Eğitimde “üç dörtlük” yasa önerisini kabul ederseniz; diye başlamayı düşünüyordum ama, maalesef geç kaldım ve Meclis’ten geçti.
O zaman, 4+4+4 ile ilgili uygulamanın getireceği olası “felaketleri” paylaşalım diyorum.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği‘inin, tüm milletvekillerimize “Tarih sizi asla bağışlamaz” seslenişine aynen katılıyorum.
Nedeni de şu:
Tarih sizi asla bağışlamaz;
Çünkü;
Türkiye’de 7 ile 14 yaş arasındaki her üç çocuktan biri çalıştırılıyor. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün araştırmasına göre 6 ile 14 yaş arasındaki toplam 11 milyon çocuğun 3 milyon 842 bini çalışıyor ve bu çocukların yarısından çoğu okuma, yazma bilmiyor. Çalışan çocukların yüzde 64’ü kazandığı paranın tamamını ya da çoğunu ailesine veriyor.
Birinci 4’ten sonra okula gitme zorunluluğunu ortadan kaldıracak olan bu yasaya onay vererek çocuk işçi sayısının artmasını mı istiyorsunuz?
* * *
Tarih sizi asla bağışlamaz;
Çünkü;
Nüfus İdaresi kayıtlarına göre Türkiye’deki resmi evliliklerde gelinlerin yüzde 26’sı 16-19 yaş aralığındadır. Dini evlilikler de dikkate alındığında bu oranın en az yüzde 30 olduğu sanılmaktadır. Araştırmalar, 8 yıllık kesintisiz eğitimle 16 yaşında evlenme olasılığının yüzde 44, 17 yaşında doğum yapma olasılığının da yüzde 36 azaldığını ortaya koyuyor.
Birinci 4’ten sonra okula gitme zorunluluğunu ortadan kaldırarak çocuk gelinlerin ve çocuk annelerin sayısının artmasını mı istiyorsunuz?
* * *
Tarih sizi asla bağışlamaz;
Çünkü;
Türkiye’de 8 yıllık kesintisiz eğitimle 6-13 yaş grubunda okullaşma oranı, yüzde 99’a ulaştı.
Birinci 4’ten sonra okula gitme zorunluluğunu ortan kaldıracak olan bu yasayla çocukların okul dışına itilmesini mi istiyorsunuz?
* * *
Tarih sizi asla bağışlamaz,
Çünkü;
2002’de okul öncesi eğitimde yüzde 11 olan okullaşma oranı, sivil toplum örgütlerinin, bütün halkın desteğiyle yüzde 30’lara çıktı.
AB ülkelerinde yüzde 90’larda olan okullaşma oranına ulaşmak, toplumumuzun tümünün isteği iken, okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına almayan bu yasa yanlış değil mi?
* * *
Tarih sizi asla bağışlamaz,
Çünkü;
Erkenden meslek eğitimi vermek yerine, en az 8. sınıf bitinceye kadar, çocuklara temel bilgilerin verilmesinin akademik başarıyı artırdığı görüşü, günümüz bilim insanlarının ileri sürdüğü ve güçlü dayanakları olan bir görüştür.
Peki, birinci 4’ten sonra, 10 yaşında, çocukları bir mesleğe yönelterek sonradan onarılması olanaksız bilinçsiz seçimlere mahkum etmek doğru mudur?
* * *
Tarih sizi asla bağışlamaz,
Çünkü;
Ülkemizde, kaynaştırma eğitimi ile engelli çocuklarımızın toplumsal yaşama katılması, yeni yeni benimsenmeye başlandı.
İlk 4’ten sonra okula gitmeyi zorunlu olmaktan çıkararak engelli çocuklarımızın toplum dışına itilmesi doğru bir yaklaşım mı?
İşte sayın Milletvekilleri;
Bu nedenlerden dolayı, bu “üç dörtlük yasaya evet dediğiniz için”; Tarih Sizi Asla Bağışlamayacaktır.
Tabi biz yurttaşlar da...
Ben Amerika’dayken...
Evet, Amerika’daydım...
On gün New York, Teksas; Houston, Austin, tekrar New York, New Jersey, Brooklyn, Manhattan ve Pensilvanya’yı dolaştık.
Yeni Dünya’dan çok etkilendim.
Herşey, ama herşey çok büyük;
Binalar büyük...
Yollar geniş ve büyük...
Arabalar büyük...
Yemek porsiyonları büyük...
İnsanları obez ve büyük...
Kazançlar büyük...
Şirketler ve kurumlar büyük...
Sevinç de, üzüntü de abartılı ve büyük...
Ülke büyük...
Hedefler büyük...
Kısacası Amarika büyük...
Bir de bizim bu ülkede yaşayan Türkler büyük.
* * *
Gezdiğim dört eyalette, üstelik de çoğu İzmir’den gitmiş çok sayıda Türk’le birlikte oldum.
Gurur duymadım desem yalan olur.
Göğsümü kabartan başka bir izlenimim de, Amerika’daki Türk Okulları ve kolejleri ile Rain Drop adlı kuruluşumuz oldu.
Rain Drop/Turkish House; yani Türk Evleri, gerçekten, kültürümüzü, dinimizi, ahlaki değerlerimizi, geleneklerimizi, Amerika’da hangi din, hangi ırk ve hangi renkten olursa olsun, yahudisine, protestanına, katoliğine, budistine hiç bir ayırım gözetmeden, herkese eşit durarak öğreten bir Türk Kuruluşu.
Rain Drop’un bu dev ülkede estirdiği “barış-hoşgörü-saygı ve uzlaşma” ilkeleri o denli benimsenmiş ki, inanmayacaksınız ama Türkler, müslüman olmalarına rağmen, 70 milletten Amerikalı içinde “first class” bir konumdalar.
Şimdilik bu kadar.
Çok yorucu bir inceleme gezisi oldu.
Ama değdi...
Önümüzdeki hafta ilginç bir “dizi” olarak sizlerle paylaşacağım.
Temel’in tuğlaları
Temel sevgilisiyle gezerken, bir mağazanın vitrininde şık bir kürk görmüşler.
Sevgilisi, Temel’den o kürkü almasını istemiş.
Temel, vitrin camına bir tuğla atıp içinden kürkü alıp sevgilisine vermiş.
Kadın, gezerken bir galeride şahane bir otomobil görmüş, onu da istemiş.
Temel’in tepesi atmış:
- Yeter be kadın! Ben bu tuğlaları sokaktan mı topluyorum!
Sünnet
Temel’in oğlu 20 yaşına basmış ama sünnet ettirmeye pek yanaşmıyormuş.
Komşular Temel’e sormuşlar:
- Temel hayırdır, oğlun 20 yaşına bastı, neden hala sünnet ettirmiyorsun?
Temel, yanıt vermiş:
- Bana ne yahu! Evlenince karısı istediği kadar kestirsin!