ın 1949 yılında verdiği bir kararla devlet memuru sayılmadıklarından ‘haklarında belge açıklanamayacak kişiler’ sınıfına girmişti. Böylece yolsuzlukları belgeli siyasetçilere dokunulmazlıkları nedeniyle (döviz tahsisi komisyonlarında alınan komisyonlar) tıpkı bugünkü gibi el sürülemiyordu.

Haberin Devamı

Bu ülkenin gerçek demokratları nerede
Yazarlar, akademisyenler ve bürokrasi 1954’ten sonra büyük baskı gördü. Ekonomi de bozulmaya başlayınca, DP 1957’de erken seçime gitti ve çok kötü bir sonuçla karşılaştı. O seçimlerde DP oylarında tam 10 puan düşüş gerçekleşti ve CHP çok partili siyasette ikinci en yüksek oy oranına ulaştı.
1961 darbesinden sonra AP, 1957’de DP’nin aldığından da yüzde 23 daha az oy aldı. Yani DP iktidarı aydınları baskı altına alarak hem sonunda darbeye neden oldu, hem de ekonomiyi kötü yönettiği için seçmen tarafından cezalandırıldı. Gerçi kendini yenileyemeyen CHP 1957’de yakaladığı fırsatı kaçırdı, hızla oy kaybetti. Hatta 1961’de demokratik ve sivil bir duruş sergileyememesi de aleyhine oldu.
1954-1957 dönemi ve 1961 darbesi bugünün Türkiye’sine çok önemli dersler gösteriyor.
Ekonomi krizde ve Ergenekon davası toplumu giderek çok rahatsız ediyor. Peki, tüm bunlara karşı çıkacak gerçek demokratlar bu ülkede yok mu?