Sizi bilmem ama ben önemsiyorum.
Bugün Bornova’da ilginç bir etkinlik var; “Yerli Tohum Takası...”
Ne demek bu?
Yüzyıllardır bu topraklarda yetişen ürünlerin biriktirilen tohumları (yerli) insanlar tek kuruş ödemeden, para alışverişi olmadan birbirleriyle “takas” yapacaklar.
Örnek:
Bende yerli domates tohumu varsa, bir başkasındaki yerli salatalık tohumuyla “al gülüm-ver gülüm” değiştireceğiz.
Sizde yerli patlıcan-biber tohumu varsa, bendeki bir ürünün yerli tohumunu alıp, sizdekini bana vereceksiniz.
* * *
Diyeceksiniz ki; kardeşim buna ne gerek var, git çarşıya, say parasını al tohumunu!
Alamazsınız ki?
Çünkü yasak!...
Herkes gibi ben de iki yıldır, afersiniz ama k.ç.mı yırtıyorum; “Kendi ülkemde kendi yerli tohumumuzu nasıl yasaklarsınız?” diye soruyorum, kimsenin umrunda bile değil.
Neden mi?
Yerli tohumlarımızı bu ülkede kim para ile alıp-satmaya kalkarsa, başı büyük belaya girer de ondan.
Tıpkı esrar-eroin ve diğer uyuşturucular gibi...
Ha esrar satmışsın, ha yerli domates-salatalık - soğan-patlıcan-biber tohumu.
Cezası aynı; doğrudan cezaevi...
Peki, yerli tohum alıp satmak yasaksa, ne yiyip-içiyoruz?
Güzel bir soru...
Ne yazık ki iki yıldır, yabancıların genleriyle oynadığı GDO’lu ve sadece tek sefer kullanılan, kesinlikle biz Türk halkının tadı damağımıza uymayan tohumlarla yetiştirilen sebzeleri tüketiyoruz.
Yani, yüzyıllarca tarım ve hayvancılıkla geçinmiş, ayakta kalmış, ekmeğini kazanmış ülkemizin yok edilmesine seyirci kalıyoruz.
Bunu yapan kim?
Bugünkü hükümet...
Ya biz ne yapıyoruz?
Hiçbir şey; ne sesimiz çıkıyor, ne de soluğumuz...
* * *
Bornova Belediyesi, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile Bornova ve Kemalpaşa Kent Konseyleri’nin düzenlediği bugünkü “Yerli Tohum Takası Günü”nü bu nedenle önemsiyorum.
Siz de önemsiyor ve aynı görüşteyseniz; hepinizi bugün saat 10.00’da Bornova Büyükpark’a “Tohum takası” yapmaya bekliyorum.
Elinizde tohum yoksa bile yine gelin.
Köylü kadınlarımızdan alacağınız tohumları toprakla buluşturmak için gelin.
Unutmayın; bu bir vatan...
Çoluk çocuğumuza, gelecek nesillere “yerli tohum”larımızı bırakma görevidir.