İç talep iki unsurdan oluşuyor. Biri tüketim, diğeri de yatırım. Hafta başında CNBC-e Tüketici Güveni’nin son 6 yılın en düşük düzeyine geldiğini gösterdi. Üstelik dayanıklı tüketim malları eğilimini gösteren Tüketim Eğilimi Endeksi inanılmaz derecede düşmüş. Zaten birkaç aydır beyaz eşya ve otomotiv sektöründen bu feryatlar gelmeye başlamıştı.
Yatırım konusunda ne yazık ki, elimizdeki tek resmi veri milli gelir rakamları. Üç ayda bir ölçüm yapılan, bir o kadar da gecikmeyle yayımlanan verilerin yararı da sınırlı oluyor. Bu nedenle ülkedeki yatırım eğilimi ölçerken yatırım malları ithalatını gösterge olarak kullanıyoruz.
Aşağıdaki grafikte aylık ithalat yatırım malları ithalatının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde artışları ile Tüketici Beklenti Endeksi karşılaştırılıyor.
Beklentilerin bozulma sebebi
Bizim öngörümüz, yatırım malları ithalatında ciddi azalışlar meydana gelecektir. Birincisi, yatırım finansmanı çok zorlaşmıştır. İkincisi, kurlar yükselmiştir. Üçüncüsü, iç talep çökmek üzeredir. Nihayet beklentiler de olumsuz yöne kaymıştır.
Bu durumda 2009 yılında ne tüketim, ne ihracat ne de yatırım yoluyla büyüme gözüküyor. Kur ne denli olumlu bir düzeye gelirse gelsin, dış talep adeta çökmüş durumda. İç tüketimdeki daralma da aylardır artarak sürüyor. Buna bir de düşen yatırımlar eklenince büyümenin ne denli olumsuz etkileneceği anlaşılabilir.
Kamu harcamaları ya da yatırımlarla bunu telafiye kalkışmak da makro dengeler açısından intihar olur. Beklentilerden etkilenmeyen kamu yatırımları ise artık büyümeyi yükseltecek boyutta değil.
Ancak hatırlatalım; beklentiler sadece kur ya da borsa nedeniyle bozulmuş değil. Diyarbakır’da halkın bir kısmı Başbakan’a ve devlete ayaklanmaya kalkışıyorsa, toplumda beklentiler iyimser olamaz.