“Ailem, Belediye Başkanlığını bırakmamı istiyor...”
Aziz Kocaoğlu, İzmir’in izlenme oranı her geçen gün artan ve yükselen bir değeri olan Kanal 35’te, Halit Tunç’un konuğu olarak çıktığı programda, bu sözler ağzından dökülürken, gözyaşlarını tutamadı.
Ağlamadı ama gözleri dolu dolu oldu; sesi boğuklaştı, kendini zor tuttu.
İçtendi...
Samimiydi...
Hepsinden önemlisi, çok ama çok yaralıydı.
* * *
Aziz Kocaoğlu, 2009 yılında bu kente hizmet için göreve talip oldu.
Yüzde 56 gibi rekor bir oyla Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.
Görev süresi 2014’te sona erecek.
Bu süreçte; iş yaptı, yapmadı, yapamadı.
Başarılı oldu, olmadı.
İzmir’i iyi yönetti, yönetemedi.
Bu değerlendirmeleri yapacak olanlar bizleriz.
Çünkü, bu kentte günün 24 saati, yılın 365 gününü yaşıyoruz.
Ama bugün öyle bir noktaya gelindi ki, bazı güçler (!), 4 milyon İzmirlinin serbest ve demokratik iradesini hiçe sayarak, bir milyonu aşkın seçmenin sandıkta verdiği görevi, zorla Aziz Bey’in elinden almaya çalışıyor.
Bu kabul edilemez...
Nitekim Aziz Bey’in;
“Artık ailem de ben de bıktık” demesi....
Baskılardan bunaldığında;
“Suçum varsa, beni de hapse atın”, diye feryat etmesi...
Sinir sisteminin boşaldığı anlarda;
“Bir daha aday olanın .........” diye başlayıp, kızması...
Geceler boyu uykusuz kalıp, sağlığından olması...
Hep bu yüzden...
Halkın verdiği yetkiyi, birilerinin hiçe saymasındandır.
* * *
Hiç kimse, bir koltuğun ilelebet sahibi değildir, olamaz da...
Seçimle gelenler için önemli olan, o koltuktan ayrıldıktan sonra, geride “hoş sada” bırakmasıdır.
Ancak, iktidar erkini halka, hakka ve hukuka aykırı olarak kullanıp, seçilmişliği hiçe sayılıp koltuğundan indirilen her kişi, bilin ki bir süre sonra “halk kahramanı” olur.
Halk kahramanlarını, zindanda da tutsanız, idam da etseniz; sonuç değişmez.
Çünkü “güneş” balçıkla sıvanmaz...