O günkü gazetelerin birinci sayfalarını ve manşetlerini anımsıyorum da; neler yazılmıştı neler.?
Bugün, o yazılan-çizilenlere baktıkça; hem kendim hem de meslektaşlarım adına utanç duyuyorum.
İhaleye fesat karıştırmak dedik.
Görevi kötüye kullanma diye yazdık.
Çıkar amaçlı suç örgütü ve çete kurmakla suçladık.
Özel çiçek siparişi verip, parasını belediye şirketine ödettirdi dedik.
Urla Meydan Projesi’nde yüklenici firmaya 252 bin lira fazla ödeme yaparak, bu paranın kırışıldığını yazdık.
Zimmetine para geçirdi diye yazıp-çizdik...
Ne oldu?
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı dün, Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu ile aralarında Eski Başkan Vekili Bülent Nart, Bornova Belediye Eski Başkanı Sırrı Aydoğan ve firma sahiplerinin de bulunduğu sanıkların “suç örgütü kurmak”, “zimmet” ve “Urla Meydan Projesi İhalesine fesat karıştırmak” suçlarından ayrı ayrı beraatlerini talep etti.
* * *
Oysa 4 yıl önce Urla’da ne yaşanmıştı?
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekipleri sabaha karşı, İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı’nın talimatıyla aralarında Urla Belediye Başkanı Karaosmanoğlu’nun da bulunduğu çok sayıda kişinin evini basmış ve 37 kişiyi gözaltına almıştı.
Sonra, tıpkı bugün Büyükşehir’de olduğu gibi, bazı mihraklarca bilinçli olarak sızdırılan bilgilerle tam bir ortam kirliliği yaratılmıştı.
Yani, yargısız infaz yaptık.
Şerefli, haysiyetli, halkın oylarıyla seçtiği siyasetçilerle...
İş-güç sahibi, toplumda kariyer yapmış işadamlarından oluşan toplam 13 kişiyi cezaevine tıktık.
Ve ardından da Başkan Karaosmanoğlu ve arkadaşları hakkında 50 yıla kadar hapis cezası istedik.
* * *
Urla Belediye Başkanı Mehmet Selçuk Karaosmanoğlu...
Belediye eski Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Özden...
Belediye eski Başkan Vekili Bülent Nart...
İşadamı Nafiz Gönen, Hasan Ege Tütüncüoğlu...
Ve diğerleri; Ali Okur, Doğan Şendil, Mustafa Kemal Kesekoğlu, Seyhan Tosun, Kemal Sağdıç, Rengin Öz...
Pek çoğunu hiç tanımıyorum ama...
Şimdi bu insanlara, toplum yaşamları içinde verdiğimiz onca ağır maddi-manevi zararı...
Çoluk çocuklarının, eşlerinin, anne-babalarının, ailelerinin çektikleri sıkıntıları...
Bozulan işleri ile çizilen karizmalarının bedelini kim ödeyecek?
Adalet mi sizce bu?
Ya da; bu mu Türk Adaleti?
* * *
Urla Davası’nda karar 13 Mart’a ertelendi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve tutuklu Büyükşehir bürokratlarının yargılanması, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Nisan ayı başında başlayacak.
Belki o da Urla’daki dava gibi üç-dört yıl sürecek.
Peki; aradan o kadar yıl geçtikten sonra, mahkeme savcısı Urla’da olduğu gibi,”suç örgütü-çete kurmak”, “ihaleye fesat karıştırmak”, “zimmet” suçlarından Kocaoğlu ve bürokratlarının beraatlerini isterse ne olacak?
Başta Kocaoğlu olmak üzere, aylardır belki de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilinceye kadar cezaevinde yatacak olan, çoluk-çocuk sahibi onca insana yazık olmayacak mı?