Evlilik ve kadınlarla ilgili “geyik muhabbetim” çok tuttu.
Özellikle hemcinslerim erkekler, zevkten dört köşe olmuşlar.
Ama bu hafta karar verdim, biz erkeklerin foyalarını ortaya dökeceğim.
Bakalım buna da kahkalarla gülebilecekler mi?
Yani, bu pazar “geyik muhabbetimin” konusu; kadın gözüyle erkek gerçekleri...
Hadi okuyalım:
Erkekler kadar kendini ciddiye alan ve abartan bir başka yaratık yoktur. Erkek, televizyonda maça konsantre olmasıyla, takımına maç kazandıracağını düşünen yeryüzündeki tek canlıdır.
Sevgili bayanlar; bilin ki, kulağında küpe olan yeni nesil erkeklerle evlenmekte sakınca yoktur. En azından acının anlamını ve mücevherin değerini bildikleri kabul edilebilir.
Ayrıca erkeklere iş yaptırmak için işin içine “tehlike unsuru” katmak gerekir.
“Aman yangın çıkmasın” dediğiniz anda, erkek, mangalın başına geçer.
Aman dikkat!
Topluluk içinde asla bir adama bir şey öğretmeye çalışmayın. Erkekleri sadece onlarla başbaşa olduğunuzda eğitebilirsiniz. Çünkü toplum önünde hep, her şeyi biliyor olurlar.
Bütün erkekler kirpik kıvırma aletinden ürker, yastığın yanına koysanız tabanca zannederler.
Önemli bir uyarı daha:
“İlişkimiz hakkında biraz konuşsak” lafı kadar erkeğin kanının donduran başka cümle yoktur.
Bütün erkekler kendilerini çok sempatik zanneder, ama çoğu değildir.
Zaman zaman kızsanız da sakın ola sesinizi çıkartmayın; bir erkek asla kadınların mayo satın almasının neden bu kadar vakit aldığını kavrayamaz.
Nitekim, erkekler kendilerinin de alışverişten nefret ettiklerini bildiklerinden mağazalarda “erkekler” bölümü genellikle hemen giriş kapısının yanındadır.
Dört adam yanyana geldiğinde spor konuşur, dört kadın yanyana geldiğinde erkekleri konuşur.
Bir erkek hiç bir aşk filmini ikinci kez izlemez.
Eğer bir erkek “seni ararım” dedikten sonra aramamışsa...
Bu telefon numarasını kaybettiğinden veya öldüğünden değil, görmek istemediğindendir.
Erkek nasıl terkedilir?
Bayanlar burası çok önemli:
Erkek sevgilinizi onun kalbini kırmadan terketmek istiyorsanız, “senden çocuk sahibi olmak istiyorum” diyerek hedefe kestirmeden ulaşabilirsiniz.
Pantalonunun altına body giymiş bir kadının tuvalette çektiği sıkıntıyı sadece, üzerinde kayak kıyafeti varken sıkışan adam anlar.
Karısına “kilo aldın” diyen adam, kendi durumunu gözünüzün içine bakarak, “bu pantalon yıkanırken daralmış” diye açıklar.
Erkeğin algılaması o kadar zayıftır ki ağır çekimde tekrarı görmedikçe golün nasıl atıldığını anlamaz.
Erkek herşeyi unutur, kadın herşeyi hatırlar.
Erkeklere psikanaliz yapması çok daha kolaydır. Çünkü hiç çıkmadıklarından çocukluklarına dönmeleri gerekmez.
Ve son uyarı:
Erkeğin sürekli sizi yatağa sürüklemesini durdurmak istiyorsanız, onunla derhal evlenin...
Şizofrenik düşünceler
- Düğün videomuzu tersten oynattıkça sevinçten uçuyorum. Yüzükler çıkıyor, karım salondan çıkıp arabaya binip gözden kayboluyor. Süper!.. Süper!..
- Birisi sizi üzüyorsa, kesinlikle mutlu ettiği başka birisi vardır...
- Bakkalda 10 kuruş eksiğim çıktı cebimdeki sakızı uzattım, afalladı. Eeeeee; gün intikam günüdür bakkal amca!
- Cep telefonu yokken napıyoduk? Ulen 78 yıl önce soyadın bile yoktu; Ahmetgilin Göbük Emin diye dolanıyodun. Ne telefonu?
- Lazanya sanki ülke ismi olacakmış da, son anda yemek ismi olmuş gibi...
- Bilgisayar önce masaüstüne, sonra dizüstüne, daha sonra cebimize girdi. Eğer böyle devam ederse gireceği yerin düşüncesi beni çok ürkütüyor? Ya sizi?
- Ofsaytı bilen kadından uzak duracaksın hocam. Ofsaytı bilen kadın Hakan diye kaydettiğin Ece’yi de bilir, yemeğe çıkardığın sözde amcanın kızını da...
- Ruj sürerken kadınlarda açılan ağzın gizemini henüz kimse çözemedi...
- Sevdiğini serbest bırak, dönerse senindir, dönmezse ebenindir. Zıplıyorsa delidir, çömeldiyse sakın ola dokunma!..
- Türk kızları mı Rus kızları mı deseler, hiç düşünmeden Türk kızları derim. Çünkü düşünürsem Rus kızları derim...
Kuşum Nevzat...
Şebnem Bursalı, Yeni Asır’ın yazı işleri toplantısında etrafında oturan hepsi de erkek olan çalışma arkadaşlarına döner, “Bakın efendiler, 14 Şubat’ta herkes karısına bir hediye alacak. Unutanı, es geçeni yakarım ha” der, arkasından da ekler:
“Ama asla ütü ve elekrtik süpergesi almayacaksınız. Duyarsam karışmam...”
Herkesin karısına 14 Şubat’ta alacağı hediyeleri saymaya başlamasıylatoplantı teşbihte hata olmaz; açık oto pazarına dönüşür.
Tek ses vermeyen, karısına alacağı hediyeyi açıklamayan Yazı İşleri Müdürü Nevzat Dönmez’dir.
Suskun, başı önünde otururken, Bursalı dayanamaz; “sen ne aldın ya da alacaksın Nevzat” diye sorar.
Nevzat kem eder-küm eder, kıvırır ama, Şebnem yutmaz.
“Çabuk söyle, ne alacaksın?”
Nevzat; “kuş...” der.
“Kuş mu, ne kuşu be adam” sorusunun karşılığı “Muhabbet Kuşu” olur.
Şebnem Bursalı ağzı bir karış açık; “bu muhabbet kuşu nerden çıktı?” diye sorar.
Nevzat Dönmez, yine utana, sıkıla cevap verir:
“Benim Hanım epeydir kuş görmediğini, hasret kaldığını, eline kuş almayı, kuş ile oynaşmayı çok özlediğini söyleyince, ben de gittim, 14 Şubat Sevgililer Günü için sevsin, oynasın, oynaşsın diye bir muhabbet kuşu aldım...”
Nevzat Dönmez’in düne kadar “Kel Nevzat” olan lakabı, o toplantıdan sonra “Kuşum Nevzat”a dönüşür.
Benim doktor yandı...
Beni şekle şemale sokan, 160-180 ve 200’lerde gezen şekerimi sağlıklı bir insan düzeyine indiren, çok yüksek olan inisülün direncimi normal seviyelere çeken, vücut yağlarımdan kurtaran benim “Canavar Doktor”um Ahmet Refik Sayman, bu hafta epey canımı sıktı.
Eline aldığı kan tahlili sonuçlarına uzun uzun baktıktan sonra, “kaçakçılık” yapıyorsun dedi.
Beni değil, kendini kandırıyorsun muhabbetinden sonra de demediğini bırakmadı.
Odasından çıkarken, kendimi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi gibi hissettim.
“Anlat” diye çok ısrar etti.
Hadi o ve kardeşim Hürcan neyseymiş de, sevgili karım Meltem Hanım’ı nasıl atlatıyormuşum?
Yok, mok dedik ama benim doktor Refik Sayman “kül yutmaz”ın biri.
Başbakan olsam, kendisini hiç düşünmeden MİT Müsteşarı yaparım vallahi.
Öyle savcıya, mavcıya pabuç bırakacak cinsten değil.
Neyse, “manevi işkence” görmeme rağmen konuşmadım.
Meltem Hanım’ı nasıl uyuttuğum konusunda ağzımdan tek bir kelime bile alamadı.
Öyle olunca daha da sinirlendi.
Benim değil ama O’nun şekerinin fırladığı kesin. (Yakında inisülüne başlarsa şaşmam)
Ama söz...
Doktoruma kapattığım ağzımı, size açacağım.
Hepsini, uyguladığım planı anlatacağım.
Ne zaman mı? Haftaya, haftaya...