Rahmetli annem Fatma Aysan’ın meşhur bir sözü vardı; “Kapısının önünü temizlemeyenin evine gidilmez” derdi.
Çocuk yaştayken hiçbir şey anlamamış olmanın reaksiyonuyla yüzüne aval aval bakardım.
Daha sonra bu çok basit ama anlamı gerçekten çok büyük deyimi, sık sık kullanmaya başladım.
Bugün, üzülerek de olsa CHP İzmir için kullanıyor ve ekliyorum:
“Bunlardan bir şey olmaz...”
Delege seçimlerinde;
Kim kazandı, kim kaybetti, o seçildi, bu seçilemedi; bu tarafı beni pek ilgilendirmiyor.
O mahallede, o, onun kafasını yardı, şu onun boğazını sıktı; bu da bizim değil, CHP’nin sorunu.
Ama CHP’ye hiç yakıştıramadığım bir görüntü var ki; bu hem partiyi hem de bizleri yakından ilgilendiriyor.
Önce bir hatırlatma:
Ne demişti, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu;
Şeffaf yönetim...
Şeffaf sandık...
CHP İzmir İl Yönetimi “şeffaf mı?”
Hayır...
Peki, sandıklar şeffaf mı?
Hayır...
.................(!)
* * *
Konak’ta 113 mahalle var.
Metropolde 745...
İzmir il genelinde bu sayı 1215...
Üstelik de tüm İzmir’de aynı gün delege seçimi yapacak olsanız, topu topu 1235 sandık koyacaksınız.
Mahalle delegeliği, siyasette önemli bir görevdir.
Partinin tabanı, çekirdeğidir.
Mahalle delegesi denilip geçilse de, ön seçimli sistemde ya da eğilim yoklamalarında milletvekilini, belediye başkanılarını, il genel ve belediye meclis üyelerini bu delegeler belirler.
İlçe ve il başkanları ile yönetimlerini doğrudan seçen bu delegelerdir.
Genel Başkan başta olmak üzere, partinin diğer üst yönetimini de mahallelerden seçilen delegeler belirler.
Böylesine önemli bir seçimde, partililerin önüne seçim sandığı olarak “bakkal kolisi” koymak, beceriksizlik ve saygısızlıktır.
Örgütü küçümsemektir.
Mahalleye verilen değerin bir göstergesidir.
Parti tabanına hakarettir.
* * *
Deveye sormuşlar, “Boynun neden eğri” diye...
O da “Nerem düzgün ki” demiş...
Siz de CHP’de ne düzgün ki, kalkıp “bakkal kolisi”nden sandıkla seçim yapılıyor diye eleştiriyorsunuz; bir o mu kaldı, diyebilirsiniz.
İyi de, o zaman kapısının önünü süpürmeyenin evine güvenip de nasıl gireceğiz?